Nefse ağır gelse de bazen Mevlana Hazretlerinin şu sözünü terennüm etmeyince sanki bir şeyler hep noksan kalıyor: “Merkep dokuz çeşit yüzme bilir lakin suya girince hepsini unutur.”

İflah olanlar ve olmayanlar listesinde kimler varsa insanın serüveni boyunca hiç değişmemişlerdi aslında. Bunun gereği ise doğru konumlanma, hazırlık ve tedbirden başka bir şey değildi.

Efendimiz(sav), “Bu ümmetimin Firavunuydu.” dediği Ebu Cehil için Bedirde: “Bu, Allah’a karşı Firavundan daha azgındı. Zira Firavun, öleceğini anladığında Allah’ın birliğini ikrar etti. Bu ise öleceğini anladığında Lât ve Uzza'ya dua etti.” buyurarak aslında durum güncellemesi yapmıştır.

Fakat Resulullah(sav) asla tespit yapma ile yetinmemiş, o zalime hak ettiği sonu hazırlamıştır.

Bir aydır güvenliği sağlanmış bir halde canlı yayında şu alemin en lanetli varlıklarının çocuk, kadın ve masum boğazlama seramonisi ile tüm insan türünün tek tek fotoğrafı çekilmiş oldu. Günümüzün geldiği teknik seviye içinde sekiz milyar fotoğraf öyle zor bir şey değil zaten.

Fakat bu öyle bir fotoğraf ki herkesin önceden ne yaptığını ne halde olduğunu da gösteren semptomatik nitelikte.

Şimdiye kadar kim bu melun teröristlere karşı temkinliymiş, kimin umurunda değilmiş, kimde İslam kardeşliği ruhu diriymiş, kimde ölmüş, kim haktan ve hakikatten yana samimiymiş, kim sahtekarmış gibi nice detaylarıyla herkes yakayı ele verdi.

Tabi ki kıldığı her namazın aynı zamanda şeytan ve dostlarına karşı kuşandığı zırhı yenilemek olduğunu unutan bir kişi herhalde bu tür zamanlarda afallayacaktı, öyle oldu.

Velhasıl kim öncesinde ne hazırlamışsa, neye hazırlanmışsa 7 ekim’den bu yana o yaşanıyor.

Şimdi her gün inen ayeti kerimelerden yine birini hatırlayalım:

“Eğer onlar savaşa çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yapabilirlerdi; fakat Allah da onların sefere çıkmalarını istemedi, onları geri koydu, onlara “Oturun bakalım diğer oturanlarla beraber!” denildi.” (Tevbe 46)

Yine Rabbimiz bize olan merhametinden “Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.” (Nisa 101) buyurmuşken İslama düşmanlık edenlere yönelik bir öfkesi olmayan kimseler, onlara karşı neden teyakkuzda olsunlar ki, neden bir tedbir alsınlar ki?

Sürekli terör rejiminin güvenliği için kurulan ittifakları, bölgesel planları kendi çıkarlarını gerekçe göstererek onaylayanların bugün aksi yönde hareket etmesi mümkün müdür?

ABD ve güdümündeki batının şimdiye kadar bir dediğini hiç iki etmemiş dostlarının bugün onların aleyhine bir adım atmaları mümkün müdür?

Filistin ve Gazze bugün uğradığı katliamı belli belirsiz aralıklarla zaten yaklaşık yüz yıldır yaşıyor. Bu süreçte onlar adına, Kudüs adına, Mescidi Aksa adına gerçekten elle tutulur bir şeyler yapmayanların bugün o mazlumların imdadına koşmaları mümkün müdür?

Şu ülkede boykotla beraber neredeyse iğneden ipliğe günlük kullandığımız bütün ürünlerin terör patentli olduğu ifşa oldu. Peki on yıllar boyunca halkın tüm parası adeta bu katillerin cebine akarken buna karşı hiçbir tedbir almayanların kalkıp da ekonomik yaptırım kozundan söz etmesi mümkün müdür?

Gerçek hayattan soyutladıktan sonra sohbet meclislerinden ve ilmî mecralardan da “küffara karşı cihad” düsturunu silip yerine şu iğrenç batının özgürlük ve hümanizm masallarını öne çıkaranların “yahudinin azgınıyla savaşımız” üzerinde durmaları mümkün müdür?

“Herkes kendi şakilesine(tıyniyetine) göre amel eder” (İsra 84) Yılandan akrepten dostluk, sırtlandan vefa ummak ne kadar saçma ise terör rejiminden ve hamilerinden ıslah, fayda, selamet ve insanlık beklemek ondan daha ahmakçadır.

Ve ABD’nin Gazze’yi boşaltarak Mahmud Abbas’a devretmenin yanında orada yerleşecek uluslararası askeri gücün içine Türkiye’yi de dahil etme planına göz kırpmak da, şimdiye kadar alınan vebal yetmezmiş gibi daha büyük bir cürüme ortak olmak demektir.

Gelin görün ki, maalesef “bu tür planları reddediyoruz” tarzında bir kararlılık da hayal gibi durmaktadır.

Anlaşılan Gazze, imtihan üstüne imtihanlardan geçerek zafere ulaşacak ve bundan ancak layık olanlara pay verilecektir.

Mevlâ Gazze’yi her türlü şeytani hile ve tuzaklardan muhafaza eylesin.

QOSHE - Katliamla olmayınca şeytanlıkla devam - Özkan Yaman
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Katliamla olmayınca şeytanlıkla devam

3 1
08.11.2023

Nefse ağır gelse de bazen Mevlana Hazretlerinin şu sözünü terennüm etmeyince sanki bir şeyler hep noksan kalıyor: “Merkep dokuz çeşit yüzme bilir lakin suya girince hepsini unutur.”

İflah olanlar ve olmayanlar listesinde kimler varsa insanın serüveni boyunca hiç değişmemişlerdi aslında. Bunun gereği ise doğru konumlanma, hazırlık ve tedbirden başka bir şey değildi.

Efendimiz(sav), “Bu ümmetimin Firavunuydu.” dediği Ebu Cehil için Bedirde: “Bu, Allah’a karşı Firavundan daha azgındı. Zira Firavun, öleceğini anladığında Allah’ın birliğini ikrar etti. Bu ise öleceğini anladığında Lât ve Uzza'ya dua etti.” buyurarak aslında durum güncellemesi yapmıştır.

Fakat Resulullah(sav) asla tespit yapma ile yetinmemiş, o zalime hak ettiği sonu hazırlamıştır.

Bir aydır güvenliği sağlanmış bir halde canlı yayında şu alemin en lanetli varlıklarının çocuk, kadın ve masum boğazlama seramonisi ile tüm insan türünün tek tek fotoğrafı çekilmiş oldu. Günümüzün geldiği teknik seviye içinde sekiz milyar fotoğraf öyle zor bir şey değil zaten.

Fakat bu öyle bir fotoğraf ki herkesin önceden ne yaptığını ne halde olduğunu da gösteren semptomatik nitelikte.

Şimdiye kadar kim bu melun teröristlere karşı temkinliymiş, kimin umurunda değilmiş, kimde İslam kardeşliği ruhu diriymiş, kimde ölmüş, kim haktan ve hakikatten yana samimiymiş, kim sahtekarmış gibi nice detaylarıyla herkes yakayı ele........

© Doğruhaber


Get it on Google Play