İmralı’ya gitmek ya da gitmemek
‘Terörsüz Türkiye’ süreci, başladığı günden bu yana, hiç olmadığı kadar sembolik bir kavşağa, bir dar geçide geldi dayandı. Milletin seçtiği parlamentonun içinden seçilen komisyonun içinden seçilecek bir heyet, İmralı’ya gitsin mi, gitmesin mi? Bugünün sorusu bu.
Gidip gitmeme konusu o kadar sembolik ki; görüşmenin ne kadar süreceğinin, orada ne konuşulacağının hiçbir önemi yok. Kim ne kadar söz alacak? Soru-cevap düzeni mi işleyecek? Bunlar da önemli değil. Gitmenin kendi başına sonuçları olacak.
AKLIN YOLU
Bu talebin pratik bir anlamı/işlevi var mı? Hayır yok. Çünkü Öcalan tecrit edilmiş biri değil. DEM heyeti aralıklarla İmralı’ya gidiyor ve oradan getirdiklerini doğrudan ya da dolaylı biçimde dile getiriyor. Öcalan örgütüne, çözüm sürecine ilişkin direktifleri ulaştırabiliyor.
Özel bir heyetin İmralı’ya gitmesi, siyaseten bir risk barındırmakta. Bu ziyaret pekala, ‘Öcalan’a meşruiyet verme’, ‘teröristbaşının ayağına gitme’ parantezine hapsedilebilir.
Heyetin İmralı’ya gitmesi ‘gerekli ve zorunlu’ kabul edilecekse, en doğru yol, komisyondaki bütün partilerin bu yükü ortaklaşa taşımalarıdır. Gidilecekse gidilmesi kararı, gidilmeyecekse gidilmeme ortak karar alınmalı, eleştiriler hep birlikte........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden