Dedesi Osmanlı tebaasından Papa XIV. Leo neden Türkiye’ye geliyor?
Papa Francesco’nun ölümü sonrası Sistine Şapeli’nin bacasından beyaz duman yükselmiş ve hemen ardından ABD’li Kardinal Robert Prevost, yeni papa olarak dünyaya tanıtılmıştı. Vatikan ve Batı medyasında yer alan biyografi bilgilerinde, Prevost’un aile kökenlerinin Fransa, İtalya ve İspanya’ya dayandığı ifade edilmişti.
Uzun yıllar görev yaptığı Peru’nun vatandaşlığına da sahip olan Prevost’un seçilmesi, Katolik Kilisesi tarihinde bir ilkti. Çünkü Katolik Kilisesi’nin başına hiç ABD’li bir ismin geçmemesi, bu ülkenin jeopolitik ağırlığından kaynaklanan bir “tabu” ile açıklanıyordu. Prevost’un bu göreve seçilmesinde; aile geçmişi, Latin Amerika gibi Katolik nüfusun yoğun olduğu bir bölgeyi yakından tanıması ve Vatikan hiyerarşisinde üst düzey görevler yürütmesi etkili görülmüştü.
Papa XIV. Leo adını alan yeni lidere, dünya kamuoyunun dikkatleri çevrilirken, İtalyan basını “seçilen Amerikalı kardinaller arasında en az Amerikalı özelliğe sahip olanın Prevost olduğu” yönünde haberler yayımladı. Bu yorum, Prevost’un İtalyan-Fransız kökenli ailesine atıfla yapıldı. Dünya, “Papa gerçekten Amerikalı mı yoksa kökeni itibarıyla İtalyan mı?” sorusuna yanıt ararken, Türkiye’de ortaya atılan bir iddia, tartışmayı farklı bir boyuta taşıdı.
İddiayı gündeme getiren isim, Kınalıada Platformu kurucusu Nurhan Çetinkaya oldu. Çetinkaya, sosyal medyada “Kayseri’nin Everek’ten Vatikan’a büyük yolculuk” ifadeleriyle paylaştığı videoda; Papa XIV. Leo’nun Kayseri kökenli olduğunu ve annesinin dayısı aracılığıyla kendisiyle akrabalık bağı bulunduğunu öne sürdü. Videoda şu ifadeleri kullandı:
“Evet, yeni papa bütün dünyaya hayırlı olsun. Fransız Francis Prebis, yani nam-ı diğer Faruk Pars Ehyan Pars… Ataları Kayseri’den gitmiş Amerika’ya. Orada dini eğitim almış, daha sonra Vatikan’a gelmiş ve bugün papa oldu. Evet, benim de anne tarafımdan, annemin dayısı tarafından akrabamız. Hayırlı olsun dünyamıza. Kayseri’de çok Ermeni köyü var, Ermeni kiliseleri var, Ermeni Katolikleri var. Anadolu’da Katolik Ermeni köyleri çoktur. Mesela Sivas’ta Pıtırnik diye bir köy var. Bilen bilir; orası Katolik köydür. Oradan dünyaca meşhur iki isim çıkmıştır…
Çetinkaya, iddiasını aile büyüklerinin anlattıklarına dayandırsa da batılı hiçbir açık kaynakta Papa XIV. Leo’nun atalarının Kayseri’den geldiğine dair bir bilgi yer almıyor. Tüm batılı kaynaklar; 1955 yılında Chicago’da doğan Papa XIV. Leo’nun ailesinin bir tarafının İspanyol, diğer tarafının ise Fransız-İtalyan kökenli olduğunu, ayrıca soyağacında New Orleans’taki Afro-Karayipli Katoliklerin bulunduğunu belirtiyor.
Türk arşiv belgeleri yanılmaz. Şimdiki Papa XIV. Leo, yani Robert Francis Prevost’un atası, Setrak Parsehyan, 1915 yılında Kayseri’nin Everek (Develi) bölgesinden Arjantin’e göç etmiş. Aynı dönemde, Papa’nın büyük dedesinin kız kardeşi Eva Ohanyan ise İstanbul’da kalmış. “Kime inanalım?” derseniz; arşiv kayıtlarına ve Eva Ohanyan’ın türünü Nurhan Çetinkaya’nın aktardıklarına itimat etmek gerektiğini düşünürüm.
Kilisenin doktrin ve inançlarını sağlamlaştırmada önemli rol oynayan, MS 325 yılında toplanan Birinci İznik Konsilinin 1700. yıl dönümü dolayısıyla bir önceki Papa Francis, İznik’i ziyaret etmek istemiş ancak bunu gerçekleştiremeden ölmüştü. Buna karşın yerine seçilen Papa XIV. Leo’nun da aynı niyeti paylaştığı kaydedilmişti.
İlk Hristiyan Roma İmparatoru I. Konstantin’in emriyle MS 325 yılında İznik’te düzenlenen Birinci İznik Konsili, Hristiyanlık tarihinde önemli dini konuların ele alındığı kritik bir olay olarak kabul edilir. İznik Konsili’nin Kilise tarihindeki önemini abartmak mümkün değildir. Bunun çok sayıda ve karmaşık nedeni vardır; hepsini tek tek sıralamak veya ayrıntılı biçimde ele almak kolay değildir. Ancak bütün bu nedenlerin merkezinde, Konsil’in Hristiyanların yaşamı, evreni ve özellikle de Mesih hakkında neye inandıklarının ilk sistematik ifadesini ortaya koyması gerçeği yatar.
İznik İnanç Bildirgesi, kısaca ifade etmek gerekirse, Hristiyanların neye inandığını açıkladığı, inancın “ne” olduğunu tanımladığı ve yalnızca inancın içeriğini değil, aynı zamanda bu inancı nasıl anladığımızı da koruyup özetlediği için büyük önem taşır. Öncelikle İznik Konsili’nin neden toplandığını hatırlamak gerekir. Kısa ve öz hikâye şudur: İki büyük ilahiyatçı —rahip-ilahiyatçı Arius ile İskenderiye Piskoposu Athanasius— İsa Mesih’in doğası üzerine sert bir tartışmaya girişmiş ve bu tartışma, kısa sürede Roma İmparatorluğu’nun her köşesine, hatta dönemin tamamında kabul gören İncil inancına sahip herkesin gündemine yayılmıştır.
Arius, Oğul’un yaratılmış bir varlık olduğunu, dolayısıyla tam anlamıyla Tanrı olamayacağını; çünkü Oğul’un Baba’dan sonra geldiğini savunuyordu. Athanasius ise Oğul’un ezeli ve ebedi olduğunu, Baba ile........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein