Ali Tude Güney Azerbaycan demokratik edebiyatının, aynı zamanda siyasî şiirlerinin yaratıcılarından biridir.
Azerbaycan edebiyatının fedakâr bir mücahidi olan Ali Tude’nin bütün eserlerinde
mücadele, bağımsızlık ve kavga ruhu hâkim olmuştur.

Giriş

Bu makalenin konusu Çağdaş Güney Azerbaycan Edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan şair ve yazar olan Ali Tude konusunda okuyucu ile bilgi paylaşımında bulunmaktır. Paylaşıma konu bilgilerin layıkıyla anlaşılabilmesi için Ali Tude’nin yaşadığı coğrafya, dönem ve olaylar konusunda özet mahiyetindeki ön bilgileri de paylaşmak uygun olacaktır.

İkiye Bölünmüş Bir Coğrafya…

Batı Oğuz Türklerinin önemli ve kalabalık bir parçasını oluşturan Azerbaycan Türkleri “Kuzey Azerbaycan Türkleri” ve “Güney Azerbaycan Türkleri” olarak son iki yüz yıldır zorunlu sebeplerle iki ayrı siyasî coğrafyada yaşamaktadır. Bu bağlamda Kuzey Azerbaycan coğrafyası Rusya İmparatorluğu’nun egemenliğindeyken Rus Azerbaycanı, Kuzey Azerbaycan’da Moskova’ya bğalı sosyalist yönetimin hakim olduğu 1920-1991 döneminde Sovyet Azerbaycanı, SSCB’nin dağılması sonrasında da Azerbaycan Cumhuriyeti olarak ifade edilmekte, Güney Azerbaycan ise 18. Yüzyıldan bu yana İran (Kaçar Hanedanı, Pehlevî monarşisinin olduğu İran ve 1979 İslam Devrimi sonrasında da İran İslam Cumhuriyeti bünyesinde) İran Azerbaycanı olarak da ifade edilmektedir.

Repressiya

Azerbaycan’da 1920-1991 yılları arasında devam eden sosyalist yönetim zamanında yönetim(ler)in, tereddüt ve direnme etmeleri hâlinde kendileri için baskı, dayatma ve ölüm tehditlerini de içerecek şekilde Sovyet insanı inşâ etmek için sosyalist realizm adı altında Azerbaycanlı aydınlara biçtiği rol kimi zaman azalarak da olsa yetmiş bir yıl devam etmiştir. Ülkede 1920 yılında sosyalist yönetimin başa geçmesi sonrasında millî fikriyata sahip aydınlara artan baskılar nedeniyle Azerbaycan aydınlarının muhâceretinin (göç etmesinin) ve muhâceret (göç) edebiyatının (Rusya’daki 1905 Devrimi’nin ardındın Rusya Azerbaycanı’nda artan baskılar sonucu 1907 yılında Mehmet Emin Resulzâde de dâhil olmak üzere İran Azerbaycanı’na gitmek zorunda kalan nice fikir ve edebiyat insanının ardından) ikinci dalgası yaşanmıştır. Bu süreçte 1938 yılında Stalin’in emriyle uygulanan Büyük Temizlik ya da Repressiya da denen nice aydının katledilmesi ve sürgüne gönderilmesiyle sonuçlanan uygulamalar da dâhil olmak üzere nice aydın sözde mahkemelerde yargılanarak öldürülmüş, sürgüne gönderilmiş, tasfiye edilmiş, susturulmuş ve kendilerine gözdağı verilmişti.

Azerbaycan Millî Hükûmeti

Devam eden II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası ile savaşan Sovyetler Birliği’ne yardım etmek isteyen Müttefik Devletler 1941 yılında İran‘a girmişlerdi. Müttefiklerin İran’a girişiyle birlikte İran Azerbaycanı’nda bastırılmış siyasi istekler daha açık bir şekilde ortaya çıkmış, Sovyetler Birliği‘nin desteğiyle Kasım 1945 ayında İran Azerbaycanı’nda Azerbaycan Milli Hükûmeti (AMH) isimli özerk bir hükümet ve sosyalist bir yönetim kurulmuş, ardından da bağımsızlığını ilan etmişti. İran Azerbaycanı’nda kurulan ve Sovyetler Birliği’nin çekilişiyle Kasım 1946 ayında İran hükûmeti tarafından yıkılan bu devleti başbakanı da Seyid Cafer Pişâveri idi.

Ali Tude’nin Kısa Öz Yaşamı

Yaygın olarak Ali Tude ismiyle bilinen şair ve yazarın (d. 31.01.1924, Bakü – ö. 26.02.1996, Bakü) asıl adı Ali Kuluoğlu Cavadzâde’dir. Bakü’de ortaokulda okurken ilk şiirleri ile gazetelerde tanınmaya başlamıştır. Ailesi aslen Güney Azerbaycanlı olduğu için, on dört yaşındayken Sovyet Azerbaycan’da yerli ve millî aydınları tasfiye ve ortadan kaldırmayı amaçlayan 1938 yılındaki Repressiya uygulamasında İran Azerbaycanına sürülmüştür. Bu sürgün sonrasında Ali Tude önce atayurdu Erdebil’in Çanahbulag köyünde çiftçilikle uğraşmış, daha sonra Zencan, Miyana ve Astara’da işçilik yapmıştır. Sonrasında 1945 yılında Güney Azerbaycan’da başlayan millî bağımsızlık hareketine silahı ve kalemiyle katılmış. Azerbaycan Millî Hükümeti (AMH) kurulduktan sonra Eğitim Bakanlığında eğitim şubesinin müdürü olarak, anadilinde kitapların bastırılması ve halka ulaştırılmasına büyük çaba harcamıştır.

Tebriz’de Şairler Meclisi tarafından kendisine “Tude” (halk) unvanı verilmiş, AMH’nin en yüksek ödülüyle “21 Azer” madalyasıyla ödüllendirilmiş, Kasım 1946 ayında AHM’nin yıkılmasından sonra Bakü’ye geri dönmüş, en burada çeşitli yayın organlarında çalışmış, Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde öğrenim görmüş (1947-1952), daha sonra Azerneşr Yayınevinde redaktör (1952-1954) olarak çalışmış, öğrenimini Bakü Yüksek Parti Okulunda sürdürmüş (1954-1956), ardından Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesinde (1956-60) ve Azerbaycan gazetesinde şube müdürü olarak çalışmış (1960-1965), Azerbaycan Yazarlar Birliğinin de üyesi olmuştur. Ali Tude’nin Bakü, Moskova ve Tebriz’de elliye yakın kitabı basılmış olup başlıca eserleri Güney Nağmeleri (1950), Ömrün Yılları (1976), Hayat Sınavı (1981), Nağmeli Geceler (1981), Tellerde Çırpınan Hasretler (1983), Gecikmiş Kavuşma (1988) ve Tebriz Yolu (1996) şeklindedir.

Ali Tude’nin Hayat Serüveninden Diğer Kesitler

1940’lı yılların ilk yarısında İran Azerbaycanı’nda bölgesinde ortaya çıkan da millî bağımsızlık hareketinde birçok şair, yazar ve Azerbaycan Türkü’de da ön sıralarda yer almış, silahı ve ve kalemiyle özgürlük mücadelesinde yer almıştı. 1946 yılında millî hareketin ve AMH’nin İran hükûmeti tarafından kanlı bir şekilde bastırılması, bu yazarların çoğunu Sovet Azerbaycanı’na göç etmeye mecbur etmiştir. Bu şairler yazarlar hayatlarının geri kalan döneminde de şahidi ve iştirakçisi olduğu olayları yüreklerinde ve eserlerinde yaşatmış olup bunlardan biri de Ali Tude idi.

Ali Tude Güney Azerbaycan demokratik edebiyatının, aynı zamanda siyasî şiirlerinin yaratıcılarından biridir. Azerbaycan edebiyatının fedakâr bir mücâhidi olan onun bütün eserlerinde mücâdele, bağımsızlık ve kavga ruhu hâkim olmuştur.

Kenidisi ve ailesi daha önce İran Azerbaycanı’dan Sovyet Azerbaycanı’na gelmiş ve yerleşmiş olan Ali Tude, İran Azerbaycanı kökenli olduğundan Sovyet Azerbaycanı’nda 1938 yılındaki Repressiye (baskı ve tasfiye) devrinde İran’a sürgün edilmiştir. Kendilerine isnat edilen suç ise Aras Nehrinin güneyinden (İran Azerbaycanı’ndan) gelip Aras Nehrinin kuzeyinde (Sovyet Azerbacyanı’nda) yaşamalarıydı. Ali Tude’nin ailesi de böylece Repressiya’nın kurbanlarından olmuştur.

İran Azerbaycanı’na sürgün sonrasında Ali Tude, İran Azerbaycanı’nın birçok yerinde ağır işlerde çalışsa da asla eğitimini ve şiir yazmayı ihmâl etmemiştir.

Onun meydanlarda söylediği şiirler çok beğenilmiştir. Ali Tude İran Azerbaycanı’na geldikten sonra II. Dünya Savaşı başlaması sonrasında 1940’ların başında Tebriz merkezli faaliyet gösteren ve İran Azerbaycanının özhürlüğünü amaçlayan Azerbaycan Demokrat Partisi (ADP)ne girer. Çok daha sonraları, 1945 yılına ilişkin yazdığı hatırâlarında da belirtildiği üzere 1945 yılında AMH ile varlık kazanan bu tarihî halk hareketinde, kalemiyle ve silahıyla mücadele eden bir asker olup, bununla hem vatandaşlık borcunu hem de ADP’ye mensubiyetini lâyıkıyla yerine getirmiştir.

Genç Ali Tude 1945-1946 yıllarında İran Azerbaycanı’nı (Güney Azerbaycan’ı) yönetmekte olan AMH zamanında Eğitim Bakanlığında yayın şubesinin müdürlüğüne tayin olunur. O dönemde çocuklar ve gençler için hava ve su gibi gerkeli olan olan ”Ana Dili” kitabının ve diğer ders kitaplarının düzenleme ve basılmasında büyük gayretleri olur.

AMH’nin başbakanı Seyid Cafer Pişaverî, 21 yaşındaki Ali Tude’de büyük bir potansiyel olduğunu görüp ona yeni bir görev olarak AMH Millî Filarmonisinin oluşturulması görevini verir.

Ali Tude, İran tarihinde ilk defa oluşturulan Tebriz Millî Filarmonisinin kurucusu ve müdürü olur.

Ancak AMH’nin yaptığı sayısız ıslahatlar ve halkın mutlu günleri uzun sürmez. AMH, İran Hükûmeti tarafından kanlı bir şekilde sonlandırılır. Bunun ardından da kitlesel tutuklama ve hapisler yaşanır. Bu şartlarda artık Tebriz’de ve Güney Azerbaycan’da yaşama imkanı kalmayan Ali Tude süngüsünü kaleme çevirip mücadelesini sürdürmek amacıyla bir kez daha Vatanden Vatana, İran egemenliğindeki Güney Azerbaycan’dan Kuzey Azerbaycan’a (Sovyet Azerbaycanı’na) hicret eder.

Genç muhacir (göçmen) şair ömrünün kalan kısmı boyunca Bakü’de çeşitli sosyal ve siyasî görevlerde aktif olarak çalışmışsa da Güney Azerbaycan’ı unutmamış, Azerbayca’ndan ayrılmış olmanın acısını ve ayrılık hasretini eserelerine yansıtmıştır.

Kuzey Azerbaycan’da muhacir hayatı yaşayan Ali Tude’nin eserlerinde Güney Azerbaycan hasreti, aynı milletin evlatlarının Kuzey ve Güney Azerbaycan gibi iki farklı ülke ve coğrafyada bölünmüş bir şekilde yaşamak zorunda olması ve millet derdi gibi temalar belirgin olarak hissedilse de eserlerinde daha çok Güney Azerbaycan’da millî demokratik hareketin yeniden başarılı olacağına ümid ve inanç duygusu ifade edilmekteydi. Ali Tude de o neslin kuşağın temsilcisi ve muhaceret (göç) edebiyatınn kurucularından biri olmuşur.

Bakü’de doğan, Erdebil’de büyüyen ve erken yaşlarından şiire gönül veren Ali Tude’nin hayat serüveni çeşitli dolambaçlardan geçse de kendisi, yurdunun güzelliklerinden ilham alan bir şair olarak tanınır.

Muhacir yaşamı devam ederken kimi zaman Kuzey Azerbaycan’da kimi zaman da Güney Azerebaycan’da yaşayan Ali Tude zorlu ve sıkıntılı hayatını “Ayrılık İmtihanı” olarak adlandırmıştır.

İlk şiirlerini Haydar Rızazâde imzasıyla on üç yaşında Bakü’de öğrencilik yıllarında yazmış olan ve söz ordusunun sadâkatli askerlerinden biri olan Ali Tude hem de halkla beraber olmuş, halkın istek ve arzularını, mücadele azmini, geleceğe olan ümit ve inancını kaleme almayı sanatının esas gayesi olarak görmüştür.

İlk kitabı 1950 yılında Bakü’de yayımlanmış olan Ali Tude, bu kitapta özgürlük ideallerini, Güney Azerbaycan’daki 1945-1946 yıllarındaki devrim şartları ve psikolojisini edebiyata taşımış, şiirini günlük sosyal ve siyasî olayların yaşamın yansımasına çevirebilmiştir.

Şairin Güney Azerbaycan’da yayımlanmış ilk şiiri ise 1944 yılında Tebriz’de çıkan “Vatan Yolunda” gazetesi üzerinden okuyucuları ile buluşmuştur.

Bu nazım eserleri hem özgürlüğe, yeni hayata doğru can atan İran’daki Pehlevî Hanedanının Şahlarına ve yabancı işgâlcilere karşı mücadele eden, esas amacı ve idealleri uğrunda uğrunda vatan toprağını kanı ile boyayan, muharebelerde ölen, yaralanan, lakin geri çekilmeyen, imkan oldukça yeniden muharebe meydanına atılan bir halkın savaş nağmeleriydi. Şair canıyla ve ruhuyla bağlı olduğu Vatanın sabahına ve geleceğine ümitle bakıyordu.

Ali Tude, Tebriz’de kurulan AMH’nin emsalsiz parlak icraatlarının detaylarını “Kendi Gözlerimle” adlı otobiyaografik kitabında yazmıştır.

1946 yılında AMH yıkıldıktan sonra Bakü’ye hicret eden yirmi iki yaşındaki Ali Tude, yüreğinin acısıyla ”Ben Ne Getirdim” şiirini yazar.

Kardeşim! Yıllardır istedin ki, sen
Kendi ana yurdumda özgür olayım ben
Lakin gücümü dağıttı düşman
Sadece sana,sadece sana şüphe getirdim!

AMH’nin yıkılması üzerine Ali Tude 12 Aralık 1946 tarihinde Güney Azerbaycan’dan ayrılıp sınırı geçerken Nahçıvan’da yazdığı bu meşhur şiiri Kuzey Azerbaycan’a geçen binlerce insanın hayat manifestosuna dönmüştür. Şair yüreğinde, kardeşlerini yeniden ziyaret ettiğini sabitleştirdi. Ancak Güney Azerbaycan’dan olan kopup ayrılığı bitmeyen kara bir hicrana dönüp kalıcı hâle gelmiştir. Bir daha o yerleri görememiş ve o günden sonra Kuzey ve Güney Azerbaycan şeklinde bölünmüş olan vatanın “Aras”, “Hasret” adlı ateşi onun yaradıcılığının ruhuna sinmiş oldu.

Ali Tude’nin AMH döneminde yazdığı ilk şiirlerinde meydan, sünger ateş ve alev temaları zamanla yerini fikir ve mantığa bıraklan mecazî ifadelere bırakacaktır…

Bakü’de “Edebiyat Gazetesi”nde edebiyatçı olarak çalışan Ali Tude, burada Kuzey Azerbaycan’In önde gelen şair ve yazarlarıyla yakın temas hâlinde olmuştur. Sanatçı arkadaşları onu “hendek şairi” , “devrimci şair” olarak adlandırdılar. Bu tesadüfî bir adlandırma değildi, zirâ her şair devrimci değildir. Ali Tude, devrim temalı eserleri ile Güney Azerbaycan’da siyasi şiirin kurucularından biri olmuştur.

Sağlam devrimci ruhu, siper savaşçısını asla terk etmedi ve eserlerine de yansıdı. Kişisel kaderinde ayrılığın ve hasretin trajedisini yaşayan, yarım asırdır doğduğu yeri ve doğduğu yeri görme hasretiyle yanan şairin eserlerinin mayasında vatan ve ayrılık motifleri hâkimdir.

İlk kitabı 1950 yılında Bakü’de yayımlanmış, daha sonra Kiril ve Arap alfabeleriyle kırktan fazla kitabı yayımlanmış olan Ali Tude’nin sanatsal mirası 2000’li yıllardan sonra Latin alfabesine aktarılarak okuyucuya sunulmuştur. Yazarın çok yönlü çalışmalarında özgürlük düşünceleri, vatan özleminin kırılgan düşünceleri ve samimi aşk duyguları ön plana çıkmaktadır:

Biz şiiri orada, anavatanda,
Mitingde, tatilde, siperlerde yazdık.
Bazen kana bulanmış mavi bir yaprağın üzerinde
Bazen de el kadar deftere yazdık.

Şair, basit çalışkan insanlar da dâhil olmak üzere çeşitli mesleklerden oluşan bir portre galerisi yaratır. “Tuğgeneral”, “Şoför”, “Doktor”, “Usta”, “Tarzan”, “Çoban”, “Demirci”, “Cerrah” ve “Sanatçı” bu seridendir. Seçkin şahsiyetlere olan hayranlığını ve sevgisini ifade ettiği “Adanmışlık” yazı dizisinde Cevad Heyet’a [1] “Ortak Yol”, Neriman Hasanzâde’ye [2] “Tebriz Suyu”, Settar Behlulzâde’ye [3] “Doğa Bekçisi”, Muhammed Hâdi’ya [4] “Şairim”, Abbas Panahi Makulu’ya [5] “Seni Hatırladığımda”, Şair Mehdi Hüseyin’e [6] “Sanat Ferhad” ve “Meşal Olan Kalen”, Abbas Zamanov’a [7] “Köprü Yapanlar”, Gurban Pirimov’a [8] “Çoban Körfezi”, Mikail Müşfik’e [9] “Bestekâr”, Mirza Fethali Ahundov’a [10] ve Mirza Alekber Sabir’e [11] “Hüzünlü Kahkaha”, Seyid Şuşinski’ye [12] “Şarkıcı” şiirlerini ithaf etmiştir. “Hatâî” [13] isimli şiirinde de “toprak bölünmesin, büyüsün diye kılıçları kılıçlarla bölen”, etrafı düşman tarafından kuşatıldığında bile inancına sadık kalan Şah İsmail Hatâî’yi [13] övmüştür:

O istiklâl yazdı bayrağında da,
Şiir defterinin sayfasında da…

Ali Tude, çalışmalarında edebiyat çalışmalarına ve severlik gazeteciliğe de yer vermiştir. Şair edebî-eleştirel yazılarıyla düzenli olarak basın sayfalarında yer almış ve birçok kitaba da önsöz yazmıştır. Ayrıca mükemmel çevriri çalışmaları da yapmış ve birçok eseri de Azerbaycan Türkçesine çevirmiştir.

Hele gençlik yıllarına düştüğü hayat sınavları, yazdığı hasret dolu şarkılar, özgürlük aşkıyla atan özgürlük aşkıyla atan bir kalbin başarısız hayalleriydi ama bu lirik eserlerde le döyünen bir yüreğin geleceğe dair bir inanç ve umut da vardı.

Ali Tude’nin çalışma yelpâzesi geniştir. Eserlerinin çoğu şiir ve nazımlardan oluşsa da Şair kalemini nesirde de başarıyla kullanmıştır. Ali Tude’nin sağlığında yayımlanmış kırktan fazla kitabının üçü nesir türü eserdir. Tude’nin yazdığı nesir türü eserlerin çoğuna hayat hikâyesi denilebilir Bu hayat hikayeleri daha çok mensur eserlerinde kendini göstermektedie.

Eserlerinde siyasi şiirlere önem veren Şair hem de insanî aşk duygularını ve anavatan tabiatının gizemli güzelliklerini de överek anlatır. Kırktan fazla kitabın yazarı olan Ali Tude bir ömür boyu kendisinin ve vatanının destanını inşa etmiş, şu ifadeleriyle de eserlerinde bir ömür yandığını, yakıla-yakıla milletinin acılarını çektiğin, her türlü imkânsızlığa rağmen bunları yazmak ve ortaya koymak için de her türlü bütün zulme katlandığınışu şekilde dile getirmiştir:

Ah, mum yanıyor hayatta sürekli, sönmek için,
Ben yanıyorum sürekli,- hayata dönmek için.

Ayrılığın hasretini ömrü boyu bağrında yaşayan, amacına da ancak rüyalarında kavuşan Ali Tude bütün çalışmalarında Vatan ve Güney Azerbaycan hasreti temalarına sâdık kalmıştır.

Pervane MEMMEDLİ, Prof. Dr., Türkolog, Azerbaycan Millî İlimler Akademisi, Nizamî Gencevî Enstitüsü, Çağdaş Güney Azerbaycan Edebiyatı Bölümü, Baş Araştırmacı, Bakü-Azerbaycan.

İrfan PAKSOY, Dr., (Emekli Hava Kurmay Albay), Ankara Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Fakültesi, Öğretim Üyesi, Ankara-Türkiye.

© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarlarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Sonnotlar

[1] Cevad Heyet (1925-2014) Güney Azerbaycan Türkü cerrah ve Türkolog, İran’da yayınlanan en eski ve sürekli Türkçe dergi olan Varlık dergisini yayınlayan Heyet, arkadaşı Hamit Nutki ile birlikte ilmî Türkoloji’nin temelini atmıştır. “İki Azerbaycan’ın Aksakalı”, “Çağımızın Dede Korkut’u”, “Asrımızın Promete’si” ve “Bilge Dede” lakaplarıyla tanınır. Naaşı Bakü Fahrî Hıyâbanı’na defnedilmiştir.

[2] Neriman Hasanzâde (d. 1931) Şair ve yazar. Azerbacyan’ın kuzeybatısında Ermenistan’a mücâvir Kazak şehrinin Poylu köyünde doğmuştur. Ortaöğrenimini Kazak’ta, tamamladı, yüksek tahsilini de Gence’deki Zerdabî Enstitüsü Dil ve Edebiyat Fakültesinde tamamlamış, Azerbaycan radyosunda çalışmış, daha sonra Moskova’daki Gorki Enstitüsünde eğitim görmüş, Azerbaycan Devlet Üniversitesinde “Azerbaycan-Ukrayna Edebî Alâkaları” adlı tezi ile yüksek lisans derecesi almış, birçok gazete ve dergide çalışmış, birkaç dönem milletvekili seçilmiş, şiirlerinin yanı sıra hikâyeler de yazmış, yirmiden çok şiir kitabı yayımlanmış, birçok şiiri bestelenmiş, çeşitli ülkelerde Azerbaycan’ı temsil etmiştir.

[3] Settar Bahlulzâde (1909-1974), Azerbaycanlı meşhur bir halk ressamıdır. Azerbaycan boya ressamlığı sanatında manzara türünü oluşturanlardan biridir. İlkokulu Bakü’de, üniversiteyi ise Moskova’da okumuştur. Settar Behlulzâde’nin manzara-peyzajlarında, özel-lirik natürmortlarında, ince halı işlemelerin dizilişini yansıtan geleneksel halk sanatı motifleri duyulur. Doğum yıldönümü nedeniyle 2009 yılında New York’ta, İstanbul’da ve başka yerlerde ressamın eserlerinin sergisi düzenlenmiştir.

[4] Muhammed Hâdi (1879-1920) Azerbaycan romantizminin önemli şair ve yazarlarından biridir. Kasım 1906 yılında Bakü’de Füyûzât dergisini çıkarmaya başlayan Hüseyinzâde Ali Bey’in daveti üzerine Bakü’ye gidip dergide çalışmaya başlamış, İrşad ve Terakkî gibi gazetelerde de şiir ve yazılarının yayımlanmasına rağmen asıl çalışmalarını Füyûzât’a vermiş, Hüseyinzâde Ali Bey’in etkisiyle Türkiye edebiyatıyla daha yakından ilgilendiği bu dönemde dünya edebiyatı hakkındaki bilgisini de geliştirmiş, bu yıllardaki şiirlerinde özellikle hürriyet fikrine ve siyasî konulara gösterdiği ilgi dikkati çekmiş, 1908-1910 yıllarında Azerbaycan’da yayımlanan Teze Hayat, Hakîkat, İttifak, Terakkî, Seda gazetelerinde ve Bahçesaray’da çıkan Tercüman gazetesinde şiir ve makaleleri yayımlanmıştır. Siyasî ve edebî fikirleriyle Türk-İslâm birliğine inanan Şair, Servet-i Fünûn anlayışına yakın bir Osmanlı Türkçesi’yle yazmayı tercih etmiştir. Bunda hayranlık duyduğu Nâmık Kemal, Abdülhak Hâmid ve Tevfik Fikret’in etkisi olduğu kadar sadeleştirilmiş bir Türkiye Türkçesi’ni Türk dünyasının ortak yazı dili hâline getirmeye çalışan Gaspıralı İsmâil’in de etkisi olmalıdır. Şair 20. Yüzyıl Azerbaycan şiiri tarihine ateşli, ihtiraslı, düşündürücü romantik şiirin ve felsefî lirizmin tanınmış ustalarından biri olarak dâhil olmuş ise de şiirin hayatla nefes almasına, şiirde sosyal problemlerin gündeme getirilmesine ve çözülmesine dikkat etmiştir. Eğitimin, ilim ve kültürün propagandası, sosyal gelişme, hürriyet ve özgürlük uğrunda mücâdele, kadınların hak eşitliği, fanatizme ve cehâlete karşı uzlaşmazlık, insan hislerinin temizliğine ve kutsallığına inanç, Şairin şiirinin ana temalarını oluşturmaktadır. Sosyal hayat problemlerine bakış meselesinde Batıcı bir tavır sergileyen Şairin bir çok şiiri Batı ile Doğunun mukayesesine, ilim, eğitim, kültür, sanayi ve mâneviyat alanında birincinin üstünlüğünün tesbitine hasrolunmuştur.

[5] Abbas Panahi Makulu (1900-1971) Azerbaycanlı meşhur bir yazar. Büyük fikirlerle yaşayan, Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve birliği için ateşli bir savaşçı olan Abbas Panahi Makulu, 29 Eylül 1971 tarihinde Bakü’de vefat etti ve buraya defnedildi. Yazarın ölümünden sonra – 1972 yılında “Setterhan” adlı romanı 100.000 baskıyla Moskova’da yayınlanmıştır. Bu roman 1983 yılında ikinci kez iki cilt olarak Azerbaycan dilinde yayımlanmıştır. “Hiyabanî”, “Haydar Amioğlu”, “Heceler” adlı eserleri de ayrı kitap olarak yayımlanmıştır.

[6] Mehdi Hüseyin’e (1909-1965), Azerbaycanlı ve Sovyet yazar ve eleştirmendir. 1930 yılında Azerbaycan Üniversitesi tarih öğretiminden mezun olmuş 1936-1938’de Moskova’daki Gerasimov Sinematografi Enstitüsü Senaryo Fakültesinde okumuş, ortaokulda okuduğu yıllardan itibaren değişik edebî türlerde eserler vermiş ve değişik film çekimleri yapmış, bir eleştirmen ve yayıncı olarak Sosyalist gerçekçilik, geçmişin edebî bir mirasının benimsenmesi, klasik Rus edebiyatının öğrenilmesi ve Rus Sovyet yazarlarının eserleriyle ilgili edebî-eleştirel makaleler kaleme almış, edebî alanda Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (SSC) Başkanları Birliği, Yazarlar Birliği SSCB Yazmanlığı Sekreteri ve benzeri önemli görevlerde bulunmuştur. 10 Mart 1965 tarihinde ölmüş olup Bakü’deki Fahrî Hıyâban’a gömülmüştür.

[7] Abbas Zamanova (d. 1924), Azerbaycan SSC’de Devlet Güvenlik Komitesi bünyesinde değişik birimlerde baş müfettiş, daire başkan yardımcısı, daire başkanı olarak çalışmış, 1976-1986 döneminde Azerbaycan SSC başsavcısı olarak görev yapmış, üç dönem Azerbaycan SSC Yüksek Sovyeti (Meclisi) milletvekili, iki dönem de Nahçıvan Özerk SSC Yüksek milletvekili olmuştur.

[8] Gurban Pirimova (1880-1965), Azerbaycanlı bir halk müzisyeni ve tar sanatçısıydı.

[9] Mikail Müşfik (1908-1938), Azerbaycanlı şair, çevirmen ve pedagog. 1930’larda edebî yaşamının en verimli dönemini yaşamıştır. Yüksek tahsilini Azerbaycan Devlet Üniversitesi Dil ve Edebiyat Fakültesinde yapmıştır. Eşi Dilber Ahundzâde’ye yazmış “Yine O Bağ Olaydı” isimli şiiri ile tanınır. 1937 yılında Mikail Müşfik “devlet düşmanı” olarak ihanetle suçlanıp tutuklanmış ve 1938 yılında da idam edilmiştir.

[10] Mirza Fethali Ahundov (1812-1878), modern Azerbaycan edebiyatının kurucusu, yazar ve filozof.

[11] Mirza Alekber Sabir (1862-1911) Azerbaycanlı şair, yeni satirik akımın kurucusudur. 1906 yılında (Azerbaycan hikâye ve oyun yazarı, gazeteci, fikir adamı, Azerbaycan edebiyatının en ünlü temsilcilerinden biri olan) Celil Memmedguluzâde (1866-1932)’nin başyazarlığında Tiflis mahreçli yayın yapan yayın Molla Nasreddin isimli mizahî dergide Sabir’in yayımlanan satirik (topluma yönelik eleştirel ve ironik) yazı ve şiirleri konusundaki edebî başarısını ortaya çıkarmıştır. Bu dergide 1906-1911 döneminde değişik isimlerle yayınlanan ve geriliği, cehaleti eleştiren bu satirik şiirler ateş gibi yakıcı olup Azerbaycan şiir tarihinde yeni bir devrin başlangıcı olmuştur. 1911 yılında Şamahı’da vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Sağlığında hiçbir kitabı basılmamıştır. Ölümünden sonra 1912 yılında birçok Azerbaycan aydınının ortak çabalarıyla yayımlanan “Hophopname” adlı kitabı kısa bir süre içinde Azerbaycan’da çok popüler olmuştur. Sabirâbad şehri ve Sabirâbad rayonu, adlarını Sabir’den almıştır. Bakü’de, Sabirâbad ve Şamahı’da heykelleri dikilmiştir.

[12] Seyid Şuşinski (1889-1965), Azerbaycanlı müzisyen. Suşa hanendelik okulunun (konservatuarının) en parlak temsilcisiydi. “Doğu müziğinin incisi” olarak da bilinir adını

[13] Azerbaycan Türklerinde Safevî Devleti’nin kurucusu Şah İsmail aynı zamanda büyük bir şairdir. Şiirlerinde “Hataî/Hatayî” mahlasını kullanan Şah İsmail, 16. yüzyılın en önemli Azerbaycan Türkü şairlerindendir.

Kaynaklar

Bilgin Mehmet; “19. yy İlk Çeyreğinde Büyük Güçler ve Güney Kafkasya”, KAREN Dergisi, Sayı: 7/13, Trabzon 2021

Cavadzadə, Natiq Əli Tudə oğlu Əli Tudə – 100 (az.). Bakı: “Azərbaycan Nəşriyyatı” MMC. 2023.

Çaycıoğlu, Serdar Oğuzhan; “Rusya’nın Kafkasya Siyaseti: General Paskeviç’in Başkomutanlığı Dönemi (1827-1831)”, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2018. Cənubi Azərbaycan Ədəbiyyati Antologiyası. III. Bakı: Elm nəşriyyatı. 1988.

Çelik, Dursun; “XIX.-XX. Yüzyıllarda Azerbaycan”, Bilig, Cilt 3, Güz 1996.

Demir, Gökhan; “Güney Azerbaycan’da Bağimsizlik Hareketleri “Güney Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti” Örneği (1945 -1946)”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dali Yüksek Lisans Tezi, Edirne 2019.

Kurat, Akdes Nimet; Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1970.

Işık, İhsan; Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, Cilt Elvan Yayınları, İstanbul 2006.

Makas, Zeynelabidin; Çağdaş Azerbaycan Şiiri Antolojisi, Kültür Bakanlığı yayını, Ankara 1992.

Məmmədli Pərvanə.Haqqa abidə ucaldan söz memarı Əli Cavadazdə. Ön söz. Araz üstə palıd. Miyandob: (İran) Şahmat. 2023

Nəbioğlu Sabir. Kökdən düşməyən rübab: Bu karvanın yolu güneyədir. Bakı: Nurlan, 2007.

Paksoy, İrfan; Azerbaycan Aydınları, Alka Yayınevi, Ankara 2021.

Sarısaman, Sadık; “Güney Azerbaycan’da Kurulan Azerbaycan Milli Hükümeti ve Türk Kamuoyu”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Güz 2018; (25). Trabzon 2018.

Teğin, Emre; “Azerbaycan’da Sovyet Rejiminin Kuruluşu ve Kızıl Kırgın (Repressiya)” Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Ana Bilim Dalı, Yüsek Lisans Tezi, Ankara 2017.

Xəyal, Sona. Əli Tudə (az.). Bakı: “MBM”. 2010.

Şükürov, Ağa huseyn. Əli Tudənin Yaradıcılıq yolu (az.). Bakı: Elm. 2019. ahuseyn; Əli Tudəni

QOSHE - Halkının Mücadele Nağmelerini Yazan Bir Şair: Ali Tude - Pervane Memmedli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Halkının Mücadele Nağmelerini Yazan Bir Şair: Ali Tude

12 11
17.04.2024

Ali Tude Güney Azerbaycan demokratik edebiyatının, aynı zamanda siyasî şiirlerinin yaratıcılarından biridir.
Azerbaycan edebiyatının fedakâr bir mücahidi olan Ali Tude’nin bütün eserlerinde
mücadele, bağımsızlık ve kavga ruhu hâkim olmuştur.

Giriş

Bu makalenin konusu Çağdaş Güney Azerbaycan Edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan şair ve yazar olan Ali Tude konusunda okuyucu ile bilgi paylaşımında bulunmaktır. Paylaşıma konu bilgilerin layıkıyla anlaşılabilmesi için Ali Tude’nin yaşadığı coğrafya, dönem ve olaylar konusunda özet mahiyetindeki ön bilgileri de paylaşmak uygun olacaktır.

İkiye Bölünmüş Bir Coğrafya…

Batı Oğuz Türklerinin önemli ve kalabalık bir parçasını oluşturan Azerbaycan Türkleri “Kuzey Azerbaycan Türkleri” ve “Güney Azerbaycan Türkleri” olarak son iki yüz yıldır zorunlu sebeplerle iki ayrı siyasî coğrafyada yaşamaktadır. Bu bağlamda Kuzey Azerbaycan coğrafyası Rusya İmparatorluğu’nun egemenliğindeyken Rus Azerbaycanı, Kuzey Azerbaycan’da Moskova’ya bğalı sosyalist yönetimin hakim olduğu 1920-1991 döneminde Sovyet Azerbaycanı, SSCB’nin dağılması sonrasında da Azerbaycan Cumhuriyeti olarak ifade edilmekte, Güney Azerbaycan ise 18. Yüzyıldan bu yana İran (Kaçar Hanedanı, Pehlevî monarşisinin olduğu İran ve 1979 İslam Devrimi sonrasında da İran İslam Cumhuriyeti bünyesinde) İran Azerbaycanı olarak da ifade edilmektedir.

Repressiya

Azerbaycan’da 1920-1991 yılları arasında devam eden sosyalist yönetim zamanında yönetim(ler)in, tereddüt ve direnme etmeleri hâlinde kendileri için baskı, dayatma ve ölüm tehditlerini de içerecek şekilde Sovyet insanı inşâ etmek için sosyalist realizm adı altında Azerbaycanlı aydınlara biçtiği rol kimi zaman azalarak da olsa yetmiş bir yıl devam etmiştir. Ülkede 1920 yılında sosyalist yönetimin başa geçmesi sonrasında millî fikriyata sahip aydınlara artan baskılar nedeniyle Azerbaycan aydınlarının muhâceretinin (göç etmesinin) ve muhâceret (göç) edebiyatının (Rusya’daki 1905 Devrimi’nin ardındın Rusya Azerbaycanı’nda artan baskılar sonucu 1907 yılında Mehmet Emin Resulzâde de dâhil olmak üzere İran Azerbaycanı’na gitmek zorunda kalan nice fikir ve edebiyat insanının ardından) ikinci dalgası yaşanmıştır. Bu süreçte 1938 yılında Stalin’in emriyle uygulanan Büyük Temizlik ya da Repressiya da denen nice aydının katledilmesi ve sürgüne gönderilmesiyle sonuçlanan uygulamalar da dâhil olmak üzere nice aydın sözde mahkemelerde yargılanarak öldürülmüş, sürgüne gönderilmiş, tasfiye edilmiş, susturulmuş ve kendilerine gözdağı verilmişti.

Azerbaycan Millî Hükûmeti

Devam eden II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası ile savaşan Sovyetler Birliği’ne yardım etmek isteyen Müttefik Devletler 1941 yılında İran‘a girmişlerdi. Müttefiklerin İran’a girişiyle birlikte İran Azerbaycanı’nda bastırılmış siyasi istekler daha açık bir şekilde ortaya çıkmış, Sovyetler Birliği‘nin desteğiyle Kasım 1945 ayında İran Azerbaycanı’nda Azerbaycan Milli Hükûmeti (AMH) isimli özerk bir hükümet ve sosyalist bir yönetim kurulmuş, ardından da bağımsızlığını ilan etmişti. İran Azerbaycanı’nda kurulan ve Sovyetler Birliği’nin çekilişiyle Kasım 1946 ayında İran hükûmeti tarafından yıkılan bu devleti başbakanı da Seyid Cafer Pişâveri idi.

Ali Tude’nin Kısa Öz Yaşamı

Yaygın olarak Ali Tude ismiyle bilinen şair ve yazarın (d. 31.01.1924, Bakü – ö. 26.02.1996, Bakü) asıl adı Ali Kuluoğlu Cavadzâde’dir. Bakü’de ortaokulda okurken ilk şiirleri ile gazetelerde tanınmaya başlamıştır. Ailesi aslen Güney Azerbaycanlı olduğu için, on dört yaşındayken Sovyet Azerbaycan’da yerli ve millî aydınları tasfiye ve ortadan kaldırmayı amaçlayan 1938 yılındaki Repressiya uygulamasında İran Azerbaycanına sürülmüştür. Bu sürgün sonrasında Ali Tude önce atayurdu Erdebil’in Çanahbulag köyünde çiftçilikle uğraşmış, daha sonra Zencan, Miyana ve Astara’da işçilik yapmıştır. Sonrasında 1945 yılında Güney Azerbaycan’da başlayan millî bağımsızlık hareketine silahı ve kalemiyle katılmış. Azerbaycan Millî Hükümeti (AMH) kurulduktan sonra Eğitim Bakanlığında eğitim şubesinin müdürü olarak, anadilinde kitapların bastırılması ve halka ulaştırılmasına büyük çaba harcamıştır.

Tebriz’de Şairler Meclisi tarafından kendisine “Tude” (halk) unvanı verilmiş, AMH’nin en yüksek ödülüyle “21 Azer” madalyasıyla ödüllendirilmiş, Kasım 1946 ayında AHM’nin yıkılmasından sonra Bakü’ye geri dönmüş, en burada çeşitli yayın organlarında çalışmış, Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesinde öğrenim görmüş (1947-1952), daha sonra Azerneşr Yayınevinde redaktör (1952-1954) olarak çalışmış, öğrenimini Bakü Yüksek Parti Okulunda sürdürmüş (1954-1956), ardından Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesinde (1956-60) ve Azerbaycan gazetesinde şube müdürü olarak çalışmış (1960-1965), Azerbaycan Yazarlar Birliğinin de üyesi olmuştur. Ali Tude’nin Bakü, Moskova ve Tebriz’de elliye yakın kitabı basılmış olup başlıca eserleri Güney Nağmeleri (1950), Ömrün Yılları (1976), Hayat Sınavı (1981), Nağmeli Geceler (1981), Tellerde Çırpınan Hasretler (1983), Gecikmiş Kavuşma (1988) ve Tebriz Yolu (1996) şeklindedir.

Ali Tude’nin Hayat Serüveninden Diğer Kesitler

1940’lı yılların ilk yarısında İran Azerbaycanı’nda bölgesinde ortaya çıkan da millî bağımsızlık hareketinde birçok şair, yazar ve Azerbaycan Türkü’de da ön sıralarda yer almış, silahı ve ve kalemiyle özgürlük mücadelesinde yer almıştı. 1946 yılında millî hareketin ve AMH’nin İran hükûmeti tarafından kanlı bir şekilde bastırılması, bu yazarların çoğunu Sovet Azerbaycanı’na göç etmeye mecbur etmiştir. Bu şairler yazarlar hayatlarının geri kalan döneminde de şahidi ve iştirakçisi olduğu olayları yüreklerinde ve eserlerinde yaşatmış olup bunlardan biri de Ali Tude idi.

Ali Tude Güney Azerbaycan demokratik edebiyatının, aynı zamanda siyasî şiirlerinin yaratıcılarından biridir. Azerbaycan edebiyatının fedakâr bir mücâhidi olan onun bütün eserlerinde mücâdele, bağımsızlık ve kavga ruhu hâkim olmuştur.

Kenidisi ve ailesi daha önce İran Azerbaycanı’dan Sovyet Azerbaycanı’na gelmiş ve yerleşmiş olan Ali Tude, İran Azerbaycanı kökenli olduğundan Sovyet Azerbaycanı’nda 1938 yılındaki Repressiye (baskı ve tasfiye) devrinde İran’a sürgün edilmiştir. Kendilerine isnat edilen suç ise Aras Nehrinin güneyinden (İran Azerbaycanı’ndan) gelip Aras Nehrinin kuzeyinde (Sovyet Azerbacyanı’nda) yaşamalarıydı. Ali Tude’nin ailesi de böylece Repressiya’nın kurbanlarından olmuştur.

İran Azerbaycanı’na sürgün sonrasında Ali Tude, İran Azerbaycanı’nın birçok yerinde ağır işlerde çalışsa da asla eğitimini ve şiir yazmayı ihmâl etmemiştir.

Onun meydanlarda söylediği şiirler çok beğenilmiştir. Ali Tude İran Azerbaycanı’na geldikten sonra II. Dünya Savaşı başlaması sonrasında 1940’ların başında Tebriz merkezli faaliyet gösteren ve İran Azerbaycanının özhürlüğünü amaçlayan Azerbaycan Demokrat Partisi (ADP)ne girer. Çok daha sonraları, 1945 yılına ilişkin yazdığı hatırâlarında da belirtildiği üzere 1945 yılında AMH ile varlık kazanan bu tarihî halk hareketinde, kalemiyle ve silahıyla mücadele eden bir asker olup, bununla hem vatandaşlık borcunu hem de ADP’ye mensubiyetini lâyıkıyla yerine getirmiştir.

Genç Ali Tude 1945-1946 yıllarında İran Azerbaycanı’nı (Güney Azerbaycan’ı) yönetmekte olan AMH zamanında Eğitim Bakanlığında yayın şubesinin müdürlüğüne tayin olunur. O dönemde çocuklar ve gençler için hava ve su gibi gerkeli olan olan ”Ana Dili” kitabının ve diğer ders kitaplarının düzenleme ve basılmasında büyük gayretleri olur.

AMH’nin başbakanı Seyid Cafer Pişaverî, 21 yaşındaki Ali Tude’de büyük bir potansiyel olduğunu görüp ona yeni bir görev olarak AMH Millî Filarmonisinin oluşturulması görevini verir.

Ali Tude, İran tarihinde ilk defa oluşturulan Tebriz Millî Filarmonisinin kurucusu ve müdürü olur.

Ancak AMH’nin yaptığı sayısız ıslahatlar ve halkın mutlu günleri uzun sürmez. AMH, İran Hükûmeti tarafından kanlı bir şekilde sonlandırılır. Bunun ardından da kitlesel tutuklama ve hapisler yaşanır. Bu şartlarda artık Tebriz’de ve Güney Azerbaycan’da yaşama imkanı kalmayan Ali Tude süngüsünü kaleme çevirip mücadelesini sürdürmek amacıyla bir kez daha Vatanden Vatana, İran egemenliğindeki Güney Azerbaycan’dan Kuzey Azerbaycan’a (Sovyet Azerbaycanı’na) hicret eder.

Genç muhacir (göçmen) şair ömrünün kalan kısmı boyunca Bakü’de çeşitli sosyal ve siyasî görevlerde aktif olarak çalışmışsa da Güney Azerbaycan’ı unutmamış, Azerbayca’ndan ayrılmış olmanın acısını ve ayrılık hasretini eserelerine yansıtmıştır.

Kuzey Azerbaycan’da muhacir hayatı yaşayan Ali Tude’nin eserlerinde Güney Azerbaycan hasreti, aynı milletin evlatlarının Kuzey ve........

© dibace.net


Get it on Google Play