“Aç Koynunu Ben Geldim” adlı romanınız geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Okuru bol olur umarız. Kitabınız bir aşk romanı ama bildiğimiz klasik bir aşk hikâyesi anlatmıyorsunuz burada. Hançerlerin başlattığı bir aşk… Nasıl ortaya çıktı bu kitap? Hançerler neyin nesi? Bahseder misiniz “Aç Koynunu Ben Geldim”den?

Editörüm Duygu Çayırcıoğlu sayesinde diyebilirim. Bir aşk romanı yazmam fikri ondan çıktı. Kendimi tekrar etmek korkusuyla, yaratıcı bir yazma yoluna girme arzum da buna eklenince ortaya bu roman çıktı. Hançerlerin özel bir anlamı hem var hem yok. Bursa’nın hançerleri de meşhurdur, en azından bir zamanlar öyleydi.

Rüya’yla Mutlu’nun aşkı da, ilişkilerini de yaşayışları da kimselerinkine benzemesin istedim, o yüzden ilahi bir müdahaleyi ve hançerleri devreye soktum onları buluşturmak için. Hançerler onları bir araya getirdi ama kendi hikâyeleri de oldu böylece. Sonrasında sanırım gönlümden geçenlerle, yaratmak istediğim maceranın ipini çeke çeke yazdım.

Bursa… Hikâye Bursa’da başlıyor. Aslı Tohumcu için Bursa ne ifade ediyor?

Bursa şahane bir çocukluk geçirdiğim sarı, sıcak bir yerdi benim için. Ama annemi koynuna aldığından beri aramızın iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.

İki hançer… Birinin sapına ateş, diğerinin sapına toprak işleniyor ama ikisi de aynı demirden. Ateş ve toprak imgeleriyle ne anlatmak istediniz?

Özellikle ne düşündüğümü inanın bilmiyorum, bilinçaltımın işleri herhalde bunlar. Rüya’yla Mutlu’nun karakterlerine atıf yapmama imkân sağladı ama bu ateş ve toprak imgesi.

Rüya’nın uç uç halleri, dayanıklılığı, Mutlu’nun sakinliği ve uyum sağlama gücü gibi gibi birçok şeyi temsil ettikleri söylenebilir ama okuyan kendi çıkarımını yapacaktır ve böylesi de daha iyi olacaktır bence.

Rüya ve Mutlu… Romanın iki ana karakteri Hançerleri bulmaları ya da hançerlerin onları bulmasıyla başlıyor hikâye. Rüya ateş işlenen hançeri Mutlu ise toprak işlenenin sahibi. Neden böyle bir seçim yaptırdınız Rüya ve Mutlu’ya?

Seçimi onlar yapmadılar aslında, yanlış giden bir büyü yüzünden ilahi bir gücün dikkatini çektiler ve onun müdahalesiyle bir aşkın kahramanı oldular hançerler. Hangi hançerin hangisini bulacağı noktasında kararı yine aynı ilahi güç verdi.

Romanınızın kurgusunda tek bir zaman yok daha doğrusu düz bir zaman akışı yok. Bugünden geriye dönüşler, şimdinin içinden geçmişe gitmeler söz konusu. Yüzyıllar içinde gidiş gelişler var. Neler söylersiniz bu hususla ilgili?

Romanda da söylediğim şeyi: “…tarih değildir gerçek aşk, sırayla ya da sizin aşina olduğunuz yollardan gitmek veya aktarılmak zorunda değildir, tek bir yerde durmak zorunda olmadığı gibi. Kalbini inanmaya koşulsuz ve sonsuz açanlara sunar hediyesini. Olur da inanmazsanız, kabahat sizde. Yazık, böyle bir aşkın yaşandığından bir an bile şüphe edeceklere.”

Romanın anlatıcısı üçüncü tekil kişi. Bu anlatıcıyı seçmek romanınızın geleneksel anlatı türlerine uygun olması için mi seçildi? Ya da neydi gayeniz?

Bu kadar sıradışı/fantastik olay içeren ve kahramanı bol bir hikayeyi tek bir ağızdan, her şeyi bilen, tanrıya yakın bir anlatıcının ağzından anlatmak, okura doğrudan seslenebileceğim bir alan yaratmak için diyebilirim.

Romanda yaşayan ve yaşamayan romancı, öykücü, yazarçizer ve kitap isimleri var. Hayali Yerler Sözlüğü, Dafnis ile Khloe’nin Aşkı, Çavdar Tarlasında Çocuklar, Alberto Manguel, Tanpınar, Woolf, Homeros, Çehov, Sait Faik, Tayfun Pirselimoğlu, Orhan Pamuk, İrfan Yalçın… Kısa kısa olsa da metinlerarasılık ya da önemli metinleri hatırlatmalar var. Ne dersiniz?

Rüya da Mutlu da hikâyelerle arası iyi insanlar, Mutlu için hikâyelerle/kelimelerle yatıp kalkıyor diyebiliriz hatta. Birçok metne gönderme bu nedenle var, tabii Rüya’yla Mutlu’ya yakın bulduğum, yakıştırdığım için girdiler romana. Ama mesela İrfan Yalçın benim geç keşfettiğim bir yazar ve herkes okusun isterim, belki merak eden çıkar umuduyla girdi romana. Tayfun Pirselimoğlu ona duyduğum hayranlıktan, ona bir selam yollamak istediğimden. Orhan Pamuk, onun Kara Kitap’taki Rüya’sı, ünüyle benimkini ezmesin diye. Böyle böyle çeşitli şekillerde görünür görünmez olarak girdiler.

“Aç Koynunu Ben Geldim” romanını okurken Sevgi Soysal’ın Tante Rosa’sı akla geliyor. Hatta Tante Rosa adı kitapta da geçiyor? Ne söylersiniz bu konuda?

Tante Rosa yirmili yaşlarımın başından bu yana her on yılda bir tekrar okuduğum ve her seferinde daha iyi idrak ettiğim bir kitap. Rüya’nın hamuruna etkisi olduğunu düşünüyorum. Okuduğum başka romanlar gibi.

Romanda sık rastlanan kelimelerden biri de mezarlık… Bursa Pınarbaşı mezarlığı. Neden mezarlık? Rüya bir tecavüz sonucu doğuyor. Annenin yaşı küçük. Mezarlığa atılıyor. Ölmüyor ve burada kendine bir aile buluyor. Ölülerden bir aile… Rüyanın doğumu ve mezarlıkla ilgili neler söylersiniz?

Evet, Rüya tecavüz sonucu doğmuş ve canlı canlı mezara gömülecekken şans eseri kurtulmuş bir çocuk ve Bursa Pınarbaşı Mezarlığı’nın hayaletleri tarafından büyütülüyor. Böyle doğuyor, gözden ve elden çıkarılıyor ve böyle himaye ediliyor. Ama bu konuda bir sıkıntısı yok, adı bir yaşam sürüyor Rüya.

Roman bir aşk hikâyesi anlatıyor. Genelde aşkı anlatan metinler ciddi, duygusal olur. “Aç Koynunu Ben Geldim” de ironi var, şaka var, argo var. Ne dersiniz Aslı Hanım romanın dili ile ilgili?

Bence “Aç Koynunu, Ben Geldim” de ciddi ve duygusal bir roman. Benim gözümde öyle en azından. Ama evet, ironi de var, mizah da… Yazarının parçalarından taşıyor roman da.

Kitabın bir bölümünün başlığı: “Seks”. “Buraya kadar anlattıklarımız sizin için yeterince erotik değilse, seks daha başka ne olabilir?” diyorsunuz. Neler söylersiniz? Buradan hareketle aşkla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Aşk ötekinin ağzında, iki dudağının arasında kaybolmak, ondan başkası tarafından bulunmamak, bu öteki hep konuşsun, kendisiyle durmadan konuşsun istemek, birbirlerinin patikalarında gönüllü kaybolmayı istemek diyebilirim. Konuşmak da az erotik şey değildir. En azından benim için.

Teşekkür ederiz.

Muaz ERGÜ

Aslı TOHUMCU

QOSHE - Tohumcu’nun Romanı Dünyeviyle Uhreviyi, Kederle Neşeyi Buluşturuyor. - Muaz Ergü
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tohumcu’nun Romanı Dünyeviyle Uhreviyi, Kederle Neşeyi Buluşturuyor.

19 0
19.01.2024

“Aç Koynunu Ben Geldim” adlı romanınız geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Okuru bol olur umarız. Kitabınız bir aşk romanı ama bildiğimiz klasik bir aşk hikâyesi anlatmıyorsunuz burada. Hançerlerin başlattığı bir aşk… Nasıl ortaya çıktı bu kitap? Hançerler neyin nesi? Bahseder misiniz “Aç Koynunu Ben Geldim”den?

Editörüm Duygu Çayırcıoğlu sayesinde diyebilirim. Bir aşk romanı yazmam fikri ondan çıktı. Kendimi tekrar etmek korkusuyla, yaratıcı bir yazma yoluna girme arzum da buna eklenince ortaya bu roman çıktı. Hançerlerin özel bir anlamı hem var hem yok. Bursa’nın hançerleri de meşhurdur, en azından bir zamanlar öyleydi.

Rüya’yla Mutlu’nun aşkı da, ilişkilerini de yaşayışları da kimselerinkine benzemesin istedim, o yüzden ilahi bir müdahaleyi ve hançerleri devreye soktum onları buluşturmak için. Hançerler onları bir araya getirdi ama kendi hikâyeleri de oldu böylece. Sonrasında sanırım gönlümden geçenlerle, yaratmak istediğim maceranın ipini çeke çeke yazdım.

Bursa… Hikâye Bursa’da başlıyor. Aslı Tohumcu için Bursa ne ifade ediyor?

Bursa şahane bir çocukluk geçirdiğim sarı, sıcak bir yerdi benim için. Ama annemi koynuna aldığından beri aramızın iyi olduğunu söyleyemeyeceğim.

İki hançer… Birinin sapına ateş, diğerinin sapına toprak işleniyor ama ikisi de aynı demirden. Ateş ve toprak imgeleriyle ne anlatmak istediniz?

Özellikle ne düşündüğümü inanın bilmiyorum, bilinçaltımın işleri herhalde bunlar. Rüya’yla Mutlu’nun karakterlerine atıf yapmama imkân sağladı ama bu ateş ve toprak imgesi.

Rüya’nın uç uç halleri, dayanıklılığı, Mutlu’nun sakinliği ve uyum sağlama gücü gibi gibi birçok şeyi temsil ettikleri söylenebilir ama okuyan kendi çıkarımını yapacaktır ve böylesi de daha iyi olacaktır bence.

Rüya ve Mutlu… Romanın iki ana karakteri Hançerleri bulmaları ya da hançerlerin onları bulmasıyla başlıyor hikâye. Rüya ateş işlenen hançeri Mutlu ise toprak işlenenin sahibi. Neden böyle bir seçim yaptırdınız Rüya ve Mutlu’ya?

Seçimi onlar yapmadılar aslında, yanlış........

© dibace.net


Get it on Google Play