24 Ekimde 2023 günü Suriyeli İyad Bey’in getirdiği evrak arasında bulunan küçük bir kâğıttaki dizeleri okumaya çalıştım. “Muhammes” yani beşleme adını taşıyan bu dizeler, adına rağmen “müseddes” yani altılama biçiminde olduğundan ben de onun adını “Müseddes” koydum. Kâğıdın alt kısmı yırtık olduğundan metnin tamamı bu mudur şeklinde bir soru hatıra gelmektedir. Bu haliyle dört bent halinde tasarlandığını düşündüğüm “müseddes”in yarım kaldığı söylenebilir. Birinci bendin birinci, ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı dizelerinde bazı rakamlar vardır; bunların ne maksatla konulduğunu anlayamadım. Acaba ebced hesabıyla bir şeye mi işaret edilmiştir?

İkinci bentte köşeli ayraç içinde gösterdiğim dize çizilmiştir. Çizilmesine bakmayarak onu da metne aldım. Bu ve birincisi dışındaki bentlerin yarım kalmasından ötürü şiirin tamamlanmadığı veya buraya eksik olarak kaydedildiği yorumu yapılabilir. Son bentte şairinin Rıza adlı veya mahlaslı birisi olduğu anlaşılıyor ancak bunun kim olduğunu tespit etmek kolay olmasa gerek. Bundan bir süre önce yayımladığım bir manzume, yine Rıza adlı birine aitti (Fethi Gedikli, “Rıza’nın bir manzumesi dolayımında dayı ve yeğenin buruk ilişkisi”, Türkay Dergisi, 2023/Mayıs, Yıl: 7, Sayı: 69, s. 24-25). Belki bu şiir de aynı şahsa aittir.

Aruzun “Failatün failatün failatün failün” ölçüsüyle kaleme alınan metin seksen beş, çizili dize de eklenince doksan dört kelimeden oluşmuştur. Bütünüyle tasavvufî sözlerle doludur. Bu kelimelerin birden ziyade anlamı vardır. Dolayısıyla, bu küçük metin zengin çağrışımlara sahiptir. Burada şair, bir tarikat mensubu olan Muhammed (Mehmed) Çerkeşî’yi överken, onun erdem, doğruluk (şeyhlik) bağının, bahçesinin gülü, bülbülü, vahdetin (birliğin) aşinası olduğu, tarikat sırrını bildiği, hakikat yolundakilerin öncüsü olduğunu, sonra gönül ehli olanların onu sevip saydığını ve yüzünü görmek için koştuğunu ustalıkla dile getiriyor. Metne göre, o güzel ahlak ve olgunluk sahibidir. Erdemle, irfanla sıfatlanmıştır. Bu dünyayı hiçe sayar, varını yoğunu kendisini anana bağışlar, gönlü ölüleri bir bakışıyla diriltir, başka deyişle onları doğru yola yöneltir. Şair, bu övgüsünde, muhtemelen bir tarikat şeyhi olan Muhammed (Mehmed) Çerkeşî’yi en yüksek sıfatlara sahip bir hakikat öncüsü olarak nitelemekte, kendisinde bütün iyilikler ve güzelliklerin olduğunu bildirmektedir.

Bu kadar övülen Muhammed (Mehmed) Çerkeşî acaba kimdir? Künyesinden onun Çerkeşli olduğu anlaşılıyor. Acaba bu Çerkeşli büyük tasavvuf kılavuzu kim olabilir? Şiirin yazıldığı kâğıtta herhangi bir tarih olmaması bir yana, metne bakarak da bir tahmin yapmak mümkün görünmemektedir. Ancak biz bunun 19. asırda veya 20. asrın başında yazılmış olabileceğini düşünüyoruz. Bu zatın kim olabileceğini araştırma yolunda aşağıdaki iki kişi zikredilebilir.

Ethem Cebecioğlu, “Halidi Meşâyihinden Muhammed Hilmî-i Çerkeşî (1843-1905) ve İcazetnâmesi” (Uluslararası Bahâeddin Nakșibend Ve Nakșibendîlik Sempozyumu, 2-4 Aralık 2016, İstanbul) adlı tebliğinde 1843’de Çankırı’nın Çerkeş ilçesinin Okçular Mahallesinde doğan Muhammed Hilmi Efendiyi anlatır.

Bir de (ö. 1229 (1814) ölen Halvetiyye-Şâbâniyye tarikatının Çerkeşiyye kolunun kurucusu olan Çerkeşî Mustafa Efendi var. Bunun Mehmed, Mesud ve Osman Vehbi adlarında oğulları da babalarının vefatının ardından irşat yolunu tutup mürit ve halife yetiştirmişlerdi. Belki elimizdeki şiirde sözü geçen Muhammed (Mehmed) Çerkeşî, Çerkeşî Mustafa Efendinin üç oğlundan ilki olan Mehmed’dir (Nihat Azamat, “Çerkeşî Mustafa Efendi”, DİA, 1993, C 8, s. 272 vd.)

Umarım, bu yazıyı okuyanlardan biri, şair Rıza veya Muhammed (Mehmed) Çerkeşî hakkında malumat sahibidir ve yazı, ona bildiğini açıklama vesilesi sunmuş olur.

MÜSEDDES

Failatün failatün failatün failün

1 Bülbül-i bâğ-ı fazîletdir cenâb-ı Çerkeşî
7 Verd-i gülzâr-ı reşâdetdir cenâb-ı Çerkeşî
74 Âşnâ-yı bezm-i vahdetdir cenâb-ı Çerkeşî
Mürşid-i râh-ı hakîkatdir Muhammed Çerkeşî
23 Vâkıf-ı sırr-i tarîkatdir Muhammed Çerkeşî
3 Kıdve-i ehl-i hakîkatdir Muhammed Çerkeşî

Ehl-i dil dîdârına etmekde arz-ı iştiyâk
Etkıyâda vechini görmek içün ba‘de iştikâk]
Siyyemâ eyler münîbânın kulûbı ihtirâk
Bir dakîka bezm-i irfânından etme iftirâk

Hüsn-i ahlâ[k] u kemalâtında yokdur ihtilâf
Fazli-le irfâni-le etmiş husûsan ittisâf
Ser-fürû kıl tehyi’e emrinden etme inhirâf

Bir pula almaz cihânı çarha istiğnâ eder
Bir fakîr ansa Rızâyı vârını ihdâ eder
Yek nazarda bir niçe dil-mürdeyi ihyâ eder

***

Daha kolay anlaşılabilmesi için metin serbestçe şöyle nesre aktarılabilir:

Çerkeşî cenapları fazilet bağının bülbülüdür. Çerkeşî cenapları doğruluk/şeyhlik (reşadet) bahçesinin gülüdür. Çerkeşî cenapları birlik (vahdet) meclisinin tanınanı, dostu, bilicisidir.

Muhammed Çerkeşî hakikat yolunun mürşididir. Muhammed Çerkeşî tarikat sırrının bilicisidir, vâkıfıdır. Muhammed Çerkeşî hakikat ehlinin kendisine uyduğu bir kılavuzdur.

Gönül ehli onun yüzünü görmek diler. [Takva sahipleri doğumdan sonra yüzünü görmek için can atar(?)] Özellikle tövbe edenlerin kalpleri sevgiyle yanar.

Güzel ahlak ve olgunluğunda (kemalâtında) ihtilaf yoktur. Fazlıyla, irfanıyla hususiyle sıfatlanmıştır.

Ona itaat et, hazır ol, emrinden sapma.

Onun gözünde cihanın bir pul kadar değeri yoktur, kainata (bahta) tenezzül eylemez.

Bir fakir Rıza’yı ansa, servetini bağışlar ona. Bir bakışta bir nice gönlü ölmüşü canlandırır.

Fethi GEDİKLİ

Teşekkür: Bu metni okuyup anlamlandırmada İbrahim Enes Onat, Mahmud Esad Kalıpçı, Selahaddin Uygur ve son olarak Ali Emre Özyıldırım’ın çok kıymetli görüşlerine başvurdum, yardımlarını aldım. Hepsine teşekkür ederim.

QOSHE - Muhammed Çerkeşî’ye Rıza’nın Yazdığı Mersiye - Fethi Gedikli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Muhammed Çerkeşî’ye Rıza’nın Yazdığı Mersiye

22 11
19.11.2023

24 Ekimde 2023 günü Suriyeli İyad Bey’in getirdiği evrak arasında bulunan küçük bir kâğıttaki dizeleri okumaya çalıştım. “Muhammes” yani beşleme adını taşıyan bu dizeler, adına rağmen “müseddes” yani altılama biçiminde olduğundan ben de onun adını “Müseddes” koydum. Kâğıdın alt kısmı yırtık olduğundan metnin tamamı bu mudur şeklinde bir soru hatıra gelmektedir. Bu haliyle dört bent halinde tasarlandığını düşündüğüm “müseddes”in yarım kaldığı söylenebilir. Birinci bendin birinci, ikinci, üçüncü, beşinci ve altıncı dizelerinde bazı rakamlar vardır; bunların ne maksatla konulduğunu anlayamadım. Acaba ebced hesabıyla bir şeye mi işaret edilmiştir?

İkinci bentte köşeli ayraç içinde gösterdiğim dize çizilmiştir. Çizilmesine bakmayarak onu da metne aldım. Bu ve birincisi dışındaki bentlerin yarım kalmasından ötürü şiirin tamamlanmadığı veya buraya eksik olarak kaydedildiği yorumu yapılabilir. Son bentte şairinin Rıza adlı veya mahlaslı birisi olduğu anlaşılıyor ancak bunun kim olduğunu tespit etmek kolay olmasa gerek. Bundan bir süre önce yayımladığım bir manzume, yine Rıza adlı birine aitti (Fethi Gedikli, “Rıza’nın bir manzumesi dolayımında dayı ve yeğenin buruk ilişkisi”, Türkay Dergisi, 2023/Mayıs, Yıl: 7, Sayı: 69, s. 24-25). Belki bu şiir de aynı şahsa aittir.

Aruzun “Failatün failatün failatün failün” ölçüsüyle kaleme alınan metin seksen beş, çizili dize de eklenince doksan dört kelimeden oluşmuştur. Bütünüyle tasavvufî sözlerle doludur. Bu kelimelerin birden ziyade anlamı vardır. Dolayısıyla, bu küçük metin zengin çağrışımlara sahiptir. Burada şair, bir tarikat mensubu olan Muhammed (Mehmed) Çerkeşî’yi överken, onun erdem, doğruluk (şeyhlik) bağının, bahçesinin gülü, bülbülü, vahdetin (birliğin) aşinası olduğu, tarikat sırrını bildiği, hakikat yolundakilerin öncüsü olduğunu, sonra gönül ehli olanların onu sevip saydığını ve yüzünü görmek için koştuğunu ustalıkla dile........

© dibace.net


Get it on Google Play