Geçen pazar kitaplığımın rafların birinde bulunan bir tomar perişan evrakı alıp karıştırmaya başladım. Bunlardan biri, eski yazı kitaptan kopmuş bir forma idi. Sonradan Hüseyin Rahmi’nin Hakka Sığındık kitabının son kısmı olduğunu anladığım yerde 239-240. sayfada şu cümleyle karşılaştım:

“Bugün hasbelvazife, iffetsiz, hırsız, serseri bir kızı tevkife mecbur kaldığım zaman bu zavallının bu DURUMDA, açlıktan hâlet-i nez’e gelmiş bir kardeşçiği bulunmak ihtimalini düşüneceğim.”

Hüseyin Rahmi, kitabın sonuna Heybeliada 16 Şubat 1335 (1919) tarihini koymuş! Alıntıladığım cümlede “bu durumda” ifadesinin geçtiğine dikkatinizi çekmek isterim. “Durum” kelimesini biz Cumhuriyet devrinde dolaşıma sokulmuş bir kelime olarak biliriz. Oysa burada Hüseyin Rahmi 1919’da basılan kitabında onu kullanıyor! Eserlerini halk dilinden gelen kelimelerle zenginleştirerek tatlı bir dil kullanan müellif, bu kelimeyi kendi uydurmamış, mutlaka halk dilinden almıştır.

Nitekim 1934 yılında TDK’nın yayımladığı Tarama Dergisinin Osmanlıcadan Türkçeye bölümünde onu iki farklı anlamda, “vaziyet, (…) 7. Durum (T. D.; K.T.); 8. Duruş, turuş (T. D.; K.T.);” (s. 820) diye işaretlenmiş görüyoruz. Yine Tarama Dergisinin Türkçeden Osmanlıcaya İndeks bölümünde “durum, Kıyam [Kalkma man.], saha, vaziyet.” (s. 986) kelimeleri konulmuştur. Hemen ardında “Durumsuz” girdisi ise “gayri müstakir, gayri sabit” ifadeleriyle karşılanmış fakat bunun için bir mehaz gösterilmemiştir.

Durum için verilen T. D. kısaltması Veled Çelebi’nin büyük kâğıtlar üzerine yazılmış 8 ciltlik el yazması halinde kalan Türk Dili adlı sözlüğüne, K.T. kısaltması ise Şemseddin Sami’nin Kâmûs-ı Türkî’sine gönderme yapmaktadır. Kâmûs-ı Türkî’de aramalarımıza rağmen, “durum” kelimesini bulamadık. Ama Tarama Dergisinin yollama yapmadığı İngilizce-Osmanlıca sözlükte (Sir James W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, Constantinople 1890, s. 1255) tı ile “ṭurum a. T. durum. s. A form, set attitude, posture. (Bir biçim, belirli bir tavır, duruş) diye izah edilmiştir.

1935’de T.D.A.K’nın (TDK) yayımladığı Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu’nun (İstanbul, Devlet Basımevi) 102. sayfasında “Durum = Vaziyet, hal, ahval”, Durumlar = 1. Evza; 2. Zurufü ahval” denilmiştir. Yine Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu’nun (1935 İstanbul Devlet Basımevi) 80. sayfasında “evza = haller, durumlar”, 103. sayfasında “hal = hal, durum”, 358. sayfasında “vaziyet = durum = position, situation” ile karşılanmıştır.

Ne zaman yayımlandığı belirtilmeyen, ancak aşağı yukarı 1930ların ortalarında çıkan “Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu ÜLKÜ”de “durum” kelimesi 12 kez geçmektedir. O, iki yerde madde başı yapılan ahval ve vaziyet karşılığı, öbür yerlerde örnekler içinde geçmiştir: Ahval (vaziyet anlamına) = Durum Örnek: Ahvali şahsiye = Soysallık durumu = Etat civil – Ahvali sıhhiye = Sağlık durumu = Etat de santé (s. 6). Vaziyet = Durum = (Fr.) Position, situation (s.160)

1952’de TDK’dan çıkan bir kitapta: “Uydurma olan veya yaratılan durum, bölge, emekli, açı, alyuvar, kozalaklılar gibi kelime ve terimler dilden topla tüfekle dahi çıkarılıp yerlerine vaziyet, mütekaid, zaviye, küreyve-i hamra, sanaberiye getirilemez.” (Dil dâvası, 1952, 45). Oysa bu cümlede geçen “uydurma olan veya yaratılan” ifadesi yanlıştır. Denebilir ki TDK bile ne yaptığını bilememiştir. Öbürleri bir yana “Durum” ve “bölge” uydurma, yeniden yaratılmış değil, eski metinlerde az çok kullanılan kelimelerdir. Dil devriminde önemli bir pay sahibi olan Falih Rıfkı Atay, daha sonra TDK tarafından “Dil Devrimi Üzerine” adlı kitaba da alınan 1963’te “Dil” başlıklı gazete yazısında (Dünya Gazetesi, 27.I.1963) “Dil ve lügat komisyonlarında, ki ilk kılavuz yapıldığı zaman bu komisyonun başkanı idim, ikiye ayrıldık. Aramızda Osmanlıcayı tutan yoktu. Tartışma Türkçeleştirmecilerle özleştirmeciler arasında idi. (…) O komisyonda ben sağduyu ve durum gibi bir çok yeni karşılıkların bulunmasına yardım etmiştim. “Vaziyet” sözünün Türkçeye yerleştiği inancında olduğumuzdan lügatte bu kelimeye iki karşılık koymuştuk: “Position” manasına “vaziyet” kalacaktı. “Situation” karşılığı “durum” kullanacaktık. Siz şu işe bakın: Önceleri alay sözü olarak yazılan ve söylenen durum, Türkçeden hiç bir zaman çıkmayacağını sandığımız “vaziyetî bütün manaları ile dilden kovdu. Hiç tutmayacağını sandığımız “genel” aldı yürüdü.” (s. 213-214) diye yazmıştır. (Buradaki alıntı TDK’nın 1967’de yayımladığı “Dil Devrimi Üzerine”, (s. 213-214) kitabındandır.

Faruk Kadri Timurtaş, Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü’nde (İstanbul 1979) “durum”a uydurma kelimeler arasında yer verir.

Turan Karataş da “durum” kelimesini Falih Rıfkı’nın bulduğunu yazarsa da bu Hüseyin Rahmiden verdiğimiz örnek dikkate alındığında yanlıştır. (bkz. Turan Karataş, Falih Rıfkı Atay’ın Dili ve Üslubu Üzerine Bir İnceleme, Türk Dili, S. 651, Mart 2006, s. 228-242)

İlgi çekicidir ki Kadir Mısıroğlu “Boykot Kelimeler”de (https://kadirmisiroglu.com/boykot-kelimeler.html, 31.12.2023 e. t.) “durum”u isabetli olarak düzgün bir kelime olarak kabul ediyor: POZİSYON : DURUM; KONUM : MEVKİ, VAZİYET, DURUM. Başka deyişle, pozisyon ve konum karşılığı durumu tercih ediyor.

Lehcediz-de yaptığım taramada ise Servet Ertekinoğlu, Ahlat Ağzı Söz Varlığı, Naci Önal, Muğla Masalları, Özlem Keskinsu, Eskişehir Masalları’nda 14 kez tespit edilmiştir. Ancak durum kelimesinin, bu eserlerde görülmesi, yeniden dolaşıma girdiği Cumhuriyet döneminin bir sonucu olmalıdır.

Dilimizde çok sevilen ve tutulup yayılan “Durum” kelimesi, 8 Ekim 1964’te Mithat Perin tarafından İstanbul’da kurulan ve Ocak 1974’e kadar 431 sayı çıkan haftalık bir derginin adı da olmuştur. (Mehmet Suiçmez, Dergi haberciliği ve Nokta Dergisi, Selçuk Ü SBE Gazetecilik Anabilim Dalı, Konya 2009, s. 33-34)

Bu yazıyı “durum” kelimesinin Cumhuriyetle birlikte doğmadığını fakat onunla birlikte yaygınlaş(tırıl)dığını, onu Falih Rıfkı’nın bulmadığını, aksine, onun ilk kez Hüseyin Rahmi tarafından edebi bir metinde kullanıldığını, bunun hiç kimse tarafından bugüne dek fark edilmediğini, daha önce Redhouse’un sözlüğüne girdiğini bildirmek için yazdım.

Seksenli doksanlı yıllarda yaygın olan televizyon açık oturumlarından atıfla şaka yollu söylenen bir deyim vardı; burada onu hatırlamanın vaktidir:

Varsa bir durum yapalım açık oturum!

Fethi GEDİKLİ

QOSHE - “Varsa Bir Durum Yapalım Açıkoturum: “Durum” Kelimesinin Serencamı - Fethi Gedikli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Varsa Bir Durum Yapalım Açıkoturum: “Durum” Kelimesinin Serencamı

10 0
01.01.2024

Geçen pazar kitaplığımın rafların birinde bulunan bir tomar perişan evrakı alıp karıştırmaya başladım. Bunlardan biri, eski yazı kitaptan kopmuş bir forma idi. Sonradan Hüseyin Rahmi’nin Hakka Sığındık kitabının son kısmı olduğunu anladığım yerde 239-240. sayfada şu cümleyle karşılaştım:

“Bugün hasbelvazife, iffetsiz, hırsız, serseri bir kızı tevkife mecbur kaldığım zaman bu zavallının bu DURUMDA, açlıktan hâlet-i nez’e gelmiş bir kardeşçiği bulunmak ihtimalini düşüneceğim.”

Hüseyin Rahmi, kitabın sonuna Heybeliada 16 Şubat 1335 (1919) tarihini koymuş! Alıntıladığım cümlede “bu durumda” ifadesinin geçtiğine dikkatinizi çekmek isterim. “Durum” kelimesini biz Cumhuriyet devrinde dolaşıma sokulmuş bir kelime olarak biliriz. Oysa burada Hüseyin Rahmi 1919’da basılan kitabında onu kullanıyor! Eserlerini halk dilinden gelen kelimelerle zenginleştirerek tatlı bir dil kullanan müellif, bu kelimeyi kendi uydurmamış, mutlaka halk dilinden almıştır.

Nitekim 1934 yılında TDK’nın yayımladığı Tarama Dergisinin Osmanlıcadan Türkçeye bölümünde onu iki farklı anlamda, “vaziyet, (…) 7. Durum (T. D.; K.T.); 8. Duruş, turuş (T. D.; K.T.);” (s. 820) diye işaretlenmiş görüyoruz. Yine Tarama Dergisinin Türkçeden Osmanlıcaya İndeks bölümünde “durum, Kıyam [Kalkma man.], saha, vaziyet.” (s. 986) kelimeleri konulmuştur. Hemen ardında “Durumsuz” girdisi ise “gayri müstakir, gayri sabit” ifadeleriyle karşılanmış fakat bunun için bir mehaz gösterilmemiştir.

Durum için verilen T. D. kısaltması Veled Çelebi’nin büyük kâğıtlar üzerine yazılmış 8 ciltlik el yazması halinde kalan Türk Dili adlı sözlüğüne, K.T. kısaltması ise Şemseddin Sami’nin Kâmûs-ı Türkî’sine gönderme yapmaktadır. Kâmûs-ı Türkî’de aramalarımıza rağmen, “durum” kelimesini bulamadık. Ama Tarama Dergisinin yollama yapmadığı İngilizce-Osmanlıca sözlükte (Sir James W. Redhouse, A Turkish and English Lexicon, Constantinople 1890, s. 1255) tı ile “ṭurum a. T. durum. s. A form, set attitude, posture. (Bir biçim, belirli bir tavır, duruş) diye izah edilmiştir.

1935’de T.D.A.K’nın (TDK) yayımladığı Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu’nun (İstanbul, Devlet........

© dibace.net


Get it on Google Play