YEDİSİNDEN YETMİŞİNE İNSAN…
İnsanın tabiatı, tıpkı suyun eğimi bulup akması gibi, fıtratının yönünü izler. Su, hangi kabın içine girerse girsin özünü değiştirmez; insan da öyledir. Eğitim, terbiye, statü ve tecrübe insanı olgunlaştırabilir ama fıtratın özünü tamamen dönüştüremez. “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur” sözü, işte bu gerçeğin halk dilindeki özlü ifadesidir.
Kur’ân, bu gerçeği “Her biri kendi mizacına göre hareket eder” (İsrâ, 17/84) âyetiyle açıklar. Yani her insan, kendine verilen fıtrat doğrultusunda davranır. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar; sonra anne-babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecûsî yapar” (Buhârî) buyurarak karakterin temel taşının doğuştan geldiğini belirtmiştir. Fıtrat; iyilik, güzellik, adalet ve merhamet potansiyelidir. Bu potansiyel, doğru yönlendirilirse kemale erer, yanlış ellere düşerse bozulur.
İnsan karakteri bir ağacın kökü gibidir. Kök sağlam değilse, rüzgârlar onu sağa sola savurur ama kökü derindeyse fırtınalar bile onu deviremez. Bir insan çocukken menfaatine düşkün, yalakalığa eğilimliyse; yaşlılıkta da benzer eğilimlerle sınanır. Çünkü menfaatperestlik bir huy, bir alışkanlık........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta