Ortadoğu rengârenk camlarla dolu bir kaleydoskopa benzer. Bu kaleydoskopu, emperyalizmin “böl yönet” ilkesine uygun biçimde çizdiği sınırlar yarattı. Sonra da petrol, İsrail bu kaleydoskopu daha da karmaşıklaştırdı. Artık, en ufak müdahalede bütün cam parçaları yerlerinden oynuyor, resim değişebiliyordu. Diğer bir deyişle bölge emperyalist güçler açısından kolay manipüle edilen parçalardan oluşuyordu.

ABD hegemonyası altında düzenlenmiş emperyalist sistem istikrarını kaybetmeye başladığından, ABD’nin hegemonya restorasyonu çabaları hızlandığından bu yana, bu kaleydoskop daha sık dönüyor. Afganistan ve Irak işgalleri İran’ın manevra alanını genişletti. Arap isyanları, Libya sonra Suriye iç savaşları, IŞİD gibi canavarların doğmasını, bölgedeki karmaşıklığın daha da artmasını kolaylaştırdı. Buna karşılık ABD hegemonyası gerilemeye devam etti.

Tarihte hep böyle durumlarda rastlandığı gibi hegemonyacı devletin yönetici sınıfının dünyayı anlama kapasitesi giderek zayıfladı. Bunun en son örneği, Hamas’ın “Aksa Tufanı operasyonundan” önceki günlerde ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın “Ortadoğu uzun zamandır hiç bu kadar sakin olmamıştı” sözleridir. Blinken İsrail ile Arap petro-monarşileri arasındaki yakınlaşmaya bakarken İsrail’de yönetimin, Gazze’yi boşaltarak ilhak etmeyi hayal eden bir faşist kliğin eline geçmekte olduğunu, Filistin halkının sabrının tükendiğini “göremiyordu”. ABD yönetimi, İsrail’in, “Aksa Tufanı”na cevap olarak başlattığı Gazze saldırısının hızla bir soykırıma dönüşmesinin, bu soykırımı destekler konuma düşmenin yaratacağı sonuçları da kestiremedi.

Bu sonuçlar gelmeye başladığında kaleydoskopun içinde artık yeni eğilimler şekilleniyordu.

1) İsrail faşist yönetiminin, soykırım pratiği, ABD ve Avrupa’nın bir süre buna tepkisiz kalması dünyada büyük bir öfke dalgası yarattı.

2) Bu öfke karşısında, ABD’nin İsrail’i dizginleme çabaları sonuçsuz kaldıkça Ortadoğu’da, dünyada “hegemonyası geriliyor” algısı daha da güçlendi.

3) Yeni “hegemonya adayı” olarak yükselmeye başlayan Çin, ABD’nin aksine İsrail’in Gazze soykırımına karşı sert, tutarlı bir tavır aldı. “Küresel Güney” içinde yükselen İsrail ve ABD/Batı karşıtı tepki, Çin’in “yumuşak gücünü” beslemeye başladı.

4) İsrail’deki faşist yönetimin, ülke içinden yükselmekte olan muhalefete karşın, savaşı genişleterek ayakta kalma çabaları, İran’ın, Lübnan, Irak, Suriye, Yemen’deki müttefikleri aracılığıyla vermeye başladığı tepkilerle birleşince savaşın genişleme ve yayılma eğilimi güçleniyor.

5) Bu eğilime bağlı olarak Basra Körfezi ve Kızıl Deniz’de gemi taşımacılığı Husi saldırıları altında aksıyor. Böylece, dünyada taşımacılık maliyetleri artıyor. Mısır’ın Süveyş Kanalı gelirleri düşüyor, ekonomisinin, siyasi düzeninin kırılganlığı artıyor.

6) Irak, Suriye, Kızıldeniz-Basra Körfezi üzerindeki vekâlet savaşları ABD’yi doğrudan içine çekmeye başlıyor, Çin’e karşı gücünü Asya’ya kaydırma sürecini aksatıyor.

7) İsrail, Hamas liderliğini hangi ülkede olurlarsa olsunlar öldürmek üzere suikastlara başlıyor.

8) Emperyalizmin yararlı salağı olarak, IŞİD bu karışıklıktan yararlanarak toparlanma hevesiyle, İran’da düzenlediği bir bombalı saldırıyla yeniden hareketleniyor.

Bu yeni eğilimlerin AKP Türkiye’sini etkileme olasılığı hızla artıyor. Türkiye’de Hamas liderleri ve kimi operatörleri yaşıyor. Bunlar rejim tarafından korunuyorlar. İkincisi, ülkede Mossad ajanları fink atıyor. Üçüncüsü rejim seçimlere giderken taraftarını, siyasal İslamın radikal kanadını hareketlendirerek, toplumu din üzerinden kutuplaşmaya zorlayarak kemikleştirmeye çalışıyor. Böylece hilafet taleplerinin yükseltilmesine, kitleselleşmesine, tebliğci militanların halkı sindirme çabalarının artmasına göz yumuyor hatta belki de doğrudan destekliyor. Bu gelişmeler siyasal İslam içindeki Selefi ve IŞİD gibi akımlara, yeni hareket alanları yaratıyor, bir imamın bıçaklanması olayına yansıdığı gibi cüretlerini artırıyor. Böylece yabancı ülkelerin operatörleri açısından elverişli bir ortam oluşuyor.

Kaleydoskopun dönüş hızının yarattığı girdaba, AKP rejiminin kapılma olasılığı her gün biraz daha artıyor.

QOSHE - Kaleydoskop ve AKP Türkiye’si - Ergin Yıldızoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kaleydoskop ve AKP Türkiye’si

52 27
11.01.2024

Ortadoğu rengârenk camlarla dolu bir kaleydoskopa benzer. Bu kaleydoskopu, emperyalizmin “böl yönet” ilkesine uygun biçimde çizdiği sınırlar yarattı. Sonra da petrol, İsrail bu kaleydoskopu daha da karmaşıklaştırdı. Artık, en ufak müdahalede bütün cam parçaları yerlerinden oynuyor, resim değişebiliyordu. Diğer bir deyişle bölge emperyalist güçler açısından kolay manipüle edilen parçalardan oluşuyordu.

ABD hegemonyası altında düzenlenmiş emperyalist sistem istikrarını kaybetmeye başladığından, ABD’nin hegemonya restorasyonu çabaları hızlandığından bu yana, bu kaleydoskop daha sık dönüyor. Afganistan ve Irak işgalleri İran’ın manevra alanını genişletti. Arap isyanları, Libya sonra Suriye iç savaşları, IŞİD gibi canavarların doğmasını, bölgedeki karmaşıklığın daha da artmasını kolaylaştırdı. Buna karşılık ABD hegemonyası gerilemeye devam etti.

Tarihte hep böyle durumlarda rastlandığı gibi hegemonyacı devletin yönetici sınıfının dünyayı anlama kapasitesi giderek zayıfladı. Bunun en son örneği, Hamas’ın “Aksa Tufanı operasyonundan” önceki günlerde ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın “Ortadoğu uzun zamandır hiç bu kadar sakin olmamıştı” sözleridir. Blinken İsrail ile Arap petro-monarşileri arasındaki yakınlaşmaya bakarken İsrail’de yönetimin, Gazze’yi boşaltarak ilhak etmeyi hayal eden bir faşist kliğin eline geçmekte olduğunu, Filistin halkının sabrının tükendiğini........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play