Dünyanın ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkesi ABD’de başkanlık seçimlerine yaklaşık bir yıl kaldı. Halen yönetimde Demokrat Parti olmasına karşın faşizm tehlikesi giderek artıyor.

Bu tehlikenin kökeninde, her şeyden önce iki etken var. Birincisi Demokrat Parti’den Devlet Başkanı Biden’ın popülaritesi çok düştü; yeniden aday olma niyeti, ileri yaşından, sağlık durumunun kırılganlığından dolayı seçmende bir isteksizlik yaratıyor. Demokrat Parti’nin ufukta bir başka başkan adayı olasılığı da yok. Dahası eğer ünlü siyah filozof, sol eğilimli Prof. Dr. Cornel West (Harvard/Yale) bağımsız aday olma düşüncesinden vazgeçmezse, Biden’dan hoşnut olmayan sol oyların bir kısmını çekerek marjinal düzeyde bile olsa Biden’ın kazanma şansını olumsuz yönde etkileyebilir. İkincisi ve esas korkutucu olan Trump’ın adaylık olasılığının ve kazanma şansının, hakkında “isyana teşvik”, “mali yolsuzluk” konularında halen sürmekte olan davalara karşın, artmaya devam ediyor olmasıdır.

Trump’ın 2024’te yeniden Beyaz Saray’a girme olasılığı çok korkutucu. Çünkü ABC News Washington temsilcisi Jonathan Karl’ın bu hafta piyasaya çıkacak kitabında (Tired of Winning) vurguladığı gibi (MSNBC, 14/11) bu kez karşımızda, 2016’dakinden farklı bir Trump var.

Bu, daha farklı ve tehlikeli bir Trump! Birincisi, 2016’da Beyaz Saray’a çıkarken etrafında, saçmalıkları, aşırılıkları dizginleme olasılığına sahip deneyimli siyasetçiler, bürokratlar, askerler vardı. Bu kez Trump’ın etrafında, en az onun kadar kararlı, aşırı sağcı fanatik ama aynı zamanda deneyimli kadrolar var. İkincisi, “6 Ocak kalkışmasına” ilişkin davada ortaya çıkan ifadelerinde sergilediği gibi, Trump seçimleri kaybettiğini bilmesine karşın hiçe saymış, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaya çalışmış. Trump 2024 seçimlerine bu deneyimle ve kaybetme olasılığına karşı hazırlanarak gidiyor. “Tiranlık Üzerine” başlıklı çalışması çok ilgi çeken Prof. Dr. Snyder, “Trump seçimleri kazanmanın ötesinde, iktidara gelmenin (bir ‘egemen’ olmanın-EY) hesabını yapıyor” diyor. Üçüncüsü, bu hazırlık, ilk başkanlık döneminde kaprislerini sınırlayan güvenlik ve yargı bürokrasisini değiştirerek devleti tamamen ele geçirme planını da içeriyor. Bu kez Trump’ın ideolojik siyasi hazırlığını Heritage Foundation adlı aşırı sağcı düşünce kuruluşunun şekillendirdiği, Trump’ın iktidara gelmesi durumunda devleti ele geçirmesine yardımcı olacak 4 bin kişilik ideolojik, siyasi anlamda partizan kadroyu daha şimdiden, Cumhuriyetçi Parti’nin en sağ kesimleri içinden, sınavlar, mülakatlar yoluyla toplamaya başladığı aktarılıyor. Bir anlamda Trump, daha şimdiden parti içinde parti, devlet içinde devlet, adeta bir Gestapo oluşturmaya başlamış. Dördüncüsü, Trump salt iktidara gelmek istemiyor aynı zamanda, Snyder’e göre bir “olağanüstü hal” ile yönetmeyi, hatta intikam almayı planlıyor.

Seçim kampanyasını başlattığından bu yana Trump’ın dili giderek daha da radikalleşti.

Geçen hafta Gaziler Günü’nde (Veterans Day) yaptığı konuşmada Trump, “Ülkemizin içinde haşarat (‘vermin’) gibi yaşayan, seçimlerde yalan söyleyen, çalan ve hile yapan komünistleri, Marksistleri, faşistleri ve radikal sol çeteleri kökünden kazıyacağımıza söz veriyoruz. (...) Bunlar Amerika’yı ve Amerikan rüyasını yıkmak için ister yasal ister yasadışı olsun, ellerinden gelen her şeyi yapacaklar” ifadeleriyle Nazi Almanya’sında başta Yahudiler olmak üzere siyahlar, Roma, Komünistler, LGBTQ gibi “istenmeyenler” ve “yok edilecekler” (ausgelöscht werden) için kullanılan “haşerat” (vermin/ungeziefer) sözcüğünü kullanıyordu. Trump, konuşmasında bunları yıkıcı unsur olarak niteledikten sonra, bu “iç düşmanların dış düşmanlardan daha tehlikeli olduğunu” savundu.

Prof. Dr. Snyder, “Tehlike bu kadar büyük, düşman bu kadar aşağılıksa, Trump’ın seçilir seçilmez harekete geçmesi, hesap sorması, bir anlamda ‘olağanüstü hal’ ilan etmesi gerekecek” diyor. Trump milyonlarca göçmeni sınır dışı edeceğini, milyonlarcasını kamplara kapatacağını söylüyor. Kamplar, “istisnai mekânlardır”. Buraya göçmenlerin kapatılmasıyla başlayan süreç, bir adım sonra, muhalefeti de kapatmaya başlayarak devam edebilir.

QOSHE - ABD’de faşizm tehlikesi artıyor - Ergin Yıldızoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD’de faşizm tehlikesi artıyor

44 14
16.11.2023

Dünyanın ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkesi ABD’de başkanlık seçimlerine yaklaşık bir yıl kaldı. Halen yönetimde Demokrat Parti olmasına karşın faşizm tehlikesi giderek artıyor.

Bu tehlikenin kökeninde, her şeyden önce iki etken var. Birincisi Demokrat Parti’den Devlet Başkanı Biden’ın popülaritesi çok düştü; yeniden aday olma niyeti, ileri yaşından, sağlık durumunun kırılganlığından dolayı seçmende bir isteksizlik yaratıyor. Demokrat Parti’nin ufukta bir başka başkan adayı olasılığı da yok. Dahası eğer ünlü siyah filozof, sol eğilimli Prof. Dr. Cornel West (Harvard/Yale) bağımsız aday olma düşüncesinden vazgeçmezse, Biden’dan hoşnut olmayan sol oyların bir kısmını çekerek marjinal düzeyde bile olsa Biden’ın kazanma şansını olumsuz yönde etkileyebilir. İkincisi ve esas korkutucu olan Trump’ın adaylık olasılığının ve kazanma şansının, hakkında “isyana teşvik”, “mali yolsuzluk” konularında halen sürmekte olan davalara karşın, artmaya devam ediyor olmasıdır.

Trump’ın 2024’te yeniden Beyaz Saray’a girme olasılığı çok korkutucu. Çünkü ABC News Washington temsilcisi Jonathan Karl’ın bu hafta piyasaya çıkacak kitabında (Tired of Winning) vurguladığı gibi (MSNBC, 14/11) bu kez karşımızda, 2016’dakinden farklı bir Trump var.

Bu, daha farklı ve tehlikeli bir Trump! Birincisi, 2016’da Beyaz Saray’a çıkarken etrafında, saçmalıkları, aşırılıkları dizginleme........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play