Önceki yazılarımda aşırı sağın (faşizmin) Avrupa’da güçlenmekte olduğunu vurguladım. Avrupa’da tarihsel olarak sömürgeciliğin, modern emperyalizmin merkez ülkeleri, Almanya, Fransa ve İngiltere’deki kimi güncel olaylara bakmak süreci/tehlikeyi daha iyi kavramaya yardımcı olabilir.

Dissent dergisinde, Hans Kundani (15/03) Hamas’ın 7 Ekim saldırısına, İsrail Gazze’de soykırım ve yıkım ile tepki vermesi üzerine başlayan tartışmalarda Almanya’da oluşan iklimi analiz eden yazısında, Almanya’nın büyük uluslararası medya grubu Axel Sprinef SE’nin CEO’su Mathias Döpfner’in bir toplantıda konuşmasını “Zionism Über Alles” diyerek bitirdiğini aktarıyor. “Deutschland über Alles” ünlü bir Nazi dönemi şarkısıdır. Kundani, “Anlaşılan, Alman müesses nizamı, Holokost’un kendisine insanlığa karşı bir sorumluluk yüklediğine ilişkin inancını, ‘Sadece İsrail’e karşı bir sorumluluk yüklemiştir’ ile değiştirmiştir” diyordu.

Anlaşılan Almanya tarihindeki soykırım lekesini İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyerek yıkamaya çalışırken bir başka soykırımı destekliyor; hatta İsrail’in Filistin halkını hedef alan politikalarını karşı çıkanları, kimi solcu Yahudi entelektüelleri bile antisemitizmle suçlayarak susturmaya çalışıyor. Bu sırada faşist AfD, İsrail’i destekleyen gösterilere katılarak “Korkmayın biz sizi koruruz” diyormuş.

Kamuoyu yoklamaları AfD’nin ülkede yüzde 20 ile ikinci parti, doğu eyaletlerinde yüzde 30+ ile birinci parti konumuna yerleştiğini gösteriyor. AfD’nin “en” radikal kanadının çok güçlü olduğu Thuringia eyaletinde, göçmenler, Gazze için protestolar düzenleyenler, ilerici avukat büroları sık sık saldırıya uğruyormuş. Ajans Press, AfD’nin Thuringia liderinin Almanya’nın tarihini 180 derece dönüşle yeniden yazmak istediğini, Thuringia’da okullarda kimi eğitmenlerin Nazi dönemini anlatmaktan korkmaya başladıklarını, bu sırada Yahudi soykırımı anıtlarına, bölgedeki Buchenwald toplama kampının duvarlarında Nazi sloganlarına, gamalı haçlara giderek daha sık rastlanıyormuş.

Başkan Macron’un, Paris Olimpiyatlarının açılışını ünlü şarkıcı Aya Nakamura’ya yaptırma niyeti Fransız sağında adeta bir histeri krizi yarattı. Nakamura dünyada en çok dinlenen Fransız sanatçısı, 2023’te ülkenin en çok satan 20 albümü arasında yer alan tek kadın. 2018’de çıkardığı Djadja YouTube’da neredeyse 1 milyar dinlemeye ulaşmış, 2021’de ikinci albümü Spotify’da 1 milyar dinlemeyi aşmış. Geçen yıl Paris’teki efsanevi Bercy Arena’da iki konser vereceğini duyurduğunda, biletler 15 dakika içinde tükenmiş. Ama Fransız müzik endüstrisi Nakmura’ya bugüne kadar tek bir ödül vermedi.

Sorun Nakamura’nın Afrikalı-Fransız siyah bir kadın olmasından, şarkılarında yeni sözcükler üretiyor, bunların da gençlerin benimsiyor olmasından kaynaklanıyor. Faşistler, “Olmaz. Olamaaaz” diye krizler geçirirken halkın yüzde 73’ü “Nakamura Fransız müziğini temsil etmiyor” derken, yüzde 63’ü Paris olimpiyatlarını açmasına karşıymış.

İngiltere’de de Muhafazakâr Parti hükümeti histeri krizleri geçiriyor. Müesses nizam Gazze soykırımında İsrail’in yanında yer alırken halk, Filistin halkına destek verdi; tüm büyük kentlerde Siyonizme karşı dev gösteriler gerçekleşiyor. Muhafazakâr Parti’den kimi bakanlar önce bu gösterileri “nefret yürüyüşleri” nitelemesiyle karalamak istediler. Tutmayınca, “devletin ‘aşırı akımlar’ tanıma girenlerle diyalog kurmasını yasaklayan” bir yasa gündeme geldi. Aşırı akımlar tanımı, antisemitizm, İslamafobi ile başlıyor “Birleşik Krallık’ın liberal parlamenter demokrasi, demokratik haklar sistemini zayıflatmak, devirmek veya değiştirmek” noktasına geliyor, böylece kapitalizme, küresel ısınmaya karşı olanları da kapsamına almaya başlıyordu.

Bu yasa tartışılırken Muhafazakâr Parti’ye 10 milyon sterlin bağış yapmış bir işadamının İşçi partisinden emektar vekil Diana Abbot için “Bu kadını vurmak gerekir. Her gördüğümde tüm siyah kadınlardan nefret edesim geliyor” dediği ortaya çıktı. Ancak “aşırı akımlar” yasasını hazırlayan Michael Gove’u, bu ırkçı hatta şiddet unsuru taşıyan ifadenin sahibini “aşırı uç kategorisine sokmaya” ikna etmek mümkün olmadı. Başbakan da 10 milyon sterlini iade etmeye niyetli değil.

QOSHE - ‘Süreç olarak faşizm’den son görüntüler - Ergin Yıldızoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Süreç olarak faşizm’den son görüntüler

37 20
21.03.2024

Önceki yazılarımda aşırı sağın (faşizmin) Avrupa’da güçlenmekte olduğunu vurguladım. Avrupa’da tarihsel olarak sömürgeciliğin, modern emperyalizmin merkez ülkeleri, Almanya, Fransa ve İngiltere’deki kimi güncel olaylara bakmak süreci/tehlikeyi daha iyi kavramaya yardımcı olabilir.

Dissent dergisinde, Hans Kundani (15/03) Hamas’ın 7 Ekim saldırısına, İsrail Gazze’de soykırım ve yıkım ile tepki vermesi üzerine başlayan tartışmalarda Almanya’da oluşan iklimi analiz eden yazısında, Almanya’nın büyük uluslararası medya grubu Axel Sprinef SE’nin CEO’su Mathias Döpfner’in bir toplantıda konuşmasını “Zionism Über Alles” diyerek bitirdiğini aktarıyor. “Deutschland über Alles” ünlü bir Nazi dönemi şarkısıdır. Kundani, “Anlaşılan, Alman müesses nizamı, Holokost’un kendisine insanlığa karşı bir sorumluluk yüklediğine ilişkin inancını, ‘Sadece İsrail’e karşı bir sorumluluk yüklemiştir’ ile değiştirmiştir” diyordu.

Anlaşılan Almanya tarihindeki soykırım lekesini İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyerek yıkamaya çalışırken bir başka soykırımı destekliyor; hatta İsrail’in Filistin halkını hedef alan politikalarını karşı çıkanları, kimi solcu Yahudi entelektüelleri bile antisemitizmle suçlayarak susturmaya çalışıyor. Bu sırada faşist AfD, İsrail’i destekleyen gösterilere katılarak “Korkmayın biz sizi koruruz” diyormuş.

Kamuoyu yoklamaları AfD’nin ülkede yüzde 20........

© Cumhuriyet


Get it on Google Play