Geçmişteki isabetli değerlendirmeleri kadar bilinirlik ve saygınlıkları ile öne çıkan seçili kaynaklar(*) tarandığında, büyük ölçüde ortak başlıklarda buluşulduğu görülüyor. Eko-Politik ve Jeo-Politik bakış açılarının hakimiyetinde işaret edilen bu konuları, satırbaşları ile sıralamak doğru olacaktır:

Küresel ekonomi bakımından “Belirsizlik” teması daha koyu partisyonlarıyla gündemde kalmaya; “Büyüme Dostu Olmayan İklim” ağırlaşmaya; “Enflasyon/Kalıcı Hayat Pahalılığı” ana endişe uyandırıcı ekonomi aktörü olmaya devam edecek;

“Ekonomik Fırsat Eşitsizliği” kulvarındaki derinleşme, diğer dinamiklerle birlikte “Zorunlu Göç” meselesini daha ağır ve istenmeyen gelişmeleri tetikleyecek bir düzeye taşıyacak;
Tek Kutuplu ABD Hakimiyeti sendromunun zayıflaması paralelinde, “Çok Kutuplu Düzensizlik” ve/veya “İkinci Soğuk Savaş” kavramları ve farklı gelişme ile açılımlar gündeme gelecek, “Sıcak Çatışma/Savaş” ihtimali bertaraf edilemeyecek;

Jeo-Politik gidişatta, “ABD Başkanlık Seçimi” kritik rol oynayacak ve yetmiş adetten fazla planlanmış seçim ile adeta “Seçimler Yılı” olarak adlandırılan bu dönemde en ağırlıklı etki oluşturma gücüne sahip olacak;

Öngörülen akış çerçevesinde “Avrupa İnisiyatifi” ve duruşu oyun değiştirici rol oynayabilecek;

“Yapay Zeka-AI Gelişmeleri” her yön ve etkileri ile ön plana çıkacak, özellikle yapay zeka kaynaklı “Yanlış Bilgi ve Dezenformasyon” ile derinleşmesi öngörülen “Toplumsal Kutuplaşmalar” birlikte etkileşime geçtiğinde sıkıntılar artacak;

Sıcaklık artışları, yoğun yağışlar, uzun süreli kuraklık ve şiddetli fırtınalar gibi “Aşırı Hava Olayları” en yüksek düzeyde beklenen risk kategorisinin ilk sıralarını terk etmeyecek;

“İklim Değişikliği” ve “Çevre Kirliliği” ile “Biyo-Çeşitlilikte Erozyon” handikapları, bertaraf edilemeyen etki çemberlerini/zarar hanelerini genişletmeyi sürdürecek;

“Yeşil Enerji Dönüşümü” ve tetiklediği “Enerjinin Yeni Jeo-Politiği” dinamikleri, etik ve hakkaniyet perspektifleri de devreye alınarak, değişimde ana itici/değiştirici güçler sıfatını koruyacaktır.

Yukarıda ortaya konulan bu tehdit ve trendler bütünü bakımından acil/öncelikli sorunlara karşı birlik ve dayanışma temelinde vaziyet etme gereği ortadadır. Birliktelikten doğan güç (Sinerji) esaslı anlayış ve uygulamalara duyulan ihtiyaç, her zamankinden fazladır. İşte bu yüzden,2024 yılında, büyük tehdit ve problemlere karşı ben-merkezcil ve hatta içe kapanıcı eğilim ile yönlendirmelere karşı uyanık olunmalı; bu gibi zihniyetlere prim verilmemelidir. Küresel liderler, kısa erimli krizler ile uğraşmanın yanı sıra, daha kapsayıcı; dayanıklı ve sürdürülebilir bir gelecek için birlikte çaba sarf etmekten geri durmamalıdır.

2024 için ortaya konulan her tehdit ve risk faktörü, çoğu kez bilinen; geçmişten gelen bir nitelik taşımakta ve “Bilinen Risklerin Yoğunlaşması ve Yenilerinin Ortaya Çıkması” tablosunu ortaya çıkarmaktadır.

Öte taraftan, her risk’in, aynı zamanda bir fırsat; her problem’ in, hemen daima, çözüm üreterek ödülünü alma penceresi açtığı da unutulmamalıdır. Bu sene de, paniklemeden ve kurban olma duygusunun yalancı konforuna kendisini kaptırmadan ev ödevini yapanlar; Pro-Aktif Duruşu savunanlar daha yüksek Rekabetçi Güç sahibi olacaktır. Bu stratejik anlayışı içselleştirmiş ve başta enflasyon olmak üzere yumuşak karın oluşturan handikapları bertaraf etmiş bir Türkiye, 2024 ile ilgili en büyük ortak dileğimizdir.

(*) “İlk On Risk Sıralaması” ile hareket eden ve makaleye esas alınan seçme çalışmalar:

“The World Ahead 2024” , The Economist.
“Global Risks Report 2024” , World Economic Forum.
“Top Risks 2024” , Eurasia Group.

QOSHE - Küresel risk ve tehditler-2024 - Prof. Dr. Murat Ferman
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Küresel risk ve tehditler-2024

12 0
14.01.2024

Geçmişteki isabetli değerlendirmeleri kadar bilinirlik ve saygınlıkları ile öne çıkan seçili kaynaklar(*) tarandığında, büyük ölçüde ortak başlıklarda buluşulduğu görülüyor. Eko-Politik ve Jeo-Politik bakış açılarının hakimiyetinde işaret edilen bu konuları, satırbaşları ile sıralamak doğru olacaktır:

Küresel ekonomi bakımından “Belirsizlik” teması daha koyu partisyonlarıyla gündemde kalmaya; “Büyüme Dostu Olmayan İklim” ağırlaşmaya; “Enflasyon/Kalıcı Hayat Pahalılığı” ana endişe uyandırıcı ekonomi aktörü olmaya devam edecek;

“Ekonomik Fırsat Eşitsizliği” kulvarındaki derinleşme, diğer dinamiklerle birlikte “Zorunlu Göç” meselesini daha ağır ve istenmeyen gelişmeleri tetikleyecek bir düzeye taşıyacak;
Tek Kutuplu ABD Hakimiyeti sendromunun zayıflaması paralelinde, “Çok Kutuplu Düzensizlik” ve/veya “İkinci Soğuk Savaş” kavramları ve farklı gelişme ile açılımlar gündeme gelecek, “Sıcak Çatışma/Savaş” ihtimali bertaraf edilemeyecek;

Jeo-Politik gidişatta, “ABD Başkanlık Seçimi” kritik rol oynayacak ve yetmiş adetten fazla planlanmış seçim ile adeta “Seçimler Yılı” olarak adlandırılan bu dönemde en ağırlıklı etki oluşturma gücüne sahip olacak;

Öngörülen akış........

© CNN Türk


Get it on Google Play