Kimi ülkeler var ki yaşadıkları gelişmeler sadece kendilerini etkilemeyip etrafındaki ülkelere ve içinde bulunduğu bölgeyi de etkilemektedir. İşte o ülkelerden birisi de Hindistan, Çin, İran ve Afganistan ortasında bulunan jeostratejik açıdan önemli olan Pakistan’dır. Bu nedenle geçtiğimiz perşembe günü yapılan seçimler Pakistan’ın kaderini etkileyecek. Aslında, Pakistan’ın kaderini belirleyecek süreç çok daha önce başlamıştı.

Her şey 2021’de başladı. Biden, Amerikan güçlerini Afganistan’dan çekmesiyle birlikte ABD Avrasya’da özellikle istihbarat açısından büyük bir zafiyete uğradı. Aslında Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekilme sürecini Trump başlatmıştı. Trump’ın planlarına göre ABD Afganistan’da sadece Bagram üssünden çekilmeyecekti. Bagram üssü ana istihbarat ve operasyon merkezi olarak elinde tutmayı planlamıştı. Ancak Biden, Bagram üssünden çekilerek büyük bir stratejik hata yaptı. Bunu telafi etmek için Pakistan’da CIA için bir askeri üs talebinde bulundular. Imran Khan hükümeti, ABD’nin bu talebini kabul etmedi. Fakat CIA başkanı gizlice İslamabad’a giderek Pakistan istihbaratı ile görüşmelerde bulundu. Lakin istediğini elde edemedi.

ABD son çare olarak Pakistan silahlı kuvvetleriyle temasa geçti; ancak Imran Khan engeline takıldı. Bu aşamadan itibaren ABD Imran Khan için düğmeye bastı. Esas gelişme ise Rusya’nın Ukrayna operasyonuyla başladı. Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesinden birkaç gün sonra 25 Şubatta Imran Khan, Moskova’da Putin ile bir araya geldi. Batı tarafından bu ziyaret sert bir şekilde eleştirildi. Kısa bir süre sonra Pakistan Genelkurmay Başkanı Rusya’ya Ukrayna’daki askerlerini çekmesi ve işgali bitirmesi çağrısında bulundu. Bu durum açıkça Pakistan’ın dış politikasında bir ikiliği, iki başlılığı gösteriyordu: Imran Khan hükümeti, Putin’in Ukrayna operasyonu zımni olarak desteklerken kendisine bağlı silahlı kuvvetler ise Rusya’ya Ukrayna’dan çekilme çağrısında bulunuyordu. Bu meseleye bir de bir sonraki Genelkurmay Başkanının kim olacağı tartışması da eklenince işte bu andan sonra Imran Khan için düşüş süreci başladı.

Nisan 2022’de Pakistan’ın Washington Büyükelçiliği Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir mesajda Amerikalı yetkililerin Pakistan Büyükelçisine İmran Khan’ın Başbakanlık görevini bırakması halinde ABD ve Pakistan’ın tekrar eskisi gibi dost olacağını söylüyor. Imran Khan derhal bu mesajı kamuoyuyla paylaşarak ABD’nin kendisini devirmek istediğini tüm dünyaya duyurdu. O aşamadan itibaren de Imran Khan’a karşı önce koalisyon ortaklarından bir hamle geldi ardından da parlamentoda bir güven oylaması yapıldı ve burada Imran Khan’ın güvenoyu alamaması üzerine hükümet düştü. Ardından da yargı devreye girdi ve çeşitli suçlardan cezalar alarak geçtiğimiz perşembe günü düzenlenen seçimlere girmesi engellendi.

Pakistanlılar, ABD’nin çok güçlü olduğuna inanırlar; hatta bu gücü de oldukça abartırlar. Bu bağlamda Pakistan’da yerel bir deyim vardır: “Önemli olan her şeye Allah, ordu ya da Amerika karar verir”. Bu cümle aslında Pakistan siyasetini özetlemektedir…

Seçimlerin ilk açıklanan sonuçlarına göre Imran Khan’ın partisinin desteklediği bağımsız adaylar en fazla sandalyeyi aldılar. İkinci sırada Nawaz Şerif’in partisi Müslüman Birliği, üçüncü sırada ise Benazir Butto’nun oğlu Bilavel Butto’nun Pakistan Halk Partisi aldı. Geri kalan sandalyeler daha küçük partiler arasında paylaşıldı.

Nawaz Şerif, parlamentoda en fazla sandalye kazanan parti olarak kendi zaferini ilan etti. Parti açısından bakılırsa Nawaz Şerif seçimlerin galibi. Ancak parlamentoda sandalye sayısı veya çoğunluğa bakıldığında ise Imran Khan’ın desteklediği bağımsızlar daha fazla. Nawaz Şerif hükümeti tek başına hükümeti kuramıyor , dolayısıyla diğer partilere ve bağımsızlara yönelmek zorunda. Imran Khan’ın desteklediği bağımsız milletvekilleri Nawaz Şerif ile bir hükümet kurmaya çok da sıcak bakmıyor. Hükümeti Imran Khan’ın partisinin kurması gerektiğini savunuyorlar. Eğer bir koalisyon hükümeti kuracaklarsa çok çetin pazarlıkların da geçeceği aşikâr. Muhtemelen hükümetin kurulması karşılığında Imran Khan’ın hapishaneden çıkması, belki cezalarının ertelenmesi veya affedilmesi gündeme gelebilir.

Nawaz Şerif’in önünde çok uzun bir mesai var. Uzun müzakereler, pazarlıklar yürütülecek ve Pakistan’da sağlıklı bir koalisyon hükümeti oluşturulacak. Ancak Pakistan Genelkurmay Başkanı da geniş tabanlı bir birlik hükümetinin kurulması gerektiğini vurgulamış olması ordu’nun bir koalisyon hükümetinden taraf olduğunu gösteriyor. 76 yıldan beri Pakistan’ı perde arkasından yöneten bir ordu var ve bugün bu güç hala kendisini her alanda hissettiriyor.

İşin ilginç yanı geçmişte Pakistan ordusunun kanlı bıçaklı olduğu Nawaz Şerif bugün ordu tarafından yegâne kurtarıcı olarak görülüyor olmasıdır. Çünkü Pakistan ekonomisi oldukça kötü durumda. Ayağa kalkmak için IMF’ye muhtaç. Hâlihazırda 3 milyar dolarlık bir kurtarma kredisi almış durumda. Olası bir askeri darbe IMF ve öteki Batılı kredi kuruluşların Pakistan’a kredi vermesini durdurabilir. Bu nedenle Pakistan ordusu kendi elleriyle ekonomiye zarar vermek istemiyor. Zira halkın desteğini alamayan darbeler çok uzun ömürlü olmuyor.

Aslında, Nawaz Şerif, Batının hedefinde olan bir isimdi. 2015’te Pakistan’ı Kuşak ve Yol’a dahil ederek, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nun kurulmasını sağladı. Bir başka deyişle, Nawaz Şerif bugün ABD’nin karşı çıktığı ve mücadele ettiği Çin-Pakistan ekonomik koridorunun mimarıdır. 2018’de Batı’nın İmran Khan’ı Nawaz Şerif karşısında desteklemesinin ana nedeni de budur. Batı’nın beklentisi Imran Khan’ın Çin-Pakistan ekonomik koridorunu zayıflatmasıydı ama bu gerçekleşmedi. Bu nedenle Batı, Imran Khan’ı sildi. Yoksa şimdiye kadar demokrasi, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, özgür seçimler diye ortalığı ayağa kaldırırlardı.

Muhtemelen Nawaz Şerifin siyasetteki son dönemi olabilir. Zira bu seçimlerde öne çıkan Nawaz Şerif’in büyük kızı Meryem Safdar da milletvekili seçilenlerin arasında. Pakistan’ın ikinci Benazir Butto’su olmaya hazırlanan Meryem Safdar tıpkı Benazir Butto’ya benzer giyimiyle kuşamıyla dikkat çekiyor. Seçim sürecinde hep babasının yanında olan ve mitinglerde ateşli konuşmalar yapan Meryem Safdar, bundan sonraki süreçte Nawaz Şerif’in halefi olarak Pakistan siyasetinde devam edecek gibi duruyor.

Sonuç olarak Pakistan’daki çok tartışılan ve ertelenen bu seçimlerin sonucunda görüldü ki halk hala Imran Khan’ı destekliyor. Bu nedenle, Imran Khan’ın partisinin dışındaki partilerin de ne kadar zayıf olduğu bir kez daha anlaşıldı. Londra’dan apar topar getirilerek; hatta aldığı cezalar affedilerek siyaset sahnesine çıkarılan Nawaz Şerif arkasında Pakistan ordusunun desteğinin olmasına rağmen beklenen başarıyı gösteremedi. Dolayısıyla, geçtiğimiz perşembe günü yapılan seçimler aslında Pakistan halkının kendi kaderi ve Pakistan’ın kaderi için bir oylamaydı. Bir başka deyişle sandıklarda halkın gücüyle ordunun gücü yarıştı ve halkın gücü her zamanki gibi galip geldi.

Bundan sonra Pakistan ordusu siyasete daha fazla müdahale eder mi yoksa kendisini siyasetten arındırarak köşesine çekilip ana vazifesi olan ülkeyi koruma misyonuna devam mı eder bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Dünyada koalisyon hükümetlerinin kurulması en zor siyasi süreçlerden bir tanesidir. Eğer Pakistan’da bu süreç başarılı sonuçlanmazsa ve buna bağlı olarak istikrarsızlık ve kaos artarsa ordu buna karşı duyarsız kalamaz ve ordu bir kez daha Pakistan siyasetine müdahale edebilir. Bu ihtimal hiçbir zaman olasılık dışı görülmemelidir! Ama şu da unutulmamalıdır ki şu an için bir askerî darbe ordunun ve bir nükleer güç olan Pakistan’ın intiharı anlamına gelir !

Barış Adıbelli

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

QOSHE - Pakistan’da neler oluyor? - Barış Adıbelli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Pakistan’da neler oluyor?

20 0
11.02.2024

Kimi ülkeler var ki yaşadıkları gelişmeler sadece kendilerini etkilemeyip etrafındaki ülkelere ve içinde bulunduğu bölgeyi de etkilemektedir. İşte o ülkelerden birisi de Hindistan, Çin, İran ve Afganistan ortasında bulunan jeostratejik açıdan önemli olan Pakistan’dır. Bu nedenle geçtiğimiz perşembe günü yapılan seçimler Pakistan’ın kaderini etkileyecek. Aslında, Pakistan’ın kaderini belirleyecek süreç çok daha önce başlamıştı.

Her şey 2021’de başladı. Biden, Amerikan güçlerini Afganistan’dan çekmesiyle birlikte ABD Avrasya’da özellikle istihbarat açısından büyük bir zafiyete uğradı. Aslında Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekilme sürecini Trump başlatmıştı. Trump’ın planlarına göre ABD Afganistan’da sadece Bagram üssünden çekilmeyecekti. Bagram üssü ana istihbarat ve operasyon merkezi olarak elinde tutmayı planlamıştı. Ancak Biden, Bagram üssünden çekilerek büyük bir stratejik hata yaptı. Bunu telafi etmek için Pakistan’da CIA için bir askeri üs talebinde bulundular. Imran Khan hükümeti, ABD’nin bu talebini kabul etmedi. Fakat CIA başkanı gizlice İslamabad’a giderek Pakistan istihbaratı ile görüşmelerde bulundu. Lakin istediğini elde edemedi.

ABD son çare olarak Pakistan silahlı kuvvetleriyle temasa geçti; ancak Imran Khan engeline takıldı. Bu aşamadan itibaren ABD Imran Khan için düğmeye bastı. Esas gelişme ise Rusya’nın Ukrayna operasyonuyla başladı. Rus ordusunun Ukrayna’ya girmesinden birkaç gün sonra 25 Şubatta Imran Khan, Moskova’da Putin ile bir araya geldi. Batı tarafından bu ziyaret sert bir şekilde eleştirildi. Kısa bir süre sonra Pakistan Genelkurmay Başkanı Rusya’ya Ukrayna’daki askerlerini çekmesi ve işgali bitirmesi çağrısında bulundu. Bu durum açıkça Pakistan’ın dış politikasında bir ikiliği, iki başlılığı gösteriyordu: Imran Khan hükümeti, Putin’in Ukrayna operasyonu zımni olarak desteklerken kendisine bağlı silahlı kuvvetler ise Rusya’ya Ukrayna’dan çekilme çağrısında bulunuyordu. Bu meseleye bir de bir sonraki Genelkurmay Başkanının kim olacağı tartışması da eklenince işte bu andan sonra Imran Khan için düşüş süreci başladı.

Nisan 2022’de Pakistan’ın Washington Büyükelçiliği Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği bir mesajda Amerikalı yetkililerin Pakistan Büyükelçisine İmran Khan’ın Başbakanlık görevini bırakması halinde ABD ve Pakistan’ın tekrar eskisi gibi dost olacağını söylüyor. Imran Khan derhal bu mesajı kamuoyuyla paylaşarak ABD’nin kendisini devirmek istediğini tüm dünyaya duyurdu. O aşamadan itibaren de Imran Khan’a karşı önce koalisyon ortaklarından bir hamle geldi ardından da parlamentoda bir güven oylaması........

© CGTN Türk


Get it on Google Play