Hayli zaman geçmiş üzerinden, bir kez daha bir yazı(m)da sözünü etmiştim. Yıllar evvel bir papazdan dinlemiştim.

Şu mealde uzun uzadıya konuşup anlatmıştı...Taş ustaları iki şeyi çok iyi yaparlarmış. Duvar örmek ve köprü yapmak! Evet, o örülen duvarların içinde yaratılan mekânlarda insanlar kendilerine ait bir dünya yaratırlar. Kapanarak çoğu kez!

Bir de köprüler yaparlar o taş ustaları, insanlar üzerinden geçsin, özlediklerine kavuşsun, menzillerine ulaşsınlar diye.

Sahi "siz hangi tür taş ustasından olmak isterdiniz" diye de sormuştu...

Duvar örüp başkalarıyla aranıza ulaşılmaz engeller konulanlardan mı?

Yoksa köprüler döşeyip ulaşılabilir olanlardan mı?

Şimdi elimde bir kitap var Ataol Behramoğlu imzalı "Köprülere Şiirler."*

Dinlemiş o da, sanki benim gibi papazı!

"İnsanı insanla buluşturuyordu

Ne ırk farkı önemliydi, ne dil, ne din..."

Gittiği, gördüğü, üzerinden geçtiği! Ya da henüz görmediği ama merak edip hikâyesini bildiği ve gidip görmeyi de planladığı 22 köprü üzerine şiirler yazmış şair.

Yani, şiirlerin kahramanları köprüleri yazmış.

En doğudan, en batıya yol olup gidiyorlar ve birbirlerinin seslerini duyup birbirlerine selam ederek. Aslında bir şekilde de köprülerin yolları, hikâyeleri de birbirleriyle kesişiyor.

Hem yazının girişinde anlatısını paylaştığım bilge kişi papazdan rol çalarak demem de mümkün ki; insan ömrü dediğiniz sanki geçmişle geleceği buluşturan köprüler değilse, nedir?

Üzerine şiir yazılan 22 köprünün hepsi de kendi hikâyesinin kahramanı! Ama biri var ki çok özel.

Kitaptaki adıyla "Dicle Köprüsü", nam-ı diğer Ongözlü Köprü kitabın ön ve arka kapağına görsel olmakla kalmamış, üzerine yazılan şiir, memleketin şairi büyük usta Ahmed Arif'e ithaf edilmiş Ataol Behramoğlu tarafından... Ve bir şairden bir ustaya ithaflı tek şiir kitapta...

Sanırım hikâyesi de gerekçesi de sadece köprüden değil, su'dandır. Köprünün ayakları altından ve gözeleri içinden akıp duran su'yun hikmetinedir. Kutsal Dicle'dir çünkü o!

O su'dur ki hayat katacak, arındıracaktır harcı insan olanı...

"Akarken hayat ve zaman

Açıp ardına kadar on gözünü

Nice devletlerin yıkılıp

Nicelerinin kuruluşuna tanık olmuş

Sırtında yüzyılların ağırlığı

Ama ayakları üstünde sapasağlam.

Sanki birbiri ardına dizili

Bilge ve suskun bir fil sürüsü..."

Zap, Palu, Malabadi ya da Cendere, Drama, Mostar, Şahruh, Taş köprü ve diğerleri...

Behramoğlu, üzerine mısra-şiir dizilen köprüleri Sait Faik'ten kotarılmış;

"İnsanlar köprüden geçmediği zaman

Acaba köprü düşünür mü"

dizeleriyle tıpkı birer canlı organizma gibi kurgulamış.

Özel ve dimağda lezzet bırakan bir kitap olmuş "köprülere şiirler"...

Seversiniz...

*Ataol Behramoğlu, Köprülere Şiirler, Tekin Yayınevi, Ağustos 2021 İstanbul (ŞD/AÖ)

QOSHE - Köprü ve şiir - Şeyhmus Diken
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Köprü ve şiir

12 0
11.11.2023

Hayli zaman geçmiş üzerinden, bir kez daha bir yazı(m)da sözünü etmiştim. Yıllar evvel bir papazdan dinlemiştim.

Şu mealde uzun uzadıya konuşup anlatmıştı...Taş ustaları iki şeyi çok iyi yaparlarmış. Duvar örmek ve köprü yapmak! Evet, o örülen duvarların içinde yaratılan mekânlarda insanlar kendilerine ait bir dünya yaratırlar. Kapanarak çoğu kez!

Bir de köprüler yaparlar o taş ustaları, insanlar üzerinden geçsin, özlediklerine kavuşsun, menzillerine ulaşsınlar diye.

Sahi "siz hangi tür taş ustasından olmak isterdiniz" diye de sormuştu...

Duvar örüp başkalarıyla aranıza ulaşılmaz engeller konulanlardan mı?

Yoksa köprüler döşeyip ulaşılabilir olanlardan mı?

Şimdi elimde bir kitap var Ataol Behramoğlu imzalı "Köprülere Şiirler."*

Dinlemiş o da, sanki benim gibi papazı!

"İnsanı insanla buluşturuyordu

Ne ırk farkı önemliydi, ne dil, ne din..."

Gittiği, gördüğü, üzerinden geçtiği! Ya da henüz görmediği ama........

© Bianet


Get it on Google Play