menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sistemin sınırlarını zorlayan filozof

8 1
17.11.2025

Medyada en çok onun görüşleri merak ediliyor, kitapevlerinde en başta onun kitapları çok satanlar bölümünde yer alıyor. O, arkada kalan felsefe geleneğinin yeni halkalarından biridir.

Çeşitli eserleriyle karanlığa ışık tutuyor. Derin analizleri ve düşünce dünyası artık ‘sistemin’ kabuğuna ve Almanya’ya sığmaz oldu. Güçlü kalemiyle ve fikirleriyle çağın sorunlarına yanıt veriyor ve ilerisini görüyor. Hakkında şöyle yorumlar da yapılıyor: “Onun bugün yazdığı eserler, üç yüz yıl sonra da okunacak.”

Çağın filozoflarından Richard David Precht’ten söz ediyoruz. Son dönemde Almanya’nın yaşadığı toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel meseleler hakkındaki analizleriyle dikkat çekiyor. Çok sayıda kitaplarıyla tanınan ve geniş kamuoyu tarafından takip edilen Precht; çeşitli platformlarda ifade özgürlüğü, milliyetçilik, düşüncenin kısıtlanması, faşizm, militarizm, dijitalleşme, Yapay Zekâ, sağ ve sol gibi konuları ve kavramları objektif eleştirel bir dille öne çıkarıyor. Tarihsel süreçler ve bunların doğurduğu sonuçları günümüzün baş çelişmesi ve ana gündemiyle bir bağlamda ele alan filozof, geleceğin dünyasını da bugünden yorumluyor.

Richard David Precht, sistemin ana akım görsel medyasında program sunmasına rağmen, fikirleriyle sistemin “sınırlarını zorlayabilecek” bir konumda gözüküyor.

Alman filozof Precht’in sanal ortamda konuk olduğu bazı programlardan, fikirlerini özetleyerek inceliyoruz.

Örneğin küreselci siyasetin aktörlerinden Die Grünen (Yeşiller) partisinin, artık geleneksel anlamda ‘sol’ bir hareket olmadığı görüşünü şu gerekçeye dayandırıyor: “Bir insanın kimliğini cinsiyetine göre belirlemek, Gendercilik bağlamında yazı kuralları dayatmak, tek tip düşünen insan istemek, silahlanmanın ve savaşın ateşli savunucusu olmak… ‘Sol’ gelenekle hiçbir ilgisi yoktur, tam aksine sağ’la bağdaşmaktadır.”

‘Öncelikle kim olduğun’ odaklı kimlikçilik siyasetinin, eşit muamele ilkesinin gerisinde olduğunu belirten Precht, solun sınıfsal özünü öne çıkararak, ‘sol insanın diline, cinsiyetine, rengine ve kökenine bakmaksızın eşitlik ilkesini savunur’, diyor. Ancak günümüzde “sol” adını kullanan siyasetlerin bu özden uzaklaştığını, savaş çığırtkanlığına alet olduğunu ve sağa kaydığını belirtiyor. “Rusya-Ukrayna savaşına en objektif asgari ve seviyeli ‘sol’ yorum, şöyle olmalı: ‘İki tarafın oligark sınıfının çıkar savaşında işçi sınıfı ve köylüler kurban ediliyor’, ancak bu kadarını bile bugünkü........

© Aydınlık