Ayrılıkçı ve cihatçı terör örgütleri başını ABD’nin çektiği Batılı emperyalist ülkelerin kullandığı en önemli araçlardan biri olmuştur. İşgallerle, darbelerle, etnik ve dini temelde oluşturdukları terör örgütleri ile kışkırtma ve istikrarsızlık yaratarak bu ülkeler üzerindeki etkilerini sürdürmeye çalışmışlardır.

2011’de Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin NATO tetikçisi Fransa tarafından katledilmesiyle başlayan Afrika’da terör örgütlerinin yayılma süreci bugüne kadar devam etmiştir. ABD ve Fransa Afrika’da hem kundakçı hem de itfaiyeci rolünü oynamışlardır.

Nijer'in askeri lideri General Abdurrahman Tiani, 10 Aralık 2023 Pazar günü Nijer basınına verdiği röportajda, Fransa’nın Sahel bölgesindeki terörizmin “sponsoru” olduğunu söyledi: “Yangına benzinle müdahale edemezsiniz. Bize göre terörizm ateşi Fransa'nın terörizme verdiği destekle körükleniyor”.

Son 15 yıldır Afrika’da ayrılıkçı ve irticai terör örgütlerinin katliamları kıtanın en sıcak gündemi olmuştur. 2013’te Fransa ABD desteğiyle Mali’yi teröristlerden temizleme bahanesiyle yaptığı askeri operasyon, Sahel bölgesinde günümüze kadar uzanan terör saldırılarının başlangıcı oldu. Fransız askerleri, hemen hemen hiçbir direnişle karşılaşmadan Mali’nin büyük şehirleri Konna, Tombuktu, Gao ve Kidal’a girmişlerdi. Mali’nin kuzeyini elinde tutan terör örgütleri tek kurşun atmadan geri çekilmişlerdi. Batı destekli terör örgütleri rolünü oynamış ve Fransa’nın askeri olarak bölgeye yerleşmesine zemin hazırlamıştı. Dönemin Sosyal Demokrat Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius Mali’ye “Dost bir ülkeyi teröristlerden kurtulmasına yardımcı olmak” için girdiklerini açıklamıştı. Önce Serval daha sonra Barkhane Operasyonu adını verdikleri harekatlarla askeri olarak ülkeye yerleşmişlerdi.

ABD ve Fransa yıllarca göz yumdukları, silahlandırdıkları ve destekledikleri güçlerin bir savaş ortamına çekilmesini sağlayarak, yeni düşman algıları oluşturarak, müdahalelerini meşrulaştırmaya çalışmışlardır.

Mali’nin kuzeyine yerleştirdikleri ve besledikleri terör örgütlerini temizleme bahanesiyle ülkeye yerleşen Fransız askerleri, aynı zamanda kuzeyde bölgenin PKK’sı ayrılıkçı Azavad Ulusal Kurtuluş Hareketi'ni (MNLA) de kışkırtarak sahneye sürmüşlerdi. Mali’nin kuzeyinde Kidal bölgesinde yaşayan ayrılıkçı Tuaregler, bölgede bağımsız bir Azavad devleti kurmak için Bamako’ya karşı savaş açmışlardı. 8 yıl bölgenin kontrolünü elinde Tutan Fransa ülkeden kovulunca Tuaregler yeniden hareketlendi. Geçtiğimiz Eylül ayında ayrılıkçı MNLA yeniden Merkezi hükümete karşı savaş ilan etti.

Fransız Barkhane güçlerinin ülkeden kovulması ve ardından BM barış güçlerinin ayrılmasından sonra Mali ordusu terör örgütlerine karşı başarılı operasyonlar yapmaya başladı. On yıldır ayrılıkçı ve cihatçı silahlı gruplar tarafından kontrol edilen Mali’nin “Kobani”si Kidal bölgesi, kasım ayı ortasında Rus müttefikleriyle birlikte Mali ordusu tarafından kurtarıldı.

Artık hava döndü. Gelişmeler her geçen gün Batılı emperyalist ve sömürgecilerin aleyhine işliyor. Mali, Burkina Faso ve Nijer’in Fransız emperyalizmine karşı başlattığı İkinci İstiklal Savaşı tüm yeni sömürgeci kalıntıları temizliyor ve aralarındaki dayanışma ve birlikteliği güçlendiriyor. Kidal'ın ele geçirilmesi, bir zamanlar güvenlik konularında bölünmüş olan bu ülkelerin ortak bir çözüm benimseyerek elde edebilecekleri somut sonuçların ilk örneğidir.

Nijer, Mali ve Burkina-Faso’nun liderleri 16 Eylül 2023 tarihinde Mali’nin Başkenti Bamako’da bir araya gelerek, dışarıdan veya içeriden gelecek tehditlere karşı ülkelerinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunmak için bir anlaşma yaptılar. Adını Mali, Burkina Faso ve Nijer sınırlarının birleştiği yer olan ve yoğun terör saldırılarının yaşandığı Liptako-Gourma Sözleşmesinde "Birimizin egemenliğine ya da toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir saldırı tüm taraflara yapılmış sayılacaktır" ifadeleri yer aldı. Sözleşmeyle birlikte üç ülke Sahel Devletleri İttifakı’nın (AES) kuruluşunu ilan ettiler.

Kasım sonunda bir araya gelen üç ülkenin uzmanları ve dışişleri bakanları, Sahel Devletleri İttifakı’nın işlerlik kazanması için kurumsal mimariyi oluşturan belgeleri hazırladı ve kabul ederek 1 Aralık’ta ilan ettiler.

Bu üç ülkenin hedeflerinin güvenlik ve Batı destekli terörizme karşı mücadele olmakla birlikte diplomasi, savunma ve kalkınma alanında ortak bir dil oluşturma ve birlikte çalışma kararı verdiler. 18 maddelik sözleşmede “AES içinde malların ve insanların serbest dolaşımının iyileştirilmesi, bir gıda güvenliği sisteminin kurulması, İttifak Devletleri için ortak bir sanayileşme stratejisinin hazırlanması, enerji, tarım ve su projeleri ve programlarının yanı sıra ESA Devletleri arasında ulaşım yollarının hızlandırılması ve bölgesel sivil nükleer santral projelerinin geliştirilmesi…" yer alıyor.

Dış ilişkilerde üç ülke Avrupa Birliği ile askeri-güvenlik alanı da dahil olmak üzere yapılan tüm anlaşmaları iptal ettiler. Başta bölge ülkelerinin inisiyatifiyle kurulan ve daha sonra Fransa’nın kontrolünde geçen G5 Sahel-Sahel Beşlisi- örgütünden ayrıldılar. Fransa ile onlarca yıldır yürürlükte olan vergi anlaşmalarını feshettiler. Askeri ve ekonomik alanda Çin, Rusya, Hindistan ve İran ile ilişkilerini geliştirerek daha üst seviyeye çıkarmayı ve BRICS’e üye olmayı planlıyorlar. Nijer Devlet Başkanı General Abdurrahman Tiani önümüzdeki haftalar Çin’e gidecek. Yine, Sahel İttifakı ülkelerinin üç diplomasi şefi, AES ile kalkınma ve iş birliği olanakları konusunda İran tarafıyla görüş alışverişinde bulunmak üzere İran İslam Cumhuriyeti'ni ziyaret edecek.

Nijer'in askeri lideri General Abdurrahman Tiani, ulusal televizyonda yaptığı açıklamada, Nijer, Mali ve Burkina Faso'nun siyasi ve parasal bir ittifak arayışında olduğunu açıkladı.

Eylül ayı ortasında imzalanan Liptako-Gourma Sözleşmesinde yer alan bir yatırım bankasının kurulması ve Fransız sömürge yönetiminden kalma bir kalıntı olarak gördükleri Batı Afrika para birimi CFA frangından kurtulmayı amaçlayan ortak bir para birimi olan “Sahel”in oluşturulması da gündemde. Bu adım; Afrika'nın ekonomik bağımsızlık mücadelesini, Mali, Burkina Faso ve Nijer'in kendi kaderlerinin kontrolünü yeniden ele geçirmesini simgeliyor.

Afrika’nın üç öncü Sahel ülkesinin imzaladıkları sözleşme aynı zamanda bir konfederasyon kurulmasını içeriyor.

QOSHE - Mali, Burkina Faso ve Nijer’den dev adımlar - Ali Rıza Taşdelen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mali, Burkina Faso ve Nijer’den dev adımlar

19 16
18.12.2023

Ayrılıkçı ve cihatçı terör örgütleri başını ABD’nin çektiği Batılı emperyalist ülkelerin kullandığı en önemli araçlardan biri olmuştur. İşgallerle, darbelerle, etnik ve dini temelde oluşturdukları terör örgütleri ile kışkırtma ve istikrarsızlık yaratarak bu ülkeler üzerindeki etkilerini sürdürmeye çalışmışlardır.

2011’de Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin NATO tetikçisi Fransa tarafından katledilmesiyle başlayan Afrika’da terör örgütlerinin yayılma süreci bugüne kadar devam etmiştir. ABD ve Fransa Afrika’da hem kundakçı hem de itfaiyeci rolünü oynamışlardır.

Nijer'in askeri lideri General Abdurrahman Tiani, 10 Aralık 2023 Pazar günü Nijer basınına verdiği röportajda, Fransa’nın Sahel bölgesindeki terörizmin “sponsoru” olduğunu söyledi: “Yangına benzinle müdahale edemezsiniz. Bize göre terörizm ateşi Fransa'nın terörizme verdiği destekle körükleniyor”.

Son 15 yıldır Afrika’da ayrılıkçı ve irticai terör örgütlerinin katliamları kıtanın en sıcak gündemi olmuştur. 2013’te Fransa ABD desteğiyle Mali’yi teröristlerden temizleme bahanesiyle yaptığı askeri operasyon, Sahel bölgesinde günümüze kadar uzanan terör saldırılarının başlangıcı oldu. Fransız askerleri, hemen hemen hiçbir direnişle karşılaşmadan Mali’nin büyük şehirleri Konna, Tombuktu, Gao ve Kidal’a girmişlerdi. Mali’nin kuzeyini elinde tutan terör örgütleri tek kurşun atmadan geri çekilmişlerdi. Batı destekli terör örgütleri rolünü oynamış ve Fransa’nın askeri olarak bölgeye yerleşmesine zemin hazırlamıştı. Dönemin Sosyal Demokrat Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius Mali’ye “Dost bir ülkeyi teröristlerden kurtulmasına yardımcı olmak” için girdiklerini açıklamıştı. Önce Serval daha sonra Barkhane Operasyonu adını verdikleri harekatlarla askeri olarak ülkeye yerleşmişlerdi.

ABD ve Fransa yıllarca göz yumdukları, silahlandırdıkları ve destekledikleri güçlerin bir savaş ortamına çekilmesini sağlayarak, yeni düşman algıları oluşturarak, müdahalelerini meşrulaştırmaya çalışmışlardır.

Mali’nin kuzeyine yerleştirdikleri ve besledikleri terör........

© Aydınlık


Get it on Google Play