ESKİ KASABA SİNEMALARI
Her insanın dünyasında az çok sinemanın bir yeri vardır, diye düşünüyorum. Sinemaya gidip de o beyazperdenin büyüsüne kapılmayan, döneminin oyuncularına hayran olmayan yoktur; hatta bir gün kendisinin de keşfedilebileceği umudunu içinde gizli gizli taşıyanlarımız az değildir.
Altmışlı yetmişli yılların özellikle tiyatronun, televizyonun, sergi salonlarının olmadığı kasaba ortamında sinema artistik değerleri geliştiren en büyük etken olmuştur. 1970’li yıllarda bütün ilçe ve kasabalarda sinema salonları açılmıştı. İyi kötü salonları, derme çatma yapıları yadırgamadan akşamı beklerdik. Akşamların karanlığında sımsıcak ışıyan sahne bir umut olurdu içimizde.
Sözü edilen kasabalarda yazlık sinema değil, kışlık sürekli açık sinema salonları da vardı. Biz üç km uzaktaki köyden gruplar halinde sinemaya gelirdik. Paramızın olmadığı zamanlarda mevsimine göre ceviz, badem başaklaması yapar bakkala satardık, olmadı geri dönüşümüzde para eden evin eskimiş naylon ayakkabılarını satar bir şekilde sinemaya girerdik. O yaşlarda kendi adıma sinemaya gitmek ve gazoz içmek en büyük keyfimdi. Kasabaya erkenden gelirsek, yeni gelmiş filmin afişini görmek için meydandaki kavağa asılı kartelâya bakardık. Geç kalırsak afişe bile bakmadan direk sinema salonuna koşardık. Paramız eksik ise film biraz oynadıktan sonra sinema sahibinin bizi içeri alacağını bildiğimizden kapıda beklerdik.
Film bitip perde kararınca, bizim de dünyamız bir anlığına karardı. Artık karanlık yollardan, ovadan 3 km, 5 km uzaktaki köylere ulaşmak zordu, grup halindeki yaya geliş iyi olurdu da, dönüşlerde karanlık bastığından korkardık, ama ertesi gün sinemanın cazibesi ağır basar, bu korkudan eser kalmaz daha ikindi........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein