menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gençler sadece ekonomiden değil toplumdan da uzaklaşıyor, farkında mısınız?

25 10
21.11.2025

Prof. Dr. Mustafa Durmuş – TÜİK tarafından hazırlanan son “Hanehalkı İşgücü Araştırmasının (HİA)” sonuçları geçen ay yayımlandı. Dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6; buna karşılık geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) yüzde 28,6 olarak açıklandı. Böylece Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde dar tanımlı işsiz sayısı Eylül ayında 3 milyon 75 bin oldu. (1)

Dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki uçurum büyüyor!

DİSK-AR ise daha gerçekçi bir tanımla (geniş tanımlı işsizlik adı altında), bu sayıyı 11 milyon 705 bin olarak hesaplıyor. Böylece geniş tanımlı işsizlik ile dar tanımlı işsizlik arasındaki uçurum büyüyor. Dahası, geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 1 milyon 255 bin kişi arttı. Geniş tanımlı kadın işsizliğinde ise bu oran ortalamanın 10 puan daha üzerinde seyrediyor (yüzde 38,3). Yani kadınlar işsizlik konusunda da düzenin asıl kurbanları konumundalar. İşsiz sayısındaki artışa rağmen, işsizlerin yüzde 84’ünün işsizlik ödeneğinden yararlanamaması ise (2) iktidarın işsizlerin ıstırabını anlamadığını gösteriyor.

8 milyonluk bir fark

Dar ve geniş anlamda işsizlik arasındaki bu büyük fark nereden kaynaklanıyor, bunu anlayabilmek için ayrıntılara bakmak gerekiyor.

Türkiye’de fiilen işsiz ama işsiz sayılmayan bir kesim var. Bu kesim; eksik istihdam edilenlerden, iş bulma ümidi olmayanlardan, çeşitli nedenlerle iş aramayan, ancak iki hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerden, geçici olarak askerlik hizmetinde bulunanlardan, ev emekçilerinden, eğitim öğretimde bulunanlardan (yani bir öğrenim kurumuna devam etmesi nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerden), emeklilerden ve hastalık ve bedensel ya da zihinsel engellerinden dolayı çalışamayacak olan 15 yaş üstü bireylerden oluşuyor.

Bu grupta yer alanların sayısı ne kadar fazla olursa, resmi (dar anlamda) işsiz sayısı da o kadar azalıyor. Geniş ve dar anlamda işsiz sayısı arasındaki farkın 8 milyonun üzerinde olmasının asıl nedenini işsiz sayılmayan bu kesimin büyüklüğü oluşturuyor.

“Ne istihdamda ne eğitimde” (NEET)

Ancak bir başka kategori daha var ki bu da çok büyük bir sorun oluşturuyor: “ne istihdamda ne eğitimde olan gençler”. Bu gösterge seçilen yaş grubundaki nüfusun yüzdesi olarak ifade ediliyor.

İstihdam, malum: OECD/ILO tanımlarına göre, referans haftasında en az bir saat ücretli çalışmış (veya işinden geçici olarak uzaklaşmış) olan herkesi içeriyor. Eğitim ise okullar ya da mesleki eğitim kurumlarını kapsıyor. Yani işsiz veya aktif olmayan ve eğitim veya öğretime katılmayan bireyleri içeriyor. Eğitim, yarı zamanlı veya tam zamanlı resmi programları kapsıyor (kayıt dışı ve çok kısa süreli eğitim faaliyetleri hariç).

Türkiye ne istihdamda ne de eğitimde olanlar açısından, yüzde 26,6’lık bir oran ile OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Yani 15-29 yaş arasında, bir işi olmayan ama eğitimde de olmayan genç oranı toplam gençlerin dörtte birinden fazla.

Özetle, ülkemizdeki her dört gençten biri hali hazırda işsizken (bu oranlar kadınlarda çok daha yüksek), her dört gençten birinin de ne yaptığı bilinmiyor. Böylece gençler sadece ekonomiden değil, toplumdan da giderek uzaklaşıyorlar.

Peki bu gençler neredeler ve neler yapıyorlar? Bu gençlerin (özellikle de üniversiteyi bitirip işe giremeyenlerin) bir kısmı “ev genci” diye de tanımlanıyor. Bunlar zamanlarının büyük bir kısmını evlerinde ya da AVM’lerde geçirmek durumunda kalıyorlar.

Kayıt dışı istihdamın göreli olarak yüksek olduğu Türkiye’de, bazı gençlerin ise kayıt dışı olarak çalıştığını ileri sürmek mümkün. Yani bu gençlerin bir kısmı kayıt dışı çalışıyor olabilirler.

“Suç ekonomisi”

Kayıt dışı istihdamın ise çok daha karanlık ve son derece zararlı bir boyutu var: Suç Ekonomisi. Yani bu gençlerin bir kısmı mafyatik yapılanmalar........

© Açık Gazete