MEHMET TAŞ / LONDRA – CHP’nin son büyük kurultayında Özgür Özel’in başkan seçilmesi ve MYK’ya genç bir kadronun gelmesiyle parti, geçmişteki atıllığından ve başarısız kadrolarından kurtuldu. Yönetime gelen yeni kadro söz ve eylemleriyle güncel politikalarında gözle görülür farkındalık yaratmaya başladı.

Özel’in önderliğinde Parlamentoda adalet nöbetleri başladı, Sokaklardaki demokratik direnişlerin “önünde ve arkasında “olacağını söyledi ve yaptı. Diktatöre ve otoriter rejime en ağır eleştirileri yapmakla kalmadı, Anayasaya ve dolayısıyla meclise dokunursan “dünyayı sana dar ederiz” diyebilecek kadar cesaretli ve kararlı olduğunu gösterdi. Özgür, Selahattin Demirtaş’a ve Osman Kavala ’ya selam gönderdi, Hrant Dink ’in acısını yüreğinde taşıdığını içtenlikle belirtti.

Özellikle şu sözleri tarihe geçecek niteliktedir; “Bundan sonra emek ve sermaye karşı karşıya gelmişse emeğin yanındayız. Güçlüyle güçsüz karşı karşıya gelmişse güçsüzün, haklıyla haksız karşı karşıya gelmişse haklının yanındayız.” Demesi CHP’nin sola doğru yöneldiğinin ve sert muhalefete hazırlandığının kanıtıdır. Yorulmuş, yıpranmış ve de yenilgiyi iyi yönetemeyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi yerini Özgür Özel ve İmamoğlu ikilisine bırakması diktatörlüğe karşı mücadeleyi sağla uzlaşarak değil solda demokrasi güçlerine yakınlaşacağının sinyalleriydi.

Özel’in a takımında genç ve de kadın üyelerin arttırılmış olması umut vericidir. Açıklanan 24 kişilik MYK’da konusunda uzman birçok ismin bulunması etkili bir muhalefet yapabilmenin umudunu arttırıyor.

Fakat değişimle gelen bu olumlu gelişmeler doğaldır ki ciddi eksiklikleri ve olumsuzlukları da beraberinde taşıyor.

Bunlardan bazılarını not etmek gerekirse; Özel partide nitelik ve de doğru kadro seçimini tüm parti aparatlarına henüz yaymış değil. Kendisinden önceki yönetimin arkasında durması, yanlış politikalarını onaylayarak partinin başına gelmiş olması, parti içinde muhalefet yaparak makro ekonomik ve siyasi görüşlerini kamuoyu ile paylaşmamış olması ve sorun çözmedeki kapasitesinin kamuoyunda bilinmemesi akılda tutulması gereken olumsuzluklar arasında.

Özel değişim rüzgarını arkasına alarak muhalif partileri çekim merkezine alabilmesinin yolu politik analizcilerin vurguladıkları çeşitli önerilerin pratikte cesurca uygulamasına bağlıdır. Bunlardan bazıları:

Anti demokratik uygulamaların dayanağı olan 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasını değiştirerek tüzükte yapılacak değişiklikle parti içi demokrasinin uygulamaya konulması. Bu yasaya rağmen ön seçimin zorunlu hale getirilmesi mümkün, Genel Başkan’a verilen mutlak gücün kırılarak MYK ve PM’nin güçlendirilmesi, iki dönem kuralının getirilmesi, siyasi etiğin güçlendirilerek nepotizm önüne geçilmesi, yolsuzluğa bulaşmış vekillerin geri çağrılması ve dolayısıyla parti üyelerinin aktifleşmesinin sağlanması.

Bu demokratik dönüşümler sonucunda yukarıdan yönetilmeğe alışmış, otoriterliği doğal kabul eden parti tabanının katılımcı ruhunu yükseltebilir. Diğer yandan; uzun süredir arka planda tutulan emek, sınıf, hak hukuk adalet vurgusunun Özel’le birlikte CHP’de ön plana çıkarılması, ülke gündemine ana akım siyaset üzerinden solun kavramsal olarak tekrar girmesi ilerici siyasal kültürün hegemonyasını güçlendirir.

CHP’deki değişim başlangıç aşamasında olduğundan sağ ve sol patiler üzerindeki yankıları hakkında kesin bir şey söylemek zor. Yine de iki taraftan gelen ilk açıklamalara göre, sağda tepkiyle karşılandığı solda ise bir belirsizliğin egemen olduğunu söyleyebiliriz.

CHP’nin eski yönetiminin desteği ile parlamentoya giren sağdaki muhalif partiler değişimden ürkmüş görünüyorlar. Pek çok muhalif İslamcı, muhafazakar ve liberal kanaat önderine göre, Özel CHP’si partinin kendi dar kurucu değerlerine geri döndüğü bir zihniyeti temsil ediyor. Kimileri, Sol-seküler söylemin yüceltilmesi, sağ aktörlerle anlamlı ve yoğun ilişkilerin kurulmaması ve sekter particilik Saadet, Gelecek, DEVA ve Demokrat Partinin paylaşacağı hiçbir şeyin olmadığı ileri sürüyor. Buradaki asıl sorun hem CHP-İyi Parti hem CHP-muhalif sağ siyaset ilişkileri bakımından AKP hegemonyasının daha da büyümesi ihtimalinin beraberinde getiriyor. Millet İttifakının parçalanmasıyla ortaya çıkan yeni durum AKP’nin sağı tek bir blok altında birleştirmesine olanak verecek şekilde yeniden tasarlamasına yardımcı olabilir.

Diğer taraftan, seçim sonuçlarından olumsuz etkilenen HEDEP ve sol partiler CHP’deki bu değişimi yakından izlemelerine rağmen stratejik vizyonlarında değişiklik sinyalleri vermiyorlar. Özel ve ekibinin solla ittifaka yanaşması durumunda nasıl bir yol izleyeceklerini belirlemiş değiller veya en azından açıklamış değiller.

“Sınıf tavrı,” “bağımsız sosyalist politika” ve “bağımsız sosyalist adaylar” ve benzeri kısır politikalar ne sosyalizmi ne de sosyalistleri geliştirmez. Esas olan doğru ittifak politikalarıdır. Özel solla ittifaka zorlanmalı ama önce HEDEP ve sol partiler büyük bir ittifak için kendilerini hazırlamalı.

Bize göre, HEDEP ve sol partiler ittifak için önhazırlık anlamında kendi içlerinde doğrudan demokrasiyi pratiğe koymalı ve CHP’nin içinde yer alacağı ilerici bir ittifak için kendi örgüt yapılanması ve işleyişi, program ve söylem değişikliğini başlatmalılar. Bunları yaparken kendi içlerinde muhalefete izin vermeli, kongrelerde adaylar ve politik görüşler yarışabilmelidir. CHP’den farklı olarak devrimci partilerdeki çeşitli politik görüşlerin yarışmasına olanak sağlanmalı, parti içi kadro değişiklikleri ve emekçi halka demokratik yoldan devrimi gerçekleştirmek için teorik düzeyi yükseltmeleri ilerici bir ittifak için hazırlığın önemli kilometre taşlarıdır.

Daha da önemlisi, bir devrimci siyasi hareket eğer gerçekleşecek ittifaklardan başarılı sonuçlar almak istiyorsa şu üç önemli unsuru içselleştirmeli; geniş kitlelerce kabul görecek sistematik devrimci düşünce ve ideolojiyi sahiplenmiş, ikna gücü yüksek ve güven veren önderler ve hareketi topluma yayabilen nitelikli kadroların seçilip öne çıkartılması.

Partilerdeki ön hazırlıklara birde ittifak için programatik çalışmalar eşlik edebilmeli. Eğer sol bileşenler arasında birlik iradesi güçlenirse taraflar aralarında tartışıcakları hedefler olacak. Bu süreç hakkında şimdden bir şey söylemek çok zor ancak bizim dışımızda gelişeceği kesin. Herşeye rağmen biz şimdiden kamuoyunca bilinen ve programa girmesinde yarar gördüğümüz bazı yakıcı sorunları vurgulamak ve kimi soruları formüle etmek istiyoruz.

Bunlar sırasıyla; cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştirmek, Kürt sorunun barışçı çözümü, Alevi sorunu konusunda, kadın, çevre ve deprem konularında, temel hak ve özgürlükler konusunda ne düşünülüyor ve bu sorun alanlarına ilişkin nelerin yapılacağı topluma deklere edilmeli. Katılım, paylaşım ve tanınma konularında tutum ve davranışlar net olmalı. İşyerlerinde demokrasi, yapay zekanın üretime katılma biçimi, neoliberalizm karşıtı ekonomik ve finans politikalar, AB üyelik meselesi ve Ortadoğu’daki gelişmeler, tarikatlar, diyanet işleri, din devlet ilişkisi başta olmak üzere önemli konulardaki bakış ve tutumlar şimdiden belirlenmeli. Savaşlarla kuşatıldığımız bu dönmede dış politika ve barış konusunda ne düşünülüyor, nasıl davranılacak? Bütün bu ve benzer konulardaki söylem, tutum ve davranışlar netleştirilmelidir. Devletteki yolsuzluk, yozlaşma ve hukuksuzluk üzerine nasıl gidilecek? Daha çok kazanandan daha çok vergi alınıp, orta sınıfın ve yoksul kesimin vergi yükünün hafifletilmesi; kaliteli ve ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerinin kaliteli verilmesi ve bunlarla ilgili projelerin hazırlanması vs.

İttifak için programatik ilkeler belirlenirken hiç kuşkusuz şu üç nokta önem kazanacak; birincisi politik amaçların net ortaya konulmasıdır. İkinci olarak, aktif, etkin, verimli ve sonuç alıcı program ve projelerle ortaya çıkılması ve üçüncü, söz konusu projeleri hayata geçirecek nitelikli kadrolarla yürümek.

Sol için en kötü şey halkın çözüm bekleyen sorunlarında görüş geliştirmemesi veya muğlak formüller üretmesi. Madem Özgür Özel’in CHP’si değişimin içine girdi ve sola yöneldi o halde HEDEP ve devrimci sol hiç zaman kaybetmeden onu ittifaka çekebilirse emekçi halk yığınlarında tahminlerin ötesinde geniş destek bulabilir.

-Merdan Yanardağ, CHP Üzerine Notlar-I,II, III, IV, Birgün, 29.11.2023

– Ahmet Özer, CHP Kurultayı, değişim, geçmiş ve gelecek, politikyol, Kasım 10, 2023

– Mahmut Aslan, CHP ve parti içi demokrasi, Kasım 16, 2023

– Mehmet Tomanbay, Tarihin sarkacı sola yöneldi, politikyol, 17.11.2023

QOSHE - Özgür Özel’le gelen değişim ve sağ ve sol üzerindeki etkileri - Mehmet Taş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özgür Özel’le gelen değişim ve sağ ve sol üzerindeki etkileri

6 17
01.12.2023

MEHMET TAŞ / LONDRA – CHP’nin son büyük kurultayında Özgür Özel’in başkan seçilmesi ve MYK’ya genç bir kadronun gelmesiyle parti, geçmişteki atıllığından ve başarısız kadrolarından kurtuldu. Yönetime gelen yeni kadro söz ve eylemleriyle güncel politikalarında gözle görülür farkındalık yaratmaya başladı.

Özel’in önderliğinde Parlamentoda adalet nöbetleri başladı, Sokaklardaki demokratik direnişlerin “önünde ve arkasında “olacağını söyledi ve yaptı. Diktatöre ve otoriter rejime en ağır eleştirileri yapmakla kalmadı, Anayasaya ve dolayısıyla meclise dokunursan “dünyayı sana dar ederiz” diyebilecek kadar cesaretli ve kararlı olduğunu gösterdi. Özgür, Selahattin Demirtaş’a ve Osman Kavala ’ya selam gönderdi, Hrant Dink ’in acısını yüreğinde taşıdığını içtenlikle belirtti.

Özellikle şu sözleri tarihe geçecek niteliktedir; “Bundan sonra emek ve sermaye karşı karşıya gelmişse emeğin yanındayız. Güçlüyle güçsüz karşı karşıya gelmişse güçsüzün, haklıyla haksız karşı karşıya gelmişse haklının yanındayız.” Demesi CHP’nin sola doğru yöneldiğinin ve sert muhalefete hazırlandığının kanıtıdır. Yorulmuş, yıpranmış ve de yenilgiyi iyi yönetemeyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi yerini Özgür Özel ve İmamoğlu ikilisine bırakması diktatörlüğe karşı mücadeleyi sağla uzlaşarak değil solda demokrasi güçlerine yakınlaşacağının sinyalleriydi.

Özel’in a takımında genç ve de kadın üyelerin arttırılmış olması umut vericidir. Açıklanan 24 kişilik MYK’da konusunda uzman birçok ismin bulunması etkili bir muhalefet yapabilmenin umudunu arttırıyor.

Fakat değişimle gelen bu olumlu gelişmeler doğaldır ki ciddi eksiklikleri ve olumsuzlukları da beraberinde taşıyor.

Bunlardan bazılarını not etmek gerekirse; Özel partide nitelik ve de doğru kadro seçimini tüm parti aparatlarına henüz yaymış değil. Kendisinden önceki yönetimin arkasında durması, yanlış politikalarını onaylayarak partinin başına gelmiş olması, parti içinde muhalefet yaparak makro ekonomik ve siyasi görüşlerini kamuoyu ile paylaşmamış olması ve sorun çözmedeki kapasitesinin kamuoyunda bilinmemesi akılda tutulması gereken olumsuzluklar arasında.

Özel değişim rüzgarını arkasına alarak muhalif partileri çekim merkezine alabilmesinin yolu politik analizcilerin vurguladıkları çeşitli önerilerin pratikte cesurca uygulamasına bağlıdır. Bunlardan bazıları:

Anti demokratik uygulamaların dayanağı olan 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasını değiştirerek tüzükte yapılacak değişiklikle parti içi demokrasinin uygulamaya konulması. Bu yasaya rağmen ön seçimin zorunlu hale getirilmesi mümkün, Genel Başkan’a verilen mutlak gücün kırılarak MYK ve PM’nin güçlendirilmesi, iki dönem kuralının getirilmesi, siyasi etiğin güçlendirilerek nepotizm önüne geçilmesi, yolsuzluğa bulaşmış vekillerin geri çağrılması ve dolayısıyla parti........

© Açık Gazete


Get it on Google Play