Ülkemizde her seçim dönemi çok önemli sayılır.

Çünkü her yönde değişmeye açık, dinamik bir ülkedir Türkiye.

Bazen ileri gider, bazen duraklar, bazen geriler tarihin durdurulmaz akışı içinde.

Bu süreçte, sosyo ekonominin genel gelişim ortamında yöneticiler, seçimle göreve getirilmiş kişiler son derece önemlidir.

Toplumsal ilerlemenin sübjektif ögeleridir onlar.

***

Yapılan genel ve yerel seçimlerde ülke ve kent için karar verenler ya görevlerini sürdürür ya da değişebilir.

Ülkenin ve kentlerin yönelimini belirledikleri gibi onları seçen bireylerin ve toplumun umutlarını ya da umutsuzluğunu açığa çıkarır.

Yönetenler kendi sınıfsal durumlarına, çıkarlarına ve ait oldukları partilerin programlarına göre sahip oldukları konumları korumak amacındadır.

Muhalifleri yine kendi sınıfsal durumlarına, çıkarlarına ve ait oldukları partilerin programlarına bağlı olarak iktidar olanın yerine geçmek için mücadele ederler.

Siyasal iktidar demek belirleme, karar verme gücü demektir.

Türkiye 85 milyon nüfusu, 2023 yılına göre 1 trilyon 154,6 milyar dolarlık Gayri Safi Hasılası olan büyük bir ülkedir.

Bu ülkeyi ve kentlerini bugün “seçimli demokrasi” ile belirlenecek kişi, kişiler yönetecektir.

Tabii ki bağlı oldukları toplumsal güçlerle ilintili olarak.

***

Seçimlerin gündemini ülkenin güncel sorunları ve toplumun beklentileri belirler.

Yaşama koşullarından hoşnut olmayanlar daha rahat bir hayat sağlamasını bekler yöneticilerden.

Özgürlüklerinin kısıtlı olduğunu düşünenler bunun değişmesini umar.

Özgürlük olmadan insanlık olmaz!

Yıllardır süren hayat tarzı tartışmalarında herkes kendi konumunun korunmasını ister.

İdeolojik olarak toplumu değiştirmeyi hedefleyenler için seçimler insanları ikna etmenin aracıdır.

Kapitalizmin sosyo ekonomik çerçeveyi çizdiği ülkelerde “seçimli demokrasi” ortamı aşağı yukarı böyle şekillenir.

***

Türkiye Batı Asya’nın, Doğu Avrupa’nın, Orta Doğu’nun, Akdeniz’in ekonomik, toplumsal, siyasal, uluslararası ilişkiler bağlamında belki de en hareketli ülkesidir.

Yaşanan olaylarla, tarihsel süreç içinde sanki toplumsal bir laboratuvar gibidir.

Ülkenin zaman zaman içinde olduğu savaş ortamı, dış tehditler, bölücülük denen olguyla ilgili girişimler, terör eylemleri, şiddet insanlarımızın güvenliklerinin sağlanmasını baş köşeye oturtur.

Doğal olarak insanlar güvenli bir ortamda yaşamak ister. Yöneticilerden bunu gerçekleştirmelerini bekler.

Ülke ve kişi güvenliğini korumak, sürdürmek pahalı bir iştir.

Ülke kaynaklarının önemli bir kısmını emer.

Dünya’da barışının kalıcı hale gelmesine, eşitlikçi ve üstün erdemli toplumlar oluşuncaya kadar bu böyle gidecektir.

Seçmenlerin tercihinde kendilerinin güvenli bir ortamda yaşamalarının, güvenliğinin sağlanması Türkiye gibi ülkelerde en önemli konudur.

İnsanlar yöneticilerden her şeyden önce ölmemek, öz yaşamlarının korunmasını ister.

***

Ülkemizde toplumsal ilerleme kapitalizmin gelişmesiyle sağlanmaya çalışılıyor.

Böyle bir sistemde ülkenin kalkınması, milli gelirin artması, bunun adaletli bir şekilde bölüşülmesi kapitalizmin egemen olduğu ülkelerde her zaman sorun olmuştur.

Patron çok kâr etmek, kârını güvence altına almak; çalışanlar emeklerinin karşılığını edinmek isteyecektir.

Bu da zaman zaman çatışmalara yol açar.

Seçimle göreve gelen karar vericilerin yönettiği Devlet bu çatışmalarda, oluşturulmuş yasalara bağlı olarak ya da olmayarak çoğunlukla patronların yanındadır.

Ülke için çok öncelerden beri yol belirlenmiştir çünkü. Kapitalizm korunacak, işleyecektir.

Ülkenin genel sorunlarıyla ilgili sıkıntılar olduğunda ya da karar vericilerin yanlış kararlar verdikleri durumlarda fatura hep çalışanlara ya da dar gelirlilere ödetilir.

Sistemin sürdürülebilir olması, bekası buna bağlıdır.

Sermaye, sermaye birikimi olmazsa kapitalizm olmaz.

Bu sorunların krize, buhrana dönüştüğü ortamlarda dar gelirliler için durum yaşama koşullarının daha da kötüleşmesine, geliri daha iyi olanlar için ise gelirlerinin artmasına rağmen güvensizliğe dönüşür.

Ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik kriz: enflasyon, pahalılık, paranın durmadan değer kaybetmesi, yurttaşların alım gücünün sürekli gerilemesi, nerdeyse açlık sınırını aşması derin toplumsal huzursuzluğa yol açılışın nedenidir.

Açlık her türlü oyunu bozar!

Halk arasında söylenen sevimsiz bir atasözü vardır: “Aç köpek fırın deler!”

***

Toplumlar tarihsel gelişim süreci içinde kendilerine düşünsel kavramlar geliştirmiştir.

Var oluşlarını anlamak ve anlamlandırmak için dinsel inançlar ve buna bağlı yaşam tarzı çerçeveleri çizmişler, toplumsal sınıflar çıkarları için kuramlar, her ikisi de sonsuz olumlu bir dünya kurma ve yaşama denklemleri oluşturmuşlardır.

Hatta bu düşünce ayrıntılarına kadar şekillendirilmiştir.

Bu düşünsel olguların, ideolojilerin toplumun yöneticilerini, karar vericileri “seçimli demokrasi” ile belirlerken çok etkili olacağı, olduğu açıktır.

Herkesin kendine göre bir ütopyası, cenneti vardır!

Tercihlerin ortaya çıkmasında bu algının büyük payı bulunur.

***

Seçimli demokrasilerde söz döner dolaşır, karar verici adaylarının kimliklerine, kişiliklerine yönelir.

Toplumun kendini yönetecek kişi ya da kişi gruplarının kimliği, kişiliği önem kazanır.

“Seçimli demokrasilerde” seçmenin dikkati seçilmeye aday kişi, kişiliklere de odaklanır.

Toplum, kullanacağı oyla da olsa bir eylemde bulunacaksa peşinden gideceği önderlerin kişiliğine bakar.

Onların güvenilir insanlar olmasına özen gösterir.

Hatta kişiliğini yansıttığı düşüncesiyle; giyimine kuşamını, söz söyleme üslubunu, insan ilişkilerini gözler.

Tatlı dilin yılanı deliğinden çıkardığını, umut vermenin seçmenin umut etmesini sağlayacağını, umut etmenin de yaşamı kolaylaştıracağını unutmadan!

***.

Önümüzde yine bir seçim var.

Her siyasal seçimde olduğu gibi halk ya var olan yöneticileri değiştirecek ya da onların göreve devam etmelerine karar verecek.

Genel politik bakışları ile somut yaşama koşullarını birlikte değerlendirecek.

Bu seçimle birlikte karar verici olarak seçecekleri kişi, kişilerin güvenlikleriyle ilgili duruşlarını, kendi yaşama koşullarının iyiliği ya da kötülüğü ile ilgili tutumlarını, bağlı oldukları düşünce ve yaşam tarzını, kişiliklerini oylayacak.

Var olan nesnel koşullar oylamadaki tercihi açığa çıkaracak.

Tabii ki seçim ortamına anormallikler karışmazsa. Manipülasyonlar olmazsa!

***

Evet!

Karar verme zamanı kapıda!

Ya güvenlik!

Ya açlık ya da tokluk!

Ya ideoloji!

Ya da seçilecek kişinin niteliği!

Ya da bu tercihleri besleyecek hukuk, çevre, yardımlaşma, kadın sorunları gibi çok ciddi ek başlıklar!

Hadi Bakalım!

QOSHE - Seçimlerde ne oylanacak: güvenlik, açlık, ideoloji yoksa bireysel nitelik mi? - Sefa Taşkın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçimlerde ne oylanacak: güvenlik, açlık, ideoloji yoksa bireysel nitelik mi?

8 7
03.03.2024

Ülkemizde her seçim dönemi çok önemli sayılır.

Çünkü her yönde değişmeye açık, dinamik bir ülkedir Türkiye.

Bazen ileri gider, bazen duraklar, bazen geriler tarihin durdurulmaz akışı içinde.

Bu süreçte, sosyo ekonominin genel gelişim ortamında yöneticiler, seçimle göreve getirilmiş kişiler son derece önemlidir.

Toplumsal ilerlemenin sübjektif ögeleridir onlar.

***

Yapılan genel ve yerel seçimlerde ülke ve kent için karar verenler ya görevlerini sürdürür ya da değişebilir.

Ülkenin ve kentlerin yönelimini belirledikleri gibi onları seçen bireylerin ve toplumun umutlarını ya da umutsuzluğunu açığa çıkarır.

Yönetenler kendi sınıfsal durumlarına, çıkarlarına ve ait oldukları partilerin programlarına göre sahip oldukları konumları korumak amacındadır.

Muhalifleri yine kendi sınıfsal durumlarına, çıkarlarına ve ait oldukları partilerin programlarına bağlı olarak iktidar olanın yerine geçmek için mücadele ederler.

Siyasal iktidar demek belirleme, karar verme gücü demektir.

Türkiye 85 milyon nüfusu, 2023 yılına göre 1 trilyon 154,6 milyar dolarlık Gayri Safi Hasılası olan büyük bir ülkedir.

Bu ülkeyi ve kentlerini bugün “seçimli demokrasi” ile belirlenecek kişi, kişiler yönetecektir.

Tabii ki bağlı oldukları toplumsal güçlerle ilintili olarak.

***

Seçimlerin gündemini ülkenin güncel sorunları ve toplumun beklentileri belirler.

Yaşama koşullarından hoşnut olmayanlar daha rahat bir hayat sağlamasını bekler yöneticilerden.

Özgürlüklerinin kısıtlı olduğunu düşünenler bunun değişmesini umar.

Özgürlük olmadan insanlık olmaz!

Yıllardır süren hayat tarzı tartışmalarında herkes kendi konumunun korunmasını ister.

İdeolojik olarak toplumu değiştirmeyi hedefleyenler için seçimler insanları ikna etmenin aracıdır.

Kapitalizmin sosyo ekonomik çerçeveyi çizdiği ülkelerde “seçimli demokrasi” ortamı aşağı yukarı böyle şekillenir.

***

Türkiye Batı Asya’nın, Doğu Avrupa’nın, Orta Doğu’nun, Akdeniz’in ekonomik, toplumsal, siyasal, uluslararası ilişkiler bağlamında belki de en hareketli ülkesidir.

Yaşanan olaylarla, tarihsel süreç içinde sanki toplumsal bir laboratuvar gibidir.

Ülkenin zaman zaman içinde olduğu savaş ortamı, dış tehditler, bölücülük denen........

© 12punto


Get it on Google Play