Philip K. Dick
1984-86 arasında tam bir takıntı halinde bilimkurgu okumaya başlamıştım.
Öylesine sardırmıştım ki okumaya, bir ara işi filan da bıraktım.
O aralar Hürriyet Ankara büroda ekonomi muhabiriydim ve gayet tabii ki yine müdürüm Ertuğrul Özkök idi.
Öyle anlaşılıyor ki onun müdür olarak bulunduğu yerlerde bulunmak gibi bir takıntım da vardı benim, bu ast-üst ilişkisindeki istikrarlı sürekliliği başka türlü açıklamak mümkün değil bence.
Belki de üst olarak başka bir insanın beni çekmesi mümkün olmadığı gerçeğinin de bu süreklilikte payı olabilir, şimdi düşünüyorum da.
Düşünsenize, muhabirim ve her gün gazeteye düzenli olarak geliyorum ama hiç haber yazmıyorum. Büronun bir köşesinde ha bire bilim kurgu romanlarını deviriyorum birbiri ardına.
Üç ay mıdır beş ay mıdır, şimdi unuttum hiç sesini çıkartmadı Ertuğrul Özkök bu duruma.
Sinir krizimin geçmesini bekledi, gerçi krizim geçmedi ama ara verdi, bu aralarda da haber bile yazdım ben.
***
Neyse diyeceğim o ki bilimkurgu literatürüne hákimiyetim vardı bir aralar, hâlâ da ekolleri ucundan takip etmeye çalışırım.
Bütün o muhteşem yazarlar arasında bir tanesi, Philip K. Dick, son derece çekiyordu beni.
Olağanüstü bir hayal dünyası vardı adamın.
Şimdi bilimkurgu yazarı söz konusu olduğundan belki de siz ‘‘Ne var bunda onların hepsi olağanüstü hayal gücüne sahiplerdir’’ diyeceksiniz.
Genelde haklı da olursunuz bu şekilde tepki göstermekte ama bu sefer durum başka.
Philip K. Dick’in romanlarında insanı gerçekten........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein