Kırmızı Çizgi Çekmek: Sessiz Olgunluğun En Güçlü Hâli
Hayatım boyunca kırmızı çizgileriyle tanınan biri olmadım. Ne ailede, ne işte, ne dostluklarda… Diplomasi bana köşeleri yumuşatmayı, ortak zemin aramayı, gerginliği tırmandırmadan çözüm üretmeyi öğretti. Uzun yıllar bu yaklaşım ilişkileri korudu, işleri kolaylaştırdı.
Ama zaman içinde şunu fark ettim: Siz kendi kırmızı çizginizi çizmezseniz, kimse sizin yerinize çizmez.
Ve sınırın olmadığı yerde ihlaller kaçınılmaz olur.
Hayat bir noktadan sonra insana ritmini, sınırlarını, ihtiyaçlarını daha net gösteriyor. Gençlikte erdem gibi görünen esneklik, yıllar geçtikçe yıpratıcı bir bedel hâline gelebiliyor. “İdare etmek”, “arabulmak”, “sessizce halletmek” derken insan kendi ihtiyaçlarının geri plana düştüğünü, sesinin kısıldığını fark ediyor.
Bir gün iç ses daha yüksek konuşmaya başlıyor:
“Burası artık sana iyi gelmiyor. Burada bir çizgi çekmelisin.”
Ben kırmızı çizginin değerini böyle öğrendim.
Bugün kırmızı çizgi dediğim şey, öfkeyle örülmüş bir duvar değil.
Daha........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein