Mış Gibi Olmayan Bir Hayat
Ekleyeceğim yazıya rastlayınca, amacının hayatı ‘kolay bir şeymiş gibi yaşamak’ olmadığını düşündüğüm bir kadının – öne sürülen günlük gaileleri kastetmiyorum tabiî- yazının sonundaki bir paragrafta özetlenişinden etkilendim.
Woody Allen, Diane Keaton’ın 11 Ekim 2025’te 79 yaşında ölmesinin hemen ardından, onun için duygusal bir anma yazısı kaleme almıştı.
Allen, Keaton’ı “büyülü” bir kişi olarak tanımladı ve ilk tanıştığı an’ı hatırladığını yazdı, ona ne kadar çabuk aşık olacağına inanamayacağını belirtti.
Yazısını, “Bir zamanlar Diane Keaton’ın olduğu bir dünya vardı; şimdi ise yok- dünya daha kasvetli” sözleriyle bitirdi.
Huzurlu uyusun.
“Kendini gerçekten tanıma dürtüsüyle beslenen, boyun eğmez tekilliği, onu en derin duygularına -ve nihayetinde her zaman olmak istediği sınırsız, verici benliğe- ulaştırdı.”
Diane Keaton anne olana kadar, sevgide yetersiz biri olduğundan endişe ediyordu.
Yaklaşık 50 yaşında Cannes’dan eve dönerken sarsıntılı bir uçuşta kendini dehşet içinde buldu.
Uçmaktan nefret ediyordu; türbülans onu paniğe sürüklüyordu.
Tanıtımından döndüğü filmi eleştirmenlerden ölçülü başarı kritikleri almıştı -yıllar süren vasat değerlendirmelerden sonra bir rahatlama- ama hayatını gözden geçirdiğinde kendini yalnız hissediyor, evdeki huysuz köpeğini özlüyordu.
Nasıl olmuştu da özlemini çektiği tek varlık o olmuştu?
Ve bu korku anında elini tutacak sevgi dolu bir partner neredeydi?
Eve vardığında, annesinden edindiği uzun soluklu bir alışkanlıkla günlüğüne yazarak kendini toparladı; annesi düşüncelerini 40 yıl boyunca titizlikle kayda geçirmişti.
Keaton, kendini nasıl bu noktada bulduğunu ve hayatında daha fazla risk alması gerekip gerekmediğini düşündü; “özellikle mahremiyet etrafında dönen riskler,” diye yazdı anı kitabı Then Again’de.
“Alma tarafında daha az beklentiyle yaşanan, farklı bir sevgi türüne götürecek ya da götürmeyecek bir karar vermem gerektiğini biliyorum” diye yazdı; hayâl kırıklıklarına gönderme yaparak.
İşte o zaman bir bebeği evlat edinmeye karar verdi.
50 yaşında, kızı Dexter’ın; 55 yaşında ise oğlu Duke’un annesi olmak, içindeki huzursuzluğu dindirdi.
Annelik ona kolay gelmişti, kucaklayıcıydı, eğlenceliydi, tamamen içindeki bir histi.
Çocuklarının ürettiği neredeyse her şeyi sakladı — resimler, kartlar, proje kırıntıları — ayrıca onlara ara sıra yazdığı mektupları da (bunların birkaçını Then Again’e aldı); aralarındaki “50 yıllık yaş farkının bariyerlerini aşma” çabaları, kim olduğuna dair açıklamalar ve özürlerdi bunlar.
Tek başına, ileri yaşta........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel