menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ankara’da Suriye Asabiyeti Artıyor: Hem SDG Hem İsrail

72 0
12.12.2025

Milli Savunma Bakanı Yaşar GÜLER, TBMM Genel Kurulunda Bakanlığının 2026 yılı bütçesini savunurken, Suriye’de hiçbir terör yapılanmasına izin verilmeyeceğini vurguladı. (Foto: TBMM)

Ankara’da Suriye asabiyeti, birbiriyle bağlantılı iki düzlemde artıyor. Biri, İsrail’in Ahmed Şara yönetimi ve Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğü üzerinde kurduğu askeri baskı. Diğeri de SDG’nin yan gözle İsrail desteğini gözeterek PKK ile hiç ilgisi yokmuş gibi silah bırakma sürecini üstüne almaması, “Terörsüz Türkiye” sürecini sekteye uğratması. Bu durum, Ankara’nın artık bir değil iki maddede özetlenebilecek “kırmızı çizgisini” zorluyor.
1- Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğünün bozulmaması,
2- Suriye’den Türkiye’ye güvenlik tehdidi gelmemesi.
Aslında -birazdan açacağım- bu iki koşulun zorlanması, Türkiye’nin süreçle ilgili üç kurumundaki faaliyetin artmasına, mesajların sertleşmesine yol açıyor.

1- Sürecin koordinasyonundan MİT Başkanı İbrahim Kalın sorumlu. Süreç ilerledikçe PKK lideri Abdullah Öcalan’dan gelen mesajlar ile DEM’den yapılan açıklamalar örtüşmemeye başladı. Öcalan’ın SDG’yi ikna etme iddiasındayken, çifte anlamlı üslubuyla aslında SDG’ye fren yaptırmaya çalıştığı kuşkusu var. İmralı’dan salıverilen PKK’lı Veysi Aktaş’ın süreçteki rolü dikkat çekiyor. MHP’li Feti Yıldız’ın, tam da 13 Aralık’taki DEM Parti İmralı heyetini oluşturan Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın (Öcalan’ın avukatı Faik Özgür Erol ile birlikte) Devlet Bahçeli ziyareti öncesinde AK Parti yönetimi ile aynı sözcüklerle “Bütün unsurları silah bırakmadıkça olmaz” demesi bu çerçevede, aralık kapı bırakmama hamlesi olarak okunmalı.
2- Yıldız’ın açıklamasıyla aynı 12 Aralık günü, TBMM’de 2026........

© yetkinreport.com