menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BATLAMA DERESİNDE ÇİMMEK

9 1
15.11.2025

Çimmek… Sadece suya girip çıkmak değil, bir anlığına bütün dünyayı üzerinden silkeleyip yeniden doğmak gibi bir şeydir.
Bazen denizde, dalgaların tuzlu sarılışında; bazen bir dere kenarında, suyun buz gibi berraklığında; bazen de bir gölette, etrafı sessizlikle çevrili…
Çocukken çimmek, yaz tatilinin en heyecanlı anıydı. Önce ayak parmaklarımızı suya dokundurur, soğukla hafifçe irkilir, sonra “hadi” deyip bir hamlede kendimizi serinliğe bırakırdık. Su başta nefesimizi keserdi, ama birkaç kulaç sonra bütün kaslarımız gevşer, kalbimiz hafiflerdi.
Çimmek, sadece bedeni değil, zihni de arındırır. Gözlerinizi kapadığınızda suyun teninize değen hafifliği, kulaklarınızda duyduğunuz o uğultulu sessizlik, zamanın yavaşladığı hissini verir. Sudan çıkınca güneşin sıcaklığıyla birleşen o hafif ürperti… İşte, bütün günün yorgunluğunu unutturan asıl mutluluk odur.
Bugün, şehir hayatının telaşında “çimmek” kelimesi belki basit bir eylem gibi gelir. Ama aslında o, doğayla kurulan en samimi temaslardan biridir. Suya bıraktığın her adım, biraz geçmişe, biraz huzura, biraz da kendine yaklaşmaktır.


BATLAMA DERESİNDE ÇİMMEK
Çocukluğumuzda, yaz güneşinin kavurduğu Giresun/Çukurköy'den biraz uzaklaşıp çoğunlukla Enligöl dediğimiz gölde çimmek için, sessiz ve serin Batlama Deresi'nin yolunu tutardık. Taşlı dere yatağının üzerinde küçük ayak izlerimiz, suyun berraklığında dalga dalga yayılırken, içimizde tarifsiz bir heyecan olurdu.
Ayak parmaklarımızı suya değdirir, buz gibi soğuklukla irkilir, ama cesaretimizi toplayıp derinlerine doğru bir adım atardık. Suyun serinliği bedenimizi kapladıkça, tüm sıcağı ve yorgunluğu unutur, sadece o anın huzuruyla dolar kalırdık.
Dere kenarındaki kayaların üzerinden atlayarak suya düşmek, suda yarışmak, küçük taşları avuçlamak… Hepsi çocukluğun saf mutluluğuydu. Suyun altından geçen güneş ışıkları,........

© Yeşilgiresun