GEMİLERDE TALİM VAR (1)
İstanbul yeryüzü kentlerinden. Kimbilir kaç milyon kişide birbirine benzemeyen İstanbul imgesi vardır. Güzel yurdumun güzel yurttaşları... Tümünün de İstanbul imgeleri vardır çocukluk yıllarından başlayan. Bir görüntü. Bir görünüm. Bir ışık. Bir, yakınlık.
Bir sevgi. Giderek, yıllar içinde çoğalan görünümler... Kavuşmayı da ayrılığı da bütünleştiren İstanbul duyguları, İstanbul görüntüleri...
Bendeki İstanbul imgesi 1960'lı yılların başında başlar. Fındık kurutma ayı. Babam harman altından kaldırdığı çeçleri savuruyor kürekle. Eşikte oturuyorum, belki de patlangıçla, belki de mantar tabancasıyla oyalanıyorum. Sıcak mı sıcak... Ha bire savuruyor babam, cayır cayır güneşin altında. Bir terliyor bir terliyor... Yıldır yıldır parlıyor apak başı babamın. Gene berberliğini konuşturmuş, ciletle kazımış saçlarını... Ak düşmeye başlayan saçlarını...
Küt diye gitti babam. Sıcaktan, yorgunluktan, terden çatladı sanki, o çalışkan babam düştü yere, upuzun kaldı. Bendeki ağlayışlar, anam Rabiya Günay'daki koşuşlar, bağırışlar.
Ne yapacağımızı bilememenin buzgunu. Amcamın. Mehmet Amca'mın kızı. Kadun Abla. Yetişiyor Hızır gibi, yel gibi, yıldırım gibi. Aşağıdaki dereden, derenin yanındaki........
© Yeşilgiresun
visit website