menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ekonomik ve toplumsal refahta geri düştük

37 0
latest

Gelişmekte olan ülkelerin hedefi, iktisadi ve sosyal kalkınma sağlamak ve gelişmiş ülke statüsüne ulaşmaktır. Kalkınma yalnızca fert başına gelir artışı demek değildir. Öyle olsaydı, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gelişmiş ülke statüsünde olurlardı.

Bugünkü siyasi, sosyal ve ekonomik anlayışla Türkiye’nin gelişmiş ülke düzeyine çıkma olanağı yoktur.

1.Gayri Safi Yurt içi hasılada Potansiyel büyümenin çok altındayız.

İMF 2025 yılı gelişmekte olan ülkelerde büyüme tahmini yüzde 3,8’dir. Türkiye için ise 3,2’dir. OECD Türkiye büyüme tahmini daha yüksek, 3,6’dır. Hindistan 6,6’dır.

Türkiye’nin imkânları daha fazladır ve dinamik bir ekonomiye sahiptir. Büyüme potansiyeli yüzde 3 yüzde 4 büyümenin üstündedir.

Büyüme neden potansiyelin altındadır;

Üretim yapımız giderek artan ölçüde ithal girdiye bağımlı hale geldi. İthal girdi oranı yüzde 40 ise, 100 katma değer yerine 60 katma değer üretiyoruz demektir.

Cari açık yoluyla kaynak kaybediyoruz. Beşeri sermaye (Beyin göçü) ve sermaye çıkışı ile, yatırım ve üretim imkanlarımız daraldı. Büyüme daha düşük çıkıyor.

Kamu- özel işbirliği yoluyla, bütçe kaynakları ipotek altına alındı. Bütçede de yatırım imkânları daraldı.

2.Tek başına büyüme, kalkınma demek değildir.

Ekonomik kalkınma, büyümeyi de içine alan daha geniş bir kavramdır. Ekonomik büyüme yanında, kişi başına düşen doktor sayısı, çocuk ölüm oranı, kişi başına düşen gazete, okuma oranı, öğretmen sayısı gibi ölçütlerle çevre şartlarının iyileşmesi de kalkınmanın birer göstergesidir.

Ayrıca kalkınma olması için teknolojik gelişmenin de sağlanmış olması gerekir.

Demokrasi ve Hukukta kalkınmayı ve toplumsal refahı destekleyen önemli bir unsurdur. Gelir artışı yüksek ve fakat yaşam kalitesi düşük, katılımcı demokrasiye sahip olmayan bir toplum gelişmesini tamamlamış bir........

© Yeniçağ