menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Bekle-gör’ün kör noktası: Tarihin eşiğinde duranların sorumluluğu

9 0
17.11.2025

Kürt özgürlük hareketini yalnızca ulusal bir talep çerçevesinde değerlendirmenin bugün Türkiye’nin önünde beliren önemli fırsatları doğru okumayı zorlaştırdığı görülmektedir. Bu hareket, elbette “bir halkın kendi kaderini tayin” iradesini içerir; ancak bunun ötesinde, sosyal, sınıfsal (komünal) ve toplumsal dönüşümü hedefleyen, bölgesel dinamikleri de etkileyen daha geniş bir çerçeve sunmaktadır. Gelişen şartları dikkatle analiz eden ve demokratik sosyalizme yeni bir zemin oluşturan bu paradigma, Türkiye’nin geleceği açısından kapsamlı bir perspektif sağlamaktadır. Bu yönü göz ardı etmek, sadece ideolojik bir daralmayı değil, aynı zamanda tarihsel tecrübelerden yeterince faydalanmamayı da beraberinde getirir.

Cumhuriyet’in erken döneminde Şeyh Sait isyanının yalnızca “asayiş” boyutuyla ele alınması, bu durumun çarpıcı bir örneğidir. Ankara, o dönemde meseleyi sosyolojik ve siyasal bağlamıyla bütünlüklü değerlendirmek yerine güvenlik merkezli bir yaklaşıma yönelmiş; böylece çözümün müzakere zemininden uzaklaşmasına istemeden de olsa katkı sunmuştur. Bu tercih, uzun vadede bölgede süregelen gerilimin zeminini de oluşturmuştur. Geniş kapsamlı bir dönüşüm ihtimali dar bir kategoriye sıkıştırılmış; sonuç, toplum açısından ağır bedeller doğuran bir istikrarsızlık olmuştur.

Benzer bir yanılgı, sosyalist hareketlerin tarihinde de karşımıza çıkar. 1936 İspanya İç Savaşı sırasında sosyalist, anarşist ve komünist gruplar arasında ortaya çıkan........

© Yeni Yaşam