menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

CEHALETİN DİNÎ-AHLAKÎ- SİYASÎ HAYATA VERDİĞİ ZARARLAR

20 0
09.12.2025

Gerçek ve hakikat kelimelerini, günlük hayatta aynı anlamda ve birbirinin yerine kullanırız. Aslında farklıdırlar. Var olan, olan, olmuş olan, olmakta olan gerçektir. İnsandaki muhatap alanı duyularımız ve algı yeteneğimizdir. Algı gücümüzün sonucu, bilmek, bilmeye çalışmaktır. Kendi bedenimiz dahil, tabiatta görünen her şey gerçektir. Oluşumlar eğer duyularımızın, algımızın ve bilgilerimizin alanına giriyorlarsa gerçektirler. Gerçek kabaca bir fotoğraftır, fotoğrafın fizikî ve kimyevî yapısıdır. Fakat bir de fotoğrafın önceki yüzü vardır. Yani fotoğraf oluncaya kadarki gerçeği, fotoğrafı çeken ve kimliği, ustalığı, özelliği, tab odasında (karanlık odada) neyi nasıl kullandığı, önceki gerçektir. Gerçek içindeki bu gerçeğe hakikat denmiştir. Maddenin fakat daha çok canlıların ve özel olarak insanın gerçeği ve hakikati, bizi sınır ötelerine götürür. “Nasıl?”lar gider, “Niçin?”ler başlar. Gerçeği bilmek ve uyum sağlamak, araştırmak, daha çok bilmek söz konusu iken, anlamaya çalışmak ve kabul etmek devreye girer.

Cehalet; gerçeğe ve hakikate karşı takınılmış olumsuz tavır, gerçek ve hakikatten gaflettir. Çoğu kez üzerlerini örtmektir. Kimimiz bunu zanla yaparız. Kimimiz bu cehaleti tembellikle yaparız, kimimiz açık veya gizli kibirle. Kibirle ve benlikle yapılanlar bizi cehaletten ihanete taşıyabilir.

Anahtar kelimelerimizden biri de ahlaktır. Ahlak, tabiata ve toplum düzenine, gerçeğe ve hakikate uyumdur ve davranışın iyi örnek teşkil etmesidir. Mesela yalan, gerçeğe ve hakikate aykırılıktır. Tabiat ve toplum düzenine de zıtlıktır. Bilerek gerçeklerin yerini değiştirmek, düzeni bozmaktır. Bunu yaparak karşısındakini kandırmaktır. Örneklik ise herkesin yapması gereken bir örnekliktir. Doğru olmak, iyilik etmek, yardım etmek vb. gibi. Hile yapmak, dedikodu, fesatçılık ve fitnecilik yapmak, yalan, gıybet vb. ise ahlakî olmayanlardır. Tabiata, topluma, gerçeğe ve hakikate aykırılıktır. Allah’ın sünnetine (adetine, koyduğu kanunlara) aykırılıktır. Bunların bir kısmı, toplum düzenini bozduğu için hukuka aykırılık olur ve suç olur. Bazıları beşeri hukuk alanına girmese de vicdan mahkemesine göre yine suçturlar. Ahlak hukuktan da dinden de daha geneldir. Yani din olsun olmasın, hukuk aksasın aksamasın, ahlak vardır. Din özel bir yoldur ve ahlaka ancak anlam verir ve onu pekiştirir.

Son anahtar kelimemiz siyasettir. Siyaset veya politika üreme kökleri farklı da olsa anlam ve gayelerinde birleşen........

© Yeni Ufuk Dergisi