menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Devlet-piyasa-sivil toplum

7 0
10.09.2024


Evvelce Türk’ün devlet tasavvurunun dönüştüğünü yazmıştım. Bu cumhuriyetle gelen bir kırılımdı. Yahut cumhuriyetin getirdiği esas kırılımdı. Osmanlı yıkılıp cumhuriyete geçilirken kurucular bir rejim tercihiyle beraber iktisadi paradigma değişimini de kabul etti.

Kapitalizmden yana bir tercihte bulunuldu. Böylece devlet bir muştu olmaktan çıkıp bir araca dönüştü. Erki toplumsal refahı yaygınlaştırmak için kullanır gibi yapan bir araca.

Çünkü kapitalizmin ihtiyaçlarını karşılamak üzere toplum, yüksek ülküler için kenetlenmiş bir vücut değil, ekonomik menfaatler etrafında birbirine mecbur kalmış bir kalabalık olarak planlamak durumundaydı.

Gömülü bir sosyalizm barındıran bir liberalizmle orta gelir grubunu kalabalıklaştırmak idealine doğru böylece yola çıkıldı.

Kurucuların bu tercihi dünya üzerinde herkese uyuyordu. Ama Türklere uyumlu olduğunu düşünmek karakter özellikleri göz önüne alındığında zordu. Yüce amaçların peşinde koşmaktan başka hiçbir şeyin tatmin edemediği bir millet olarak Türkler, pek hazzetmediği ekonomik faaliyetleri yürütmek durumunda kaldı. Sonuçta tüm dünya için nizam-ı alem i’lay-ı kelimetullah ülküsü öksüz kaldı.

Toplumun devleti muştu olarak görenleriyle araç olarak görenleri de kamplara ayrıldı. Bugün hala Türk insanı kendisini o kamplardan birisinde tanımlamak durumundadır. Kamplardan birisi Halk Partisi ve DEM eksenlidir.

Sekülerlerin toplum üzerinde kurduğu bunaltıcı baskının amacı genetiğe işlemiş devlet düşüncesini değiştirmektir. Bu yüzden Türkiye’de sekülarizme bir direnç vardır. Çokları için mesele fıtrat meselesidir. Toplum fertleri insani bir hak olarak fıtratına müdahale istememektedir.

Sekülerlerse ısrarla kendimize bakalım, gerisini........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play