menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Eymen Nur’dan MBZ’e açık mektup: BAE Zayedlere layık bir politikaya ne zaman dönecek?

33 0
09.09.2024
İslam dünyası diye bir gerçekliğin varlığı bugün Gazze halkına yönelik Siyonist saldırganlık karşısında sergilenen etkisizlik dolayısıyla haklı olarak sürekli tartışma konusu oluyor. 2 milyara yaklaşan bir nüfusa sahip İslam dünyasının maruz kaldığı böylesine ağır aşağılayıcı ve yok sayıcı saldırganlık karşısında İslam dünyası adına hareket etmesi beklenebilecek hatırı sayılır bir gücü ve etkinliği olan aktörlerin de hiçbir şey yapmıyor olmaları karşısında farklı bir siyaset takip etmek gerektiği de düşünülebilir. İslam dünyasının bu aktörlerinin, arkasında sınırsız bir ABD ve Avrupa desteği olan İsrail’e karşı ellerinden hiçbir şey gelmiyor olduğuna kimse inanmıyor. İşi getirip sürekli bu ülkelerin de ABD tarafından, şu veya bu yollarla rehin alınmış olduğu tezi, devletler mantığı açısından çok da geçerli değil.

Uluslararası ilişkiler ülkeler arasında mutlak itaate dayalı bir düzen mantığına oturmuyor. Fiiliyatta en zayıf ülkenin bir devlet olma vasfıyla bağımsız hareket edebileceği alanlar mutlaka vardır.

Sorun bu ülkelerin ellerinin kollarının bağlı olması değil, gönüllü olarak hareket etmeye yanaşmıyor olmaları gerçeğine gelip dayanıyor. Yani bu teze göre bu ülke liderlerinin çıkarları İslam dünyasının ortak olarak hareket etmesinde değil, İslam dünyasının sorunlarını dertlerini umursamadan, batılı müttefikleriyle ortak hareket etmeye dayanıyordur.

Böyle olduğu için de aslında İslam dünyasının, bilhassa Arap dünyasının tek sorunu Filistin değil. Şu anda, bilhassa

Sudan, Libya, Suriye, Yemen, Tunus

gibi birçok sorunlu bölgesinde

sorunlar batılı müdahalelerden önce bizzat mevzubahis ülkelerin tutumlarından kaynaklanıyor.

İslam dünyasının liderlerine İslam dünyasının özgür bireylerinin, entelektüellerinin, kanaat önderlerinin bu gerçeği ifade etmeleri gerekiyor. Kendi ülkelerinde her türlü muhalif sesleri bastırmış olduklarından dolayı duyamadıkları gerçekleri bu yolla duymaları gerekiyor.

Bu sesler onların düşmanları değil, onları ihya edecek sesler olacaktır, bilirlerse, anlarlarsa.

Kendi aydınlarını, düşünürlerini, kanaat önderlerini, alimlerini hapislere tıkayarak yaptıkları şeyler her şeyden önce kendi felaketleri olacaktır.

Raşid Gannuşi’nin, Selman el-Avde’nin, Muhammed el-Bedii veya Muhammed Biltaci’

nin hapiste seslerinin kısılması ülkelerini yönetenlere hiçbir fayda sağlamıyor, sadece kendilerine daha derin felaketlere sürükleyecek şekilde basiretlerini köreltmeye yarıyor.

Mısırlı Liberal Yarın Devrim Partisi Genel........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play