menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hain sinek

28 0
03.10.2025

Veliler ile öğretmenler arası ilişkiler bazen parodilere taş çıkartır.

Herkesin çocuğu çok kıymetli. Gayet tabii kıymetli olacak. Her biri ayrı değer. Ama hassasiyet arttı, çıta epey yükseldi, biraz da ayar kaçtı sanki.

Bizim öğrencilik zamanlarımızda velilerin -okuldaki herhangi bir hadise sebebiyle- öğretmene hesap sorması akla bile gelmezdi. Değil ki kâğıda gelsin, söze gelsin, telefona gelsin.

Herkes efendice dayağını yer, sessizce otururdu yerine.

Bazen hiçbir suçu olmayanlar bile sıra dayağına kurban giderdi.

Sebep basit. Biri bir suç işlemiştir. Ortada suç vardır, suçlu yoktur. Kim olduğu belli değildir. Bilen de söylemiyordur, bilmeyen de. (Bilmeyen zaten ne söyleyecek? Diğ mi?)

Böyle durumlarda cetveller devreye girerek ya avuç içinde yahut parmak uçlarında nazikçe yağız atların kırbacı gibi şaklardı. Artık orası, ceza veren öğretmenin anlayışına, moraline, sadistlik ölçüsüne bağlıydı. Tutun ki fonda Faruk Nafiz Çamlıbel’in meşhur Han Duvarları şiiri başlamış. “Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı…”

Sonra işin dengesi bozuldu, adeta cılkı çıktı.

Hele son zamanda vatsap çıktı mertlik bozuldu. Bazıları ota bota bir mesaj yazıp gönderiyor. İşin aslı nedir, kerem nerede, hiç düşünmeden. Sözün........

© Yeni Şafak