O büyük şarkının peşinde
Nuh Aslantaş hoca ilgili tabloyu yollayınca tekrar hatırladım. Kudüs’ün Müslümanlar elinden 1917’de çıktığını düşünürsek bu mübarek şehir toplamda tamı tamına 1176 yıl Arap, Kürt ve Türk Müslümanların elinde kalmış. Yahudiliğin ortaya çıkışından itibaren şehrin yani aslında Mescid-i Aksa yurdunun Yahudilerin elinde kaldığı süreyse toplamda 498 yıl. Milattan önce 586 yılından, milattan sonra 638 yılında Hz. Ömer tarafından fethine kadar şehirde hiçbir zaman Yahudi hâkimiyeti söz konusu olmamış. Babilliler, Romalılar, Pitomeler gibi medeniyetlerde olmuş şehir.
135 yılındaki Bar Kohva isyanının ardından şehre girmeleri yasaklanan Yahudiler, şehre bir daha girmeyi nasıl başarmış dersiniz? 638 yılında şehri fetheden Hz. Ömer’in izniyle.
638’den 1917’ye kadar (aradaki yüz yıllık Haçlı hâkimiyetini saymazsak) Emevilerin, Abbasilerin, Tolunoğullarının, İhşidilerin, Fatimilerin, Selçukluların, Eyyübilerin, Memlüklülerin ve Osmanlıların elinde olan şehirde Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar huzur içerisinde yaşamışlar.
Bu, burada bir dursun.
Esasen Suriye coğrafyası da böyledir. Kudüs’ten de önce, 634 yılında Şam’ın fethi sonrası Müslümanların eline geçen Şam coğrafyası o tarihten 1917’ye kadar Müslüman’ın hâkimiyetinde, ama aynı zamanda Nusayri’nin, Hıristiyan’ın, Dürzi’nin birlikte yaşadığı bir coğrafya olagelmiştir.
Irak da böyledir. Lübnan da böyledir. Mısır da böyledir. Yönetimleri bir şekilde hep Müslümanların elinde olan bu coğrafya zaman zaman İslam devletlerinin kendi aralarında el değiştirmiş olsa da buralarda yaşayan farklı dinler, farklı inanışlar, farklı etnik........
© Yeni Şafak
visit website