CHP’ye tarihi bir öneri: Bir “AK Parti şurası” neden mümkün olmasın?
Türkiye siyasetinde 70 yılı aşan bir gerilim var:
Bir yanda toplumsal meşruiyeti güçlü muhafazakâr siyaset, diğer yanda devletin kurucu reflekslerini temsil eden CHP. Bu iki çizgi arasındaki mücadele çoğu zaman demokrasi rekabeti olmaktan çıkıp bir meşruiyet kavgasına dönüştü.
Cumhuriyet Halk Partisi, çok partili hayata geçildiği 1950’den bu yana rakiplerini çoğu zaman “iktidarın gerçek sahibi olmayan” unsurlar olarak gördü. Adnan Menderes döneminde başlayan bu yaklaşım, Özal ve Erdoğan dönemlerinde de tekrarlandı. CHP, tarihsel refleksleri gereği çoğu zaman rakibini yıpratmayı, yok saymayı ve sistem dışına iterek etkisizleştirmeyi siyasal strateji haline getirdi.
Oysa dünya değişti, Türkiye değişti, toplum da büyük ölçüde dönüştü. Fakat CHP’nin siyaseti neredeyse hiç değişmedi.
Eski düzenin çöküşü: Türkiye’nin son 20 yılında birçok şey altüst oldu.
Ordunun siyasete müdahil olduğu dönem sona erdi. Medya tek merkezli yapı olmaktan çıktı. Şehirli elitler yenilendi. Anadolu sermayesi güç kazandı.
Bugün CHP’yi eleştiren muhafazakâr-liberal bir kesim kadar, CHP’nin kendi tabanı içinden de rasyonel, önyargısız ve değişim isteyen geniş bir kitle var. Buna rağmen parti, hâlâ kişileri hedef alan, rakibi yok sayan, başarıları görmezden gelen eski siyaset tarzını sürdürüyor.
Son olarak İmamoğlu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein