“Bu adayı seviyorum”
“Akdeniz’i, denizin ılıklığını, burada içtiğim şarabı, tarihten bu yana, Fenikelilerin, Romalıların, Antik Yunan kültürünün, Osmanlı kültürünün izlerinin karıştığı, Otello’nun geçtiği hikayeleri, bu adayı seviyorum” diye özetledi duygularını ünlü piyanist Fazıl Say…
Fazıl Say'ın piyanosundan yükselen sesler sınırları aşan ve tüm insanları buluşturan evrensel bir anlatı gibidir. Yeryüzünün yankısı duyulur eserlerinde…
Kıbrıs’a da dair sözleri o nedenle çok daha anlamlıdır.
Bizlerin de hasreti bu aslında…
Dünyaya ulaşabilmek…
***
Bu güzel adayı çoğulcu kültürü ile sevseler keşke…
Kıbrıs gibi!
Milliyetçilikten, hınçtan uzak olabilseler…
Kıbrıs’ın ortak bir yurt olarak sınırsızlığına inansalar, ayrılıkçı siyasetlerle parçalamak yerine birleştirmeye yönelseler, ilhak ve entegrasyon politikalarından vazgeçseler, özüne dokunmasalar buraların…
Coğrafyaya, tarihe insana saygı duysalar keşke…
***
“Denizin dibine çökmüş bir gemide, sonumuzu kaptan köşkünde beklemek istiyoruz” diye harika bir benzetme yaptı, mimar dostumuz Tunç Adanır.
O “köşk” için birbirimizi yiyoruz.
Dahası…
Denizin dibine çökmüş gemide kendi konforu içinde yüzmek istiyor geniş yığınlar…
Suyun yüzeyine çıkmamız, gökyüzüyle buluşmamız gerektiğini görmeden, batan geminin malları üzerinden bir üleşim telaşıdır gidiyor.
Boğuluyoruz!
Acı içiyoruz kana kana…
Yokluğu yutuyoruz…
***
Görmüyor muyuz, bu düzen sürdürülemez.
Dipteyiz!
Bu adayı çok seviyoruz ama bu haliyle değil…
“Yıllardır süregelen vasatın hasatındayız” sözleriyle yönetmen-şair Aliye Ummanel’in…
Yüzleşmeliyiz kendimizle…
“Yeter” diyebilmeyiz ne kadar........
© Yeni Düzen
visit website