Müceddidlerin otağı olarak medrese
İkinci binyılın öncüsü İmam-ı Rabbanî’nin ismi, diğer müceddidleri tedai ettirince, garip bir hakikatle karşılaştık… Efendimizin (asm) medresesinden feyizlenen Şam-ı Şerif, Bağdat, Mısır, Endülüs, Zeytuniye, Konya, İstanbul ve Maveraünnehir medreselerinden yetişen ilim adamlarının içindeki müceddidler, ister istemez dikkatimizi çekiyor.
Kur’ân ve hadisden fennî ilimleri de öğreterek, dönemlerinin insaniyet piştarları olan mücedditlerin hayatlarının yanısıra, yetiştikleri medreseler de öne çıkıyor,
Meselenin en garip ve acayip ciheti ise, müceddidlerin farklı beldelerde tahsillerini tamamladıktan sonra, kendi medreselerinin müderrisleri olmaları… Abdülkadir Geylanî’den İmam-ı Rabbanî’ye kadar… Mevlâna Celaleddin’den İmam-ı Gazalî’ye, Bahaeddin Nakşibendi, Mevlâna Halid ve Bediüzzaman’a kadar… Zamanlarının bütün ilimlerini talebelerine veren bu medreselerin; beş yaşından itibaren talebe aldıklarını ve günümüz üniversiteleri seviyesindeki medreselerde talebe olmanın ön şartının; “alet ilimleri” olarak bilinen önlisanslarını bitirmek olduğunu da belirtmiş olalım. Zamanlarının meşhur medreselerine müracaat eden öğrencilerin, ön imtihanlardan sonra kabul edildiğini de biliyoruz.
Maksadımız; insaniyet ve İslâmiyet karşıtı materyalistlerin bu büyük irfan ve ahlâk müesseseleri aleyhindeki propagandalarını hakikat zanneden zamanımızın musibetzede annelerine,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein