Basit bir örnekle konuyu aydınlatalım.

Yemek yerken veya çalışırken en son ne zaman sandalye kullanmadınız? “Oturalım” denildiğinde gözünüz sandalye arayacaktır. Bir zamanlar saray sofralarında yemek yerde yenirken veya en büyük müderrisler yerde otururak çalışırken, sandalyeler “medeniyet” göstergesi olarak hayatımıza öyle bir hız ve kabulle girdi ki, artık yer sofraları sadece bazı köy evlerinde ve “şark” temalı restoranlarda mevcut.

Ancak son yıllarda uzun süreli sandalye kullanımı sonucu ciddi fiziksel problemler yaşandığına dair bilimsel bulgular ortaya çıktı. Erganomik sandalyeler, egzersiz ve aralıklı sandalye kullanımı gibi çözüm önerileri sunuluyor.

Peki sandalyesiz bir çözüm önerisi düşünebiliyor musunuz? Hayır mı? O zaman farkında olmadığınız bir ön yargınız olabilir. Sandalyesiz bir ortam aklınızda “geri kalmış” olarak mı yer etmiş acaba?

Ön yargınıza karşı koysanız, belki içinde bulduğunuz kültür, coğrafya, iklim gibi faktörlerle birlikte daha sağlıklı bir tercih yapabilirsiniz. Karşı koyamazsanız da ancak “medeni” olarak gördüğünüz bir batılı bilim adamının “yerde oturun artık” dediği senaryoda fikriniz değişebilecek.

“Sandalye mi daha iyi yoksa yerde oturmak mı” değil burada mesele. Cevap her ikisi de olabilir. Mesela soğuk iklimlerde yere oturmak, minder olsa bile zordur, sandalye gerekebilir. Toplumdan topluma, kişiden kişiye cevaplar değişebilir. Mesele burada özgür düşünebilmek, kendi hayatımıza yön verebilmek.

Yaygın bir ön yargılı olma durumu “Doğu-Batı” medeniyetlerine karşı da mevcut. Medeniyetleri bu şekilde tasnif etmek bile bizce abes ama meramımızı anlatmak için şimdilik bu ayrımı kullanalım.

“Bir şey Batıdan geliyorsa iyidir, Doğudan geliyorsa kötüdür” şeklinde yaygın bir ön yargı var (tam tersi de var olmakla birlikte daha az yaygındır diye düşünüyoruz). Bunun en önemli sebeplerinden biri “Doğu” medeniyetinin şu an mağlup durumda tasvir edilmesi. “Bu tasvir doğru mu, doğruysa kimin suçu” gibi tartışmalar da önemli ama o da yazımızın konusu değil. Sonuçta bu ön yargı mevcut.

Bu ön yargıyı sahiplenmiş kişilerin durumu ise çok vahim. Kritik düşünme yeteneği gelişmemiş kişiler Batıyı doğrudan kabule, Doğuyu da doğrudan redde hazır oldukları için, ikisinin de durumundan habersizdir. Yine şeriatın hakikatinin ne olduğunu bilmeden konuşan hukukçular Batı kaynaklı sistemlerin ahlaki ve felsefi temellerini de tam anlamıyor. İkisinden de mahrum kalıyor.

Ön yargılardan sıyrılmanın en güzel örneklerinden biri olan İsrailli tarihçi İlan Pappe, içinde büyüdüğü toplumun dayatmalarını ve zulümlerini anlayabilmiş ve hayatını riske etme pahasına bu konuda çok değerli eserler ortaya koymuş bir akademisyen.

Pappe’nin şu sözleri de aslında yazımızı özetlediği gibi bize yol gösteriyor:

“Siyonist devlete alternatif düşünen herkes, çökmekte olan devletin yerini alacak modeller için Avrupa’ya ya da Batı’ya bakmamalıdır. Uzun Osmanlı dönemi, geleceğe bakmak için geçmişten fikirler almamıza yardımcı olabilecek modellere ve miraslara sahiptir. Bu modeller, bireysel hakların yanı sıra kolektif kimliklere de saygı duyan ve Arap dünyası ve Afrika da dahil olmak üzere dünyanın pek çok yerinde sömürgecilikten kurtulmanın hatalarından ders çıkaran yeni bir model olarak çok farklı türde bir toplumu sıfırdan inşa etmemize yardımcı olabilir.”

Kaynak: (https://www.ihrc.org.uk/it-is-dark-before-the-dawn-but-israeli-settler-colonialism-is-at-an-end/)

QOSHE - Hakikat hangi yönde? - Ahmet Said Aydil
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hakikat hangi yönde?

9 3
26.02.2024

Basit bir örnekle konuyu aydınlatalım.

Yemek yerken veya çalışırken en son ne zaman sandalye kullanmadınız? “Oturalım” denildiğinde gözünüz sandalye arayacaktır. Bir zamanlar saray sofralarında yemek yerde yenirken veya en büyük müderrisler yerde otururak çalışırken, sandalyeler “medeniyet” göstergesi olarak hayatımıza öyle bir hız ve kabulle girdi ki, artık yer sofraları sadece bazı köy evlerinde ve “şark” temalı restoranlarda mevcut.

Ancak son yıllarda uzun süreli sandalye kullanımı sonucu ciddi fiziksel problemler yaşandığına dair bilimsel bulgular ortaya çıktı. Erganomik sandalyeler, egzersiz ve aralıklı sandalye kullanımı gibi çözüm önerileri sunuluyor.

Peki sandalyesiz bir çözüm önerisi düşünebiliyor musunuz? Hayır mı? O zaman farkında olmadığınız bir ön yargınız olabilir. Sandalyesiz bir ortam aklınızda “geri kalmış” olarak mı yer etmiş acaba?

Ön yargınıza karşı koysanız, belki içinde bulduğunuz kültür, coğrafya, iklim gibi faktörlerle birlikte daha sağlıklı bir tercih yapabilirsiniz. Karşı koyamazsanız da ancak “medeni” olarak gördüğünüz bir batılı bilim adamının “yerde oturun artık” dediği........

© Yeni Asya


Get it on Google Play