Görmek istemesek de orada duruyor
Son yıllarda Türkiye’nin dört bir yanında çocuklara ve gençlere yönelik öyle olaylar yaşanıyor ki, insanın içini dağlıyor. Henüz iki yaşındaki bir çocuğa uygulanmış şiddet, okullarda birbirine saldıran çocuklar, akran zorbalığının ölümcül boyutlara varması, sokakta öldürülen gençler… Bu ülkenin en masum, en korunmasız insanları tam da onların güvenliğini sağlamak için var olan bir toplumun ortasında birer birer örseleniyor. Fakat ne tuhaftır; bütün bu vakalar birkaç gün konuşulup unutuluyor. Sanki her şey çoktan kanıksanmış, alışılmış, sessiz bir kabullenişin içine gömülmüşüz.
Türkiye’de çocuk ve gençlere yönelik şiddetin hikâyesi, yalnızca bireysel sapkınlıkların ya da münferit aile dramlarının hikâyesi değil. Bu, yıllardır birikmiş ekonomik yüklerin, toplumsal yorgunluğun, kurumların zayıflığının, eğitimin çöküşünün ve en önemlisi de toplumca gösterdiğimiz ilgisizliğin bir yansıması. Her yeni haber, daha önce duyduğumuz onlarca olayın yankısı gibi geliyor. Bu nedenle artık “Ne oluyor bize?” sorusunun zamanı geçmemişse de, “Bu suskunluğu daha ne kadar sürdüreceğiz?” sorusu daha yerinde.
Çocuk istismarı vakaları gizlilik duvarlarının ardında, aile içi baskılarda ya da toplumsal ayıplama korkusunda saklanırken; akran zorbalığı okullarda gündelik hayatın olağan bir parçasına dönüşmüş durumda. Travma yaşayan çocukların büyük bölümü konuşamıyor, konuşmak istese bile duyulmuyor. Dahası, devlet kurumlarından adalet sistemine kadar uzanan birçok alanda çocukları koruyacak güçlü bir mekanizmanın olmadığı açıkça ortada. Bir çocuğun yaşadığı zulüm, çoğu zaman sayılara dökülmeyen, raporlara bile girmeyen bir gölge olarak kalıyor.
Bu gölgelerin büyümesinin en büyük sebeplerinden biri, ekonominin yarattığı baskı. Türkiye’de yaşayan milyonlarca aile, geçim derdiyle boğuşuyor. Yoksulluğun arttığı her ortamda şiddet de artıyor; bu ne yazık ki bilinen bir gerçek. Maddi sıkıntılar, aile........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein