menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türk halkının donanmasına sahip çıkma örneği: Donanma cemiyetleri

46 1
12.05.2024

Cem Gürdeniz yazdı…

Türk donanma tarihinin en karanlık dönemi olan II. Abdülhamit döneminin sonunda, batılı devletlerin baskısıyla Ermeni tazminatları yerine, Osmanlı Hükümetine aldırılan az sayıdaki modern savaş gemilerinin (Hamidiye ve Mecidiye gibi) varlığına rağmen, donanmanın durumu değişmemişti. 1908 devrimi ile değişen iktidarın en temel sorunlarından birisi de yeni bir donanma yapıp yapmama kararını vermekti. Bu yüzden meclis Donanma mı? Demiryolu mu? Seçeneklerinin tartışıldığı oturumlara sahne olmuştu. Ancak alınan tüm önlemlere rağmen II. Meşrutiyet de donanma açığını kapayamadı.

Halk donanmayı uzun bir aradan sonra ilk kez toplu halde 4 Temmuz 1909 öğle saatlerinde yine Haliç çıkışında Sarayburnu açıklarında gördü. Sultan V. Mehmet Reşat donanmayı halkla buluşturmak istemişti. Deniz Tarihçisi Amiral Fahri Çoker o gün yaşananları şöyle anlatıyor: ‘Sultan Reşat’ın emri ile donanma ilk defa halkın önüne çıkmış, Sarayburnu önünde büyük bir geçit töreni yapılmıştı. Halk yıllardır özlemini çektiği donanmasına kavuştuğundan dolayı sevinç içindeydi. Ancak kızgın bir yaz güneşine rağmen geçidi sonuna kadar izleyen halk bir sürü eski gemiyi gördükten sonra bu mu bizim donanmamız diye elem duyarak gözyaşları içinde tören yerinden ayrılmışlardı. O günlerde bütün İstanbulluların kaygısı sadece buydu.’’ Bu karışık durumun ortasında, İstanbul Belediyesinde görevli üç doktor ve bir mühendisin girişimi ile bazı gönüllü vatanseverler, donanmanın ihyası için “her vatandaştan bir kuruş kampanyası başlattı. Tanin gazetesinin öncülüğündeki kampanya, kısa sürede başarıya ulaşınca, 19 Temmuz 1909 tarihinde Donanma Cemiyeti doğdu. Nihayet millet, Donanma Cemiyeti’ne önemli bağışlarda bulunmuş ve bu suretle donanma severliğini bütün dünyaya ispat etmişti. Cemiyet kısa sürede o kadar çok para toplayabilmişti ki, Turgutreis ve Barbaros muharebe kruvazörleri ile dört adet muhrip ve yük gemisi, bu paralar ile alınmıştı.

5 Haziran 1911 günü İstanbul Halkı yıllardır özlemini çektiği bir tablo ile karşılaştı. Sultan V. Mehmet Reşat Balkanları ziyaret maksadıyla Selanik Limanına intikal etmek üzere Almanya’dan halkın bağışları ile alınan Barbaros Muharebe gemisi ile İstanbul’dan hareket etti. Halk o gün Barbaros’u ve ona eşlik eden diğer donanma gemilerini görmekten çok mutlu olmuştu. Ancak halkın gördüğü donanma, 4 ay sonra, 29 Eylül 1911 tarihinde başlayacak Trablusgarp (İtalyan) Harbinde fayda sağlayamayacaktı. Zira personeli eğitimsiz, lojistik ve onarım alt yapısı 33 yıllık ihmalin sonuçları ile yok denecek kadar azdı. Nitekim İtalya Harbinde İtalyan donanması Çanakkale Boğazı girişine yaklaşarak Kumkale ve Seddülbahir Kalelerini top atışıyla dövecek, Beyrut ve Kızıldeniz’deki ileri üsleri basarak gemilerimizi batıracaktı. Neticede 18 Ekim 1912 tarihinde Trablusgarp Harbi bittiğinde İtalyanlar Menteşe (12) Adalarındaki işgale son vereceklerini açıkladığında Osmanlı Hükümeti işgalin devam etmesini istemek zorunda kaldı. Zira Yunanistan ile Balkan Harbi kapıdaydı ve adaları Yunan Donanmasına karşı koruyacak donanma gücü yetersizdi.

Donanmasızlık sonucu Balkan Savaşında Ege Adalarını tamamen kaybettik. Birinci Dünya Savaşında anavatanımıza saldırı denizden geldi. En büyük emperyalist İngiltere ve müttefikleri Gelibolu Yarımadasına denizden hiçbir engelle karşılaşmadan getirdiği istila birliklerini çıkardı. II. Abdülhamit’in 33 yıllık donanmasızlık dönemi kolay atlatılamayacaktı. Osmanlının 1571 İnebahtı sonrası denizde; 1699 Karlofça sonrası karadaki gerilemesi 30 Ekim 1918 tarihinde Ege’de Limni adasındaki HMS Agamemnon zırhlısında imzalanan Mondros ateşkesi ve aziz yurdumuzun işgali ile sonuçlandı. Donanmasızlık, zaman içinde, kademe kademe anayurdumuzun işgaline neden olmuştu.

İstanbul halkı, Mondros’tan 2 hafta sonra 13 Kasım 1918 sabahına bu kez kendi donanmasının değil, 55 parçalık karma İngiliz Fransız, İtalyan ve Yunan Donanmasının işgal varlığı ile uyandı. 15 Mayıs 1919 sabahı bu kez İzmir’imiz denizden işgal edildi. İstanbul halkı mütareke döneminde gördüğü bu kadar çok yabancı bayraklı gemiyi son kez 1853-1856 yılları arasında Kırım Savaşı esnasında görmüştü. O zaman Avrupalı devletler Osmanlının müttefiki durumunda idiler. Ancak halka davranışları işgal güçlerinden farklı değildi. 30 Kasım 1853’te Sinop’ta donanması baskın yemiş ve kendisini korumak için başkalarına muhtaç Osmanlıyı küçük görüyorlardı.

Osmanlı Hanedanı 10 Ağustos 1920’de Sevr’i imzalamıştı. Mustafa Kemal........

© Veryansın TV


Get it on Google Play