Türk dünyası şartı
İstanbul; Payitaht, merkezden çevreye doğru çember çember yeniden genişliyor. Bizim, çeyrek asırdan bu yana "OMT-Osmanlı Milletler Topluluğu" dediğimiz Osmanlı Türkiye’sini meydana getiren coğrafyanın mensubu olanların torunları başta olmak üzere gönül iklimimizin ferdleri, bugün şu veya bu miktarda, İstanbul başta olmak üzere yeniden aynı çatının altında, aynı zeminin üstünde yer alıyorlar. Türkistan’dan Kafkaslara, Arap coğrafyasından Orta Afrika’ya kadar uçsuz-bucaksız sahada bir başka söyleyişle Asya-Avrupa ve Afrika’nın büyük bir kısmını içine alan 3 kıtadan dindaşlarımız, soydaşlarımız, hatta belki kültürdaşlarımız, ama ticarî sebeplerle, ama göç mecburiyetiyle ama tahsil zaruretiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin var olduğu ve adı dillere destan İstanbul’un yüzük taşı olarak parladığı topraklara hicret ediyorlar. Fransız İhtilali’nin estirdiği sert rüzgâr, imparatorlukları; bize yaraşır daha yerinde bir söyleyişle çok kültürlülüğü yıkarak yerine "küçük olsun, benim olsun" fikrini ikame etti. Çarlık Rusya’sı, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Paris kaynaklı 1789 rüzgârıyla dağıldılar. Tarih, onları bekliyordu. On dokuzuncu asrın ilk çeyreğinden itibaren ırkî aidiyet esaslı millî devletler, tarih sahnesine çıkar oldu. 1789 Fransız İhtilâli’nden 1989’da SSCB-Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çökme sürecine dek geçen iki asırlık süre zarfında biraz........
© Türkiye
visit website