menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

"Nineciğim, bunları bana niçin anlatıyorsun şimdi?!."

17 6
12.11.2025

"Bak Ragıb'ım! Bir ana baba, nene ve dedeleri de sayabilirsin, evladına alacağı hanımı rastgele seçmez!" Şu ormanın ayısı, Artar her yıl sayısı, Hayırlı işimize Hayır demez dayısı. *** Ninemin çağırmasıyla; o müşfik sesi duyar duymaz, tek odamızın, tek penceresine koştum. O; Mevlüt Ustaların damına çoktan varmıştı. Yolun kenarındaki taş duvarın üstüne minderini koydu. Kuru, damarları görünen ellerini; belini sarmalayan şal desenli kuşağına soktu. Yün peştamalı önünde, ak yününden ihramı omuzlarında; mestli, cızlavet lastikli ayakları ile eski devirlerden kalma bir Nene Hatun abidesi gibi yükseliyordu sanki. Mütevekkil, kalın kaşları altında mütehakkim, ağır dönen iri gözlerinden taşan masum nazarlarıyla, Sütpınar’ın yamaçlarına, damlardaki tayalara, mavi atlastan direksiz kubbe misali gökyüzüne, zümrüt yeşili söğüt ve kavaklara, altın köpüğü renginde güneşin hüzmelerine, oradan da köyün taşına, toprağına daldı gitti. Neden sonra “ela gözlüm, gerdanlı oğlum” diyerek sevdiği, edebimden, masum duruşumdan dolayı........

© Türkiye