menu_open
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

TERSİNDEN SORALIM: YABANCI SERMAYE NEDEN GELMEZ?

14 1
01.03.2024

Yabancı sermaye, tasarrufları ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımlar için yetersiz olan bir ülke için borçlanmaktan daha tercih edilir bir kaynak. Elbette bu kaynağı getirmenin şartları var. Maalesef gelişmekte olan ülkelerdeki siyasal iktidarların büyük bir kısmı yabancı sermayeyi çekecek faktörleri sürekli yanlış tanımlıyorlar. Onlara göre bir günde şirket kurmak veya bazı ayrıcalıklar tanımak yabancı sermayenin gelmesini sağlamak için yeterli. Tam demokrasi ve serbest piyasa gibi özgür iradeye dayalı reformları değil hep bunları tercih ediyorlar. Açıkçası yapısal reformları uygulamaya koymadan sadece vergi reformu ya da şirket kuruluşlarını çabuklaştırarak yabancı sermayenin gelmesini beklemek hayalperestlikten öteye geçemiyor. Demek ki “yabancı yatırımcı nasıl gelir?” diye ahkam kesmek yerine, meseleye tersinden bakıp “yabancı yatırımcı neden gelmez?” sorusunu cevaplayalım. Bunun için küresel yatırımcıların risk algısından başlayalım... RİSK FAKTÖRLERİ Her yıl küresel yatırımcıların 1’den 10’a kadar sıraladıkları risk faktörleri ya kendisi ya da önem sıraları değişiyor. “İklim değişikliği” veya “sıcak çatışma” gibi maddeler önemini korurken yeni risk faktörleri ekleniyor. Bugün, küresel şirketlerin “10 önemli risk” olarak tarif ettikleri zorluklar milenyumun ilk yıllarına göre farklılaşmış durumda. Öncelikle, küresel şirketlerin dünyada giderek artan işsizliği en önemli risk faktörü olarak değerlendirdikleri görülüyor. Eskiden umursamazlardı. Şimdi akıllandılar. Çünkü işsizler ordusu büyüdükçe mal ve hizmetlerin satılması zorlaşıyor. Talep giderek azalıyor. Efektif talebin önünde bir engel olan işsizlik “iş yapmayı engelleyen 10 risk” listesinde birinci sırada yer alıyor. Yatırımcıların ikinci sırada en çok çekindikleri risk “devlette yönetişim problemi” olarak ifade ediliyor. Devlet yönetimindeki zaaflara ve problemlere doğru/yeterli müdahalede bulunulmaması, güçler ayrılığında zayıflama, en çok korkulan riskler içinde başlarda yer alıyor. Bazı gelişen ülkelerde siyasal sistemin bir türlü oturmaması ve devlet yönetiminde zaman zaman ortaya çıkan zaaflar, tüm faaliyetleri merkezden yönetme çabaları, küresel yatırımcıların uzak durmasını gerektirecek bir atmosfer oluşturuyor. Enerjiye bağımlılık da yatırımcıların önemsediği bir risk unsuru. Özellikle enerji ithal eden ülkelerdeki yüksek kaynak bağımlılığı sebebiyle, enerji fiyatlarında şok edici bir yükseliş olursa, işlerin duracağı konusunda herkes hemfikir. Çünkü böyle bir durum cari açık, enflasyon ve diğer bozulmaları beraberinde getiriyor. Bu sebeplerden dolayı “enerji fiyatlarında sert yükselişler” risk listesinde üçüncü sırada yer alıyor. 2008-2009 krizinden sonra bir süre unuttuğumuz “mali kriz riski” listeye dördüncü sıradan girmiş gözüküyor. Yani kamu maliyesinden ve borçlardan kaynaklanacak bir dalganın sistemi çökerteceğine ve yatırımların zarara dönüşmesine sebep olacağının altı çiziliyor. Haksız değiller, Latin Amerika tarih boyunca sayısız örnek........

© Türkiye


Get it on Google Play