menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD Kongresi ve dış politika

17 1
28.07.2024

24 Temmuz’da İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun konuşmasını 72 kez ayakta alkışlayan ABD Kongresi, Guinness Dünya Rekorları kitabına girmeyi hak etti. Kongre üyeleri bu “performanslarıyla” sadece “konuşmacıyı dakika başına en çok alkışlayan yasama organı” dalında değil aynı zamanda “bir Uluslararası Ceza Mahkemesi sanığını en güçlü şekilde destekleyen yasama organı” olma alanında da birinci sıraya yerleşti! Netanyahu konuşma yaparken salona girmeyerek tepki gösteren 70 kadar Kongre üyesi keşke salonda olsalar ve en azından bazı ABD başkanları konuşurken yaptıkları şekilde itiraz etselerdi. İsrail lobisi ABD siyaseti üzerinde o kadar etkili ki, ABD anayasasından aldıkları güçle barışçı protesto haklarını kullanan Amerikan vatandaşlarını, “kendilerini İran’a kullandırtan ahmaklar” olarak nitelendiren Netanyahu’ya salondan tek bir itiraz bile yükselmedi. Demokrasilerde dış politikanın oluşturulmasında ve yürütülmesi süreçlerinde baskı ve çıkar gruplarının, genel adıyla lobilerin etkisi inkâr edilemez. ABD’de ise bunun sadece bir etkiden ibaret olmadığını, birçok açıdan belki de asli unsur olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. ABD anayasasına göre yürütmenin başı olan Başkan, dış politikanın oluşturulup icra edilmesinde de birinci derecede yetkilidir. Fakat bizim daha çok “güçler ayrılığı olarak” bildiğimiz, Amerikan siyaset bilimcilerin ise “güçler arası iş birliği” şeklinde nitelendirmeyi tercih ettikleri ABD devlet sistemine göre, dış politika alanında Başkan’ın yasama organı Kongre’yle birçok konuda birlikte hareket etmesi gerekir. Başkan’ın aday gösterdiği büyükelçilerin senato tarafından onaylanması ve onay alamayan büyükelçinin görevine başlayamaması, başkan tarafından imzalanan antlaşmaların ancak senatonun üçte iki çoğunluğu tarafından........

© Türkiye


Get it on Google Play