Suriye devrimi en kritik safhada!..
Altmış bir senelik zulüm, baskı, işkence ve vahşet, yüz binlerce insanın hayatını söndürürken, zalim rejimin kendisini de içinden çürüterek yıktı. Suriye halkı büyük bir imtihanla yüz yüze ve bunu kazanmak zorunda...
Türkiye jeo-stratejik etkisiyle, Suriye devriminin en büyük yönlendirici gücü oldu… “İçimizdeki İrlandalılar” bundan dolayı şiddetli karın ağrısı çekiyor ama beyhude! Yabancı medya organları şu sıralarda önemli şeyler yazıyor. Türkiye’nin Suriye’de oynadığı rolün önemini ve bunun muhtemel neticelerini inceden inceye analiz ediyorlar. Evet, Türkiye’nin jeopolitik konumu bu rolü oynamayı mecburi kılıyor… Ve Türkiye bunun gereğini tam manasıyla ortaya koyduğu gün, ‘en büyük kazanan’ olma noktasında gayet rahat olacak. O sebeple, hâlihazırda önümüze gelen fırsatın kıymetini çok iyi idrak etmek durumundayız. Devlet aklı da bunun için esas güvencedir elbet. Doğrusu bu hususta her zamankinden daha fazla bir emniyet duyuyoruz. Bakmayın siz muhalefet cenahının basiret mahrumu söylemlerine. Gidişatı iyi takip edenler, muhalefetin ne kadar gülünç duruma düştüğünü görüyor ve katıla katıla gülüyorlar! Bakar mısınız, Esad denen zalim diktatör, çoktan tabanları yağlayıp kaçmış; ama birileri hâlâ durmayın, acele edin onunla görüşün diyor? Kim diyor? Ana muhalefet lideri!.. Yardımcısı ise soyadından anlaşılacağı üzere, ondan fersah fersah ötede bir uzman! Doğru tahmin ettiniz, Prof. Dr. İlhan Uzgel’den, CHP’nin dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısından bahsediyoruz. Dış politika ve çıkar konularında kitap da yazmış. Ne diyor peki? “Esad görüşmeyi kabul etmedi diye Halep’i mi almak gerekiyordu?..” Eh, fazla söze hacet yok. Çünkü sözün bittiği yer burası olsa gerek. Velakin bu hiç şaşırtıcı bir şey değil. Çünkü CHP’nin tarihinde buna benzer politik körlük manzaraları oldukça fazla. En yaşlı parti olmanın yanında, en fazla çelişki ve vizyonsuzluğa sahip olmak da az........
© Türkiye
visit website