menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’yi Liyakatli ve Ulusal Aidiyet Bilinci Yüksek Kadrolar Yönetmediği Sürece Çöküş Sürecinin Durdurulamazlığı ve Çözüm Nedir?

8 11
25.12.2025

Devletlerin sürekliliği yalnızca askeri güç ya da coğrafi bütünlükle değil, yönetim kadrolarının niteliğiyle doğrudan ilişkilidir. Tarihsel örnekler, kurumsal aklın zayıfladığı ve liyakat ilkesinin terk edildiği devletlerde çözülme sürecinin hızlandığını göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin güncel sorunları bu bağlamda ele alınmalıdır.

Modern devlet anlayışında kamu yönetimi, uzmanlık ve yetkinlik temeline dayanır. Liyakatten uzaklaşan sistemlerde karar alma süreçleri rasyonellikten kopmakta, kamu yararı yerini dar grup çıkarlarına bırakmaktadır. Bu durum, yalnızca yönetimsel aksaklıklar değil, aynı zamanda toplumsal güven kaybı üretmektedir.

Ulusal aidiyet bilinci, devlet yöneticilerinin kişisel ya da ideolojik bağlılıklar yerine ortak siyasal kimliğe ve anayasal değerlere sadakat göstermesini ifade eder. Bu bilinç zayıfladığında, devlet mekanizması dış etkilere ve kısa vadeli hesaplara açık hâle gelmektedir.

Türkiye’de son yıllarda gözlemlenen ekonomik kırılganlık, kurumsal çözülme ve toplumsal kutuplaşma, yönetici elitlerin niteliğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu süreçler, yapısal bir çöküş riskini gündeme getirmektedir.

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunlar, kişilere indirgenemeyecek kadar derin; ancak yönetim anlayışıyla doğrudan bağlantılıdır.

LİYAKAT İLKESİ VE DEVLET YÖNETİMİ

Liyakat, bireylerin bilgi, beceri ve deneyimlerine göre görevlendirilmesini esas alan evrensel bir kamu yönetimi ilkesidir. Bu ilke, devletin verimli ve sürdürülebilir biçimde işlemesini sağlar.

Liyakat ilkesinin ihlal edildiği yönetimlerde uzmanlık değersizleşir, kurumsal hafıza yok olur ve karar alma süreçleri kişiselleşir. Bu durum devlet kapasitesinin zayıflamasına yol açar.

Türkiye’de kamu kurumlarında sıkça yaşanan kadro değişimleri, uzun vadeli politika üretimini imkânsız hâle getirmiştir. Uzmanlık yerine sadakatin tercih edilmesi, kurumsal sürekliliği ortadan kaldırmaktadır.

Yargı, eğitim, ekonomi ve güvenlik gibi alanlarda niteliksiz kadroların etkin olması, sistemsel riskleri artırmaktadır. Bu riskler zamanla kronikleşerek yapısal krizlere dönüşmektedir.

Liyakat, ideolojik bir tercih değil;........

© Turkish Forum