menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

TÜRKİYE’DE YÖNETME HAKKININ ANAYASAL TEMELLERİ: VATANDAŞLIK, DEMOKRATİK MEŞRUİYET VE “TÜRK” KAVRAMININ KAPSAYICI NİTELİĞİ

7 1
20.12.2025

Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasal iktidarın kaynağı ve meşruiyeti, Anayasa tarafından açık biçimde tanımlanmıştır. Anayasal düzen, yönetme yetkisinin herhangi bir kimlik, aidiyet ya da sosyokültürel farklılık temelinde değil; hukuk, vatandaşlık ve demokratik irade esaslarına dayanmasını öngörür. Bu yaklaşım, modern anayasal demokrasilerin ortak özelliğidir.

Yönetme hakkının meşruiyeti, devletin keyfi değil, hukuka bağlı bir yapıda işlemesini zorunlu kılar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, egemenliğin millete ait olduğunu kabul ederken, bu egemenliğin yalnızca anayasal kurallar çerçevesinde kullanılabileceğini belirtir. Böylece siyasal iktidar, hukukla sınırlandırılmıştır.

Bu bağlamda “Türk” kavramı, anayasal düzenin merkezinde yer alan bir yurttaşlık tanımı olarak karşımıza çıkar. Anayasa’nın 66. maddesinde yer alan bu kavram, etnik ya da kültürel bir aidiyetin ötesinde, vatandaşlık bağına dayalı hukuki bir kimliği ifade eder. Bu yönüyle kapsayıcı bir üst kimlik niteliği taşır.

Türkiye’de “Türk” kavramı etrafında yürütülen tartışmalar, çoğu zaman kavramın anayasal içeriğinden koparılarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Oysa anayasa hukuku perspektifinden bakıldığında bu kavram, ayrımcı değil birleştirici bir işleve sahiptir. Bu durumun bilimsel olarak ortaya konulması önem taşımaktadır.

ANAYASAL SADAKAT VE YÖNETME YETKİSİNİN HUKUKİ ÇERÇEVESİ

Anayasal sadakat, bireylerin ve özellikle yöneticilerin anayasal düzene bağlılığını ifade eden temel bir ilkedir. Bu ilke, devletin sürekliliğini ve hukukun üstünlüğünü güvence altına alır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, bu sadakati siyasal sistemin vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul etmiştir.

Yönetme yetkisi, anayasal sadakat olmaksızın meşruiyet kazanamaz. Anayasa’ya aykırı biçimde kullanılan bir iktidar, demokratik olsa dahi hukuki niteliğini yitirir. Bu nedenle yönetme hakkı, yalnızca seçim kazanmakla değil, anayasal sınırlara bağlı kalmakla anlam kazanır.

Türkiye’de siyasal iktidarın kullanımı, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve özgürlükler ile hukuk devleti ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Bu sınırlar, yöneticilerin keyfi........

© Turkish Forum