PKK TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ ÖCALAN’IN RESMİ MUHATAP HALİNE GETİRİLMESİ: TÜRKİYE’DE “ÇÖZÜM SÜRECİ” Mİ, DEVLETSEL ÇÖZÜLME SÜRECİ Mİ? VE ÇIKIŞ YOLU NE OLMALIDIR?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “çözüm süreci” adı altında yürüttüğü politikalarla, terör örgütünü PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ı fiilen ve resmen bir müzakere muhatabı haline getirmiştir. Bu tercih, modern Türkiye tarihinde bir ilk olmanın ötesinde, devletin terörle mücadele paradigmasında köklü bir kırılmaya işaret etmektedir. Süreç, yalnızca bir barış arayışı değil; devlet egemenliğinin, anayasal düzenin ve siyasal meşruiyetin yeniden tanımlandığı bir dönem olmuştur.
Öcalan’ın İmralı’da devlet adına yetkililerle düzenli görüşmeler yürütmesi, mesajlarının siyasal alana yön vermesi ve bu mesajların Meclis’te temsil edilen siyasi aktörler aracılığıyla dolaşıma sokulması, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi hukuki çerçevesiyle çelişen bir tablo yaratmıştır. Devlet, silahlı bir örgütün liderini siyasi aktör konumuna yükseltmiştir.
Bu durum, “çözüm” kavramının içeriğini tartışmalı hale getirmiştir. Devletin üniter yapısını ve egemenlik yetkilerini aşındıran bir sürecin çözüm olarak sunulması, kavramsal bir manipülasyonu da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle yaşanan sürecin “çözüm” değil, bir çözülme süreci olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Süreç, Irak ve Suriye’de kurumsallaşan Kürt özerk/federe yapıların Türkiye’ye taşınmasının siyasal zeminini hazırlamış; PKK’nın bölgesel stratejisiyle örtüşmüştür. Türkiye, kendi topraklarında bu stratejinin uygulanabilir hale gelmesine bizzat katkı sunmuştur.
ÖCALAN’IN MUHATAPLAŞTIRILMASI VE DEVLET MEŞRUİYETİNİN AŞINMASI
Abdullah Öcalan, Türkiye Cumhuriyeti hukuk sistemine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir terör örgütü lideridir. Buna rağmen çözüm süreciyle birlikte devlet, Öcalan’ı siyasal irade üreten bir aktör konumuna taşımıştır. Bu tercih, hukukun üstünlüğü ilkesini fiilen askıya almıştır.
Devletin bir suç failiyle müzakere yürütmesi, yalnızca teknik bir güvenlik tercihi değildir; bu durum, meşruiyetin yeniden dağıtılması anlamına gelir. Öcalan’ın açıklamaları, örgütün stratejik yönelimlerini belirleyen bir çerçeve haline gelmiş; devlet bu çerçeveyi dikkate alarak politika üretmiştir.
Bu süreçte devlet, kendi vatandaşlarına karşı savunduğu hukuk normlarını, muhatap aldığı aktör için geçersiz kılmıştır. Bu........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar