menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Necip Hablemitoğlu ve Türkiye’de Atatürkçü Aydınlara Yönelik Siyasal Tasfiye Gerçeği

8 18
19.12.2025

Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihi, yalnızca siyasal mücadeleler ve iktidar değişimleriyle değil, aynı zamanda Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı aydınların, askerlerin ve devlet görevlilerinin sistematik biçimde hedef alındığı karanlık bir dönemle de şekillenmiştir. Bu bağlamda Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’da katledilmesi, münferit bir cinayet değil; Türkiye’de ulusal bağımsızlığı savunan düşünsel hattın tasfiyesine yönelik süreklilik gösteren bir siyasal pratiğin parçasıdır.

Necip Hablemitoğlu’nun Mücadelesi ve Tehdit Algısı

Necip Hablemitoğlu, akademik çalışmalarında ve kamusal söyleminde Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını, ulusal egemenliği ve Atatürk devrimlerini kararlılıkla savunmuştur. Özellikle:
• Yabancı vakıflar,
• Misyonerlik faaliyetleri,
• Batılı devletlerin Türkiye’deki sivil görünümlü örgütlenmeleri,
• Bürokrasi ve siyaset içindeki dış bağlantılı ağlar

üzerine yaptığı çalışmalar, emperyalizmin yalnızca askeri ya da ekonomik değil; kültürel, akademik ve sivil alanlar üzerinden yürütülen bir kuşatma stratejisi izlediğini açık biçimde ortaya koymuştur.

Bu çalışmalar, Hablemitoğlu’nu yalnızca bir akademisyen değil; fikriyle savaşan, uyarıda bulunan ve teşhir eden bir mücadele insanı hâline getirmiştir. Bu nedenle hedef hâline gelmesi, Türkiye’nin tarihsel deneyimi içinde bir “istisna” değil, beklenen bir sonuç olarak değerlendirilmelidir.

18 Aralık 2002: Bir Aydının Susturulması

Necip Hablemitoğlu’nun evinin önünde profesyonelce katledilmesi, Türkiye’de uzun yıllardır uygulanan faili meçhul ya da faili bilinse de karanlıkta bırakılan siyasal cinayetler zincirinin devamıdır. Cinayetin niteliği, zamanı ve hedef seçimi; bunun basit bir adli vaka olmadığını açıkça göstermektedir.

Bu tür cinayetlerin ortak özelliği şudur:
• Hedef alınan kişiler devletin bağımsızlığını savunur,
• Emperyalist müdahaleleri teşhir eder,
• Devlet içindeki işbirlikçi yapılara karşı durur,
• Atatürkçü çizgiden taviz vermez.

Bu nedenle Hablemitoğlu’nun öldürülmesi, Türkiye’de kontrgerilla, derin devlet ve dış bağlantılı güçlerin kesişiminde oluşan bir siyasal şiddet pratiğinin........

© Turkish Forum