Devlet Kapasitesi ve İdeolojik Müdahale: Türkiye, İran, Macaristan ve Polonya Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz
Bu karşılaştırmalı analiz, farklı tarihsel ve kültürel bağlamlara sahip dört ülkeyi, devlet kapasitesinin ideolojik müdahalelerle nasıl aşındırıldığı sorusu etrafında ele almaktadır. Çalışma, “benzer sonuçlar–farklı yollar” yaklaşımını benimseyerek, ideolojinin devlet kurumları üzerindeki etkisini açıklamayı amaçlar.
Kuramsal olarak Weberyen devlet anlayışı, Fukuyama’nın siyasal düzen kuramı ve Acemoğlu–Robinson’un kurumsal yaklaşımı temel alınmıştır. Analiz, seçimlerin varlığının tek başına demokratik ve hukuki devlet kapasitesini garanti etmediği varsayımına dayanmaktadır.
İran: Teokratik Meşruiyet ve Hukukun Dışsallaşması
İran, dinin siyasal iktidarın kurucu meşruiyet kaynağı haline geldiği açık bir teokratik model sunar. 1979 sonrası dönemde devlet, laik-hukuki çerçeveden koparılarak dini otoritenin üstünlüğüne dayalı biçimde yeniden tanımlanmıştır.
Bu modelde devlet kapasitesi tamamen çökmemiş, ancak rasyonel-hukuki niteliğini kaybetmiştir. Yargı, bürokrasi ve güvenlik aygıtı hukuka değil, teolojik yoruma bağlı hale gelmiştir. Hukuk, evrensel ve soyut bir norm olmaktan çıkmış; ideolojik-dinsel bir araca dönüşmüştür.
İran örneği, dinin siyasal alana egemen olduğu koşullarda devletin kurumsal süreklilik üretemediğini, yalnızca baskı ve istisna rejimleriyle ayakta kalabildiğini göstermektedir.
Macaristan: Seçilmiş Otoriterlik ve Kurumsal Erozyon
Macaristan, demokratik seçimlerle iktidara gelen bir yönetimin, iktidarı ele geçirdikten sonra devlet kurumlarını sistematik biçimde yürütmeye bağladığı bir örnektir. Burada ideoloji dini değil; milliyetçi–popülist bir karakter taşımaktadır.
Yargının siyasal denetime alınması, medya özgürlüğünün sınırlandırılması ve anayasal kurumların etkisizleştirilmesi, devlet kapasitesinin içten aşınmasına yol açmıştır. Hukukun üstünlüğü, biçimsel olarak varlığını sürdürse de fiilen işlevsizleşmiştir.
Macaristan, seçimli meşruiyetin kurumsal özerklik olmadan otoriterleşmeye engel olmadığını açık biçimde ortaya koymaktadır.
Polonya: Muhafazakâr Popülizm ve Laik Devletin Gerilimi
Polonya, güçlü Katolik toplumsal yapıya rağmen anayasal olarak laik bir devlet modelini benimsemiştir. Ancak son yıllarda muhafazakâr–popülist siyasal iktidar,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar