Ahlat, Türkler için tarihsel, kültürel ve stratejik açıdan büyük bir öneme sahip olup Selçuklu döneminden Osmanlı'ya ve modern Türkiye'ye kadar devam eden bir mirasın parçasıdır.

Ahlat, Türklerin ilk gelişimiz sonrasında, bu sefer düzenli ordu ile Anadolu'ya girişinde ve yaygın yerleşiminde bir kapı görevi görmüştür. Bir anlamda Anadolu’nun Kapısı’dır. Sonrasında da bir ilim, sanat ve ticaret merkezi olarak öne çıkmıştır. Ahlat’taki Selçuklu Mezarlığı da dünyanın en büyük Türk-İslam mezarlıklarından olup, “toprağı toprak yapan altında yatandır” sözünün en güçlü örneklerindendir. Coğrafi olarak da Van Gölü'nün kuzeybatısında stratejik bir konuma sahiptir.

Ahlat, Türk tarihinin bir sembolü olarak, Türklerin Anadolu’daki tarihsel varlığını ve kökleşmesini temsil etmekte olup, Ahlat’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi alelade bir yerleşke olmayıp anlamı yüksektir.

25 Ağustos 2024’te Ahlat’ta yapılan kabine toplantısı da yerleşkenin önemini vurgulamıştır. Bunu daha da güçlendirmenin ve toprağımızı gitmemiş görmemiş halkımızın gözünde olduğu kadar, tüm dünyanın ve özellikle toprağımıza sulananların önünde varlığımızla kuvvetlendirmenin vaktidir.

-o-

Camp David, Roosevelt dönemine dayanan,........

© Türkgün